logo

Gençlere Tavsiyeler

Gençlere Tavsiyeler

Sevgili gençler;

Zihnimizin gelişmesi için hedeflerimizi tespit etmemiz lazım. Hedefini tespit etmeyen gemiye rüzgâr yardım etmez.

İdealimiz yüksek olmalı. Dağcılar tırmanırken önüne değil zirveye bakarlar. Sahilden ayrılmayan gemiler okyanusları geçemezler, okyanuslara hâkim olamazlar.

Yüksek tepelere çıkmayınca ovaları seyredemezsiniz. Duran su bozulur, akan su araziye hayat verir. Atalarımız gençlere nasihat ederken “mutlaka bir baltaya sap olmalısınız” derlermiş.

Kendimizi yetiştirmek; vatana, millete, dine imana, bayrağa, sancağa, topluma hizmet etmek idealimiz olmalıdır. Ancak ekip halinde çalışmalıyız. Hele hele istişareye önem vermeliyiz. Büyüklerimiz: “Bir elin nesi var, iki elin sesi var”, “yalnız odun yalvarsan yanmaz”, “yalnız taş duvar olmaz”, “birlikten kuvvet doğar”, “bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz” bu cümlelerin her biri için bir kitap yazılır. Hele şu cümleye bakın: “Dağılan millet yıkılır” denmiş. O halde biz de kendimizi yetiştirmek için faydalı meşguliyetlere yönelmeliyiz.

İlk hedefimiz üniversiteyi bitirmek olmalıdır. Okumak, yazmak, sanat eserleri ile meşgul olmak, zihin kapasitemizi yükseltecek vasıtalardır.

Okuma-yazma, dinleme terbiyesi kazanmamış kimseler, vaktinden önce zihin tembelliğine ve zihin harabiyetine uğrarlar. Bilgeler der ki: “Boş durana şeytan iş bulur, şeytanın bulduğu iş de şeytanca olur.” Şu söz de manidar değil midir? “Sen çalış işine alış, rızık dişine kendi gelir.”, “Eli işli olanın cebi yemişli olur.”, “Yazın başı pişenin (çiftçinin) kışın aşı pişer.”, “Gençlikte taş taşı, kocalıkta ye aşı”, “Ayağını sıcak tut, başını serin, kendine bir iş bul düşünme derin.”

Sevgili gençler, bu kelamı kibarlar size-bize ne anlatıyor?

Abim Prof.Dr. Ahmet Coşkun (Tefsirci) hoca Bağlarbaşı Üsküdar’da Yüksek İslam Enstitüsünde talebe (1968) iken ziyaretine gittim ve dersine girdim. Mehmet Sofioğlu hoca ders anlatıyordu ve şöyle dedi: “Gençler! Uyuşuk uyuşuk oturmayın! Okulda öğretmen masası, camide kürsü, minber ve mihrab sizi bekliyor. Mutlak hedefinizi tespit etmelisiniz. Okulda müdür, dairede müftü, kürsüde vaiz olabilirsiniz.” Adeta talebelerine iğne ile uyarıda bulunuyordu. Hocanın birçok talebesi saydığımız makamlara geldi. Profesör, müftü, milletvekili hatta bakan oldular.

Büyüklerimiz: “Çalışmazsan fakirsin, okumazsan cahilsin” demiştir.

Yüce Kur’an’da: “ İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir. Sonra kendisine karşılığı tastamam verilecektir” buyrulur. (Necm Suresi-39,40,41.Ayetler)

Sevgili gençler, tahsil yapamazsak mutlak bir sanata yönelmeliyiz. Bu hususta da yine hedefimiz olmalı. Ben ilerde bir iş sahibi olup bir müessese kurmalıyım. Onlarca kişi çalıştırmalıyım. Bizim evde bir kitabe levha var. Hat yazısındaki hadiste şöyle buyruluyor: “Zanaatı olan kişi kendine fakirlikten emniyete almıştır”

Atalarımız da “Sanat altın bileziktir”, “Sanatını seveni Allah sever”, “Mesleğine hor bakan, boynuna torba takar” demişlerdir.

Değerli gençler, hayatta geçimli-uyumlu olacağız. Ailede baba, okulda öğretmen, sanatta usta, askerlikte komutan, okulda arkadaşlarla kaynaşacağız, iyi geçineceğiz.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) “Kendisi ile geçinilmeyen ve başkası ile geçinmeyen ümmetimde hayır yoktur.” Uyarısında bulunmuştur.

Hususen şu iki şeye dikkat edeceğiz:

1. Beş vakit namaza müdavim olacağız. Büyükler kıl beşi kurtar başı deyimiyle bizi uyarmıştır.

Devamlı sigara içen “altı senede bir hac parası harcıyor.” Sigara içen “Masraf helal, israf haram” düsturunu aklından geçirmiyor. Hele bu Müslüman gencin aklından geçmez, geçmemelidir. 16 kebairi günah, hele hele içki, kumar, zina vs. şeylerden ateşten kaçar gibi kaçmalı, nefret etmelidir.

2. Okumak; okuyacağımız kitapların listesini tutmalıyız. Kendimizi yetiştireceğiz. “Kendisini ısıtmayan soba, başkasını asla ısıtamaz.” Kur’an’ın ilk emrinin “oku” olduğunu aklımızdan asla çıkarmayacağız.

İlk önce okuyacağımız Kur’an-ı Kerim olmalıdır. “Sarıl kitaplara ki, kalbin nur ile dolsun ama okuyacağın Kur’an-ı Kerim olsun.” Mutlaka Kur’an’ın Arapçası ile manasını karşılıklı okumalıyız.

Ufak bir kitaplığımız olmalıdır. Başta: Kur’an-ı Kerim ve meali, İslam İlmihali-Ömer Nasuhi Bilmen, Hz. Muhammed’in Hayatı-Osman Keskioğlu, 250 Hadis ve Seçme Hadisler-Diyanet Yayınları, Amentü Şerhi-Numan Kurtulmuş, İslam Prensipleri-Ali Kemal Belviranlı bunların yanında kültürel kitaplarımız. Hiç olmazsa milli romanımız, özet bir Osmanlı Tarihimiz olmalıdır. Çünkü ağaç kökünün üstünde durur. Bu arada mesleki kitaplarımıza da bir bölüm ayırmalıyız.

Özetlersek;

“Her kul öldüğü hal üzere dirilecektir” (Hadis-i Müslim, Keşfül Hafa.C.2.3195)

Yüzümüzü ağartacak bir meslek seçip ibadetle ve Kur’an’la haşir neşir olacağız. Böylece sevinç ve neşe verici yeni bir hayata kavuşmanın yolunu bulmuş olacağız.

İnsan Kur’an okumaya vird edinirse, hayalindeki Peygamberler ve meleklerle beraber bulunur. Onlarla ünsiyet ve ülfet peyda eder. Onlarla görüşür ve konuşur gibi olur. Böylece Peygamberlerin mücadelelerini seyr-ü temaşa eder. Ümit ve cesareti artar, ruhu açılıp kanatlanır. Bu ideal onu -mezardan kalkarken- onu bürümüş olur.

Son Söz: Gençlik tutulmaz elle, geçirme boş emelle.

Selam Hüda’ya tabii olanların üzerine olsun. 

Muzaffer COŞKUN

Etiketler: » » » » »
370 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.