logo

GENÇLİĞİN YÖNELDİĞİ ALANLAR

GENÇLİĞİN YÖNELDİĞİ ALANLAR

Gençlik, bir milletin temel taşı ve dinamik gücüdür. Aynı zamanda “toplumun geleceği” ve umududur. Gençlik dönemi, insan hayatının en kritik, en önemli ve en sorunlu dönemidir. Genç insan, fizyolojik, ruhsal, duygusal, eğitim-öğretim, ahlak, kültür bakımından gelişim, değişim ve etkileşim sürecindedir.

Genç insan, geleceğini delikanlılık dönemimde kazanır, işine ve mesleğine bu dönemde sahip olur. “Kimliğini, karakterini ve kişiliğini” bu dönemde elde eder. İyi veya kötü alışkanlıkları, faydalı veya zararlı bilgileri bu dönemde edinir. Ancak genç insanın, çağımızda çok büyük düşmanları vardır. “İletişim ağının” her geçen gün etkisini artırması “kültürel kirlenmişliğin” önünü açmakta ve pek çok problemleri de beraberinde getirmektedir. Kültürel kirlenmişliğin en önemli problem alanı, “gençler ve gençliktir.”

Gençlik dönemin en başta gelen psikolojik özelliklerinden bazıları; kişilik bunalımı isyankârlık, hayatta gaye edinme, sorumluluk duygusunun gelişmesi, hayattan tatmin arama, macera ve hareket isteği sıralanabilir…

Ülkemizdeki insan profiline baktığımızda şöyle bir manzara ortaya çıkıyor. Bizim insanımız, genelde yirmi yaşına kadar ”idealist” olur. Yirmiden otuza kadar sosyalist, yani “sosyal adaletten yana” olur. Otuzdan sonra hayatın gerçeklerini görüp “realist” olur. Kırk yaşından sonra ise, “kapitalist olma” temayülünde olur. Yaşlandığında da “dindar” olur.

Çağımızın gençliğinin en önemli problemlerini şöyle sıralamak mümkün:

1- Kişilik problemleri

2- Arkadaş ve okul çevresiyle ilgili problemler

3- Sokak ve sosyal çevre problemleri

4- İletişim organları ve medyanın yol açtığı problemler

5- İnanç problemleri

Şimdi, “SEKAM” ın (Sosyal Ekonomik ve Kültürel Araştırmalar Merkezi) yaptığı araştırmanın bir boyutunu sıralayacağız. Bu araştırmaya göre, gençliğin yöneldiği zararlı alanları şöyle sıralayabiliriz:

Sigara, alkol, kumar ve uyuşturucuyu normal görmek.

Fuhşu, eşcinselliği, lezbiyenliği meşru görmek.

Şiddete eğilim göstermek.

Bilgisayar ve internet bağımlılığında artış göstermek.

Ferdileşmek, yalnızlaşmak, sanallaşmak.

İletişim kopukluğu ve sosyal bağlılık ve dayanışma ruhunu kaybetmek.

Davranış bozukluğu ve psikolojik olarak gelgit yaşamak.

Parçalanmış kimlik-kişilik ve kendine belirlediği kimlikle uyuşmamak.

Din algısında zedelenmek, laikleşmek, sekülerleşmek.

Toplumsal değerlere yabancılaşmak, değer yargılarında zedelenmek.

Kavramsal kargaşa, zihinsel kirlenme, din, laiklik, ateizm,  ahlâk, iffet, hayâ, vefa, aile, mahremiyet, nikâh ve nikâhsızlık kavramları içinde kaybolmak.

Başkalarına karşı güven kaybı, kendisine karşı güvenme ile güvenmeme arasında gidip gelmek.

Kuşaklar arası çatışma ile oluşan güvensizlik.

“Her şeyi bilirim” psikolojisinde olmak.

Gelecek korkusu ve ülkeden göç etmek.

Kendini sorumlu hissetmemek fakat başkalarını sorumlu tutmak.

Sorumluluk duygusu ile alay etmek, çevresini, kendine karşı sorumlu saymak.

Birlikte yaşadıklarını kendine mecbur saymak, kendini kimseye karşı mecbur saymamak.

Kendini ifade edebilecek, meramını anlatabilecek tarzda lisana hâkim olamamak.

Her şeye sahip olma hakkını kendinde görmek.

Sahip olduğu şeylerin kıymetini bilmemek ve umursamamak.

Sınırsız bir tüketici ve kullanıcı özelliği sergilemek ve marka tutkunu olmak.

Elde etmek istedikleri ile haklı olmak arasında bir ilişki kurmamak.

Elde etmek istediklerinde kendini haklı saymak.

Anormal giyim tarzı içinde olmak.

Aşırı uyku uyumak ve rahatını her şeyden önde tutmak.

Günlük ve anlık yaşamak, geleceğe yönelik plan yapmamak.

Bilgiye kendi çıkarı için ilgi duymak, bilgiyi paylaşmamak.

Genel olarak paylaşım duygusundan yoksun olmak.

Rol modellerini, bilim adamlarını, din adamlarını, düşünürlerden seçme yerine, popüler öğelerden seçmek.

Şimdi diyebilirsiniz bu problemler önceden de vardı. Ancak şu anda var olan bu sorunlar, “küresel dünyanın,” kültürel yozlaşmaları yaygın hale getirdi.

Eskiden kıyıda köşede gizli yapılan bu alışkanlıklar, şimdi alenen yapılır duruma geldi. Hatta “meşru hale geldi.”

Esas acı olan sorun da bu olsa gerek.

Mustafa K.TOPALOĞLU

Etiketler: » » »
376 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.