logo

Hiç Çocuk Olmayan ‘’Kadınlar’’

Hiç Çocuk Olmayan ‘’Kadınlar’’

Her yıl belirli istatistik kurumlarının açıkladığı verilere göre Türkiye’de çocuk yaşta evlilik ve gebelik azalıyor. Peki bu sayılar gerçeği yansıtıyor mu? Gördüğümüz sayılar sadece verilere geçen kısmı. Hikayesini duymadığımız, yaşadıklarına kulak veremediğimiz onlarca kız çocuğu var bu topraklarda. Hayatları, çocuklukları, eğitim hakları, oyuncakları elinden alınmış kız çocukları.Çocuk yaşta çocuk doğuran kız çocukları. 

Çocuk olmalarına izin verilmeyen kadınlar.

Açıklanan TÜİK verilerine göre 2019 yılında 16-17 yaş aralığındaki kız çocuklarının evlilik oranı yüzde 3.1. 2018 verilerine göre ise 15 yaşından küçük 167 çocuk doğum yaptı. (AA)

Ancak bu verilerde 16 yaşından küçük çocuklara ait bir bilgiyok. Medeni Kanun’a göre 16 yaşında resmi olarak evlenmekmümkün ancak olağanüstü hal ve şartlar gereksiniminde. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı istatistiklere göre, Aile Mahkemesi hakimleri 2019 yılında 16 yaşında olan 11 bin 446 çocuğun evlenmesine izin verdi. (DW) Bu sayı içerisinde kaç kız çocuğunun kanunda belirtilen kriterlere uyup uymadığı muamma.

Geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Hacettepe Üniversitesi tarafından hazırlanan rapora göre 18-45 yaş arasında olan her 5 kadından birisi çocuk yaşta evlendirildi. 

Türkiye’de her 100 çocuktan 15’i 18 yaşından önce evlendiriliyor. Yine aynı rapora göre çocuk yaşta evlendirilen her 10 kişiden 3’ü akrabası ile evlendiriliyor. Türkiye’de son 5 yılda kız çocuklarının yaptığı doğum sayısı 84 bin 462. 

Rakamların yansıttığı kısmı sadece resmi nikah ve kayıtlara geçen doğumlardan ibaret. Sosyolojik olarak (dini nikah gibi) yapılan evliliklere dair bir veri yok. 

Bunların arkasında gözükmeyen koskoca bir buzdağı var. Çocuk yaşta evlilikte yaş skalası her zaman 15’in üzerinde olmuyor. Ülkenin çeşitli bölgelerinde bu yaş 10’a kadar iniyor. 

Eğitimsiz toplumlar, ekonomik yetersizlik, gelenek-görenek, töre adı altında dayatılan baskılar, aile içi şiddet, tecavüze uğrama gibi sebeplerle onlarca kız çocuğunun elinden çocuklukları alınıyor. Sadece bunlarla bitmeyip çocuk yaşta çocuk sahibi yapılıyor bu çocuklar. Biyolojik olarak adet gördükten sonra 21 yaşına kadar geçirilen süre genital sistemin olgunlaştığı dönem. Bu yaş aralığında cinsel gelişimini tamamlayamayan kız çocukları cinsel eyleme zorlanıyor ve gebe kalıyor. Bunun sonucunda birtakım hastalıklara maruz kalınıyor bu da bebeğin ya da çocuğun ölümüne sebep olabiliyor. Günümüzde resmi nikahı olmayan(16 yaşından küçük) kız çocukları gebelik durumunda doktora bile götürülmüyor. Çünkü doktorun tutanak tutmasından çekiniliyor. Bu da riski arttırıyor. 

Türkiye Gölge Raporuna göre bu yasal olmayan evliliklerin en sık yaşandığı bölge Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi. Bu evliliklerin sebepleri arasında ise başlık parası, kan bedeli ve berdel evliliği var. Raporun bir diğer bulgusu ise çocuk yaşta gebelik durumunda doğan bebeğin annenin yaşı yetmediği için kayınvalidesinin nüfusuna kaydedilmesi. (Türkiye’de Çocuk Gelinler/Diren Çakmak) 

Bu durumun sayısal verilerle, biyolojiyle, araştırmalar sonucu sunulan raporlara gösterilen kısmından çok daha fazlası var. Tüm bunlara maruz kalan, çocukluğu çalınmış kadınların anlattıkları, hikayeleri. 

Van’ın bir köyünde yaşayan kendisinden 10 yaş büyük olanhalasının oğlu ile zorla evlendirilen, düğünlerinin gecesinde korkudan bayılan bir çocuğun hikayesi mesela. Evlendirildiği kuzeninin onu ayıltıp ‘’hadi gel evcilik oynayalım’’ demesini hayatı boyunca unutamayacağını söyleyen bir çocuk gelinin hikayesi. (Milliyet/2014) 

Yine bir köyde 13 yaşında amcasının oğlu ile evlendirilen bir başka çocuk, ’ O gece gerdeğe girecektik, çok korktum, daha yeni adet olmuştum, sabaha kadar ağladım. Sabah çarşafı aldılar bir ağaca astılar, tabancayla havaya ateş attılar. Ondan da çok korktum…’’ (Milliyet/2014)

12 yaşında evlendirilen, en büyük hayali kitap yazmak olan bir kız çocuğu. Kayınpederinden şiddet gören, çocuk yaşta çocuk doğurup ona bakmak zorunda kalan, hala rüyalarında diploma aldığını gören hayalleri çalınmış bir çocuk. (T24/2014)

12 yaşında evlendirilen Kader, 13 yaşında ilk bebeğini kucağına aldı, 14 yaşında ikinci çocuğu ölü doğdu. Çocuğunun ölümünden 2 ay sonra evinde silahla vurulmuş halde ölü bulundu. (Hürriyet/2014)

Ve daha binlerce duymadığımız, bilmediğimiz hikaye. Detayları farklı ancak öznesi hep kız çocukları. Kaderleri doğdukları an belli olan çocuklar. Hayatı sadece kapatıldıkları dört duvardan ibaret, hayal bile kuramayan çocuklar. Tek suçları ailelerini, doğdukları yeri seçememek. Bizim suçumuz ise onların sesine kulak vermemek, bu zihniyetle savaşmamak, kız çocuklarına aydınlığı yaşatmayıp kaderlerine mahkum, karanlıkta bırakmak. Ama hepimiz bir çocuğun çıkaramadığı ses olmak zorundayız.

Bu 8 Mart’ta hiç çocuk olmamış kadınların sesine kulak verin. Daha fazla kız çocuğunu karanlıkta bırakmamak için ataerkil zihniyetin, gerici gelenek ve göreneklerin, cinsiyet eşitsizliğinin, eğitim eşitsizliğinin karşısında yer alın. Önlem almayıp bu zihniyete izin veren, görmezden gelen ilgili makam sahiplerinin karşısında durun. Çocukların çıkaramadıkları ses, karanlıklarına ışık olun.   

Bilin ki bu toplumu şu an olduğu yerden yükseğe taşıyacak olan bilinçli, eğitimli, üretken ve güçlü kadınlar. Şu anın kız çocukları, geleceğin kadınları. 

Böyle bir toplumun inşası için çabalayan, mücadele veren tüm kadınlar başta olmak üzere, günümüz kutlu olsun… 

İrem Karagöz

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » »
174 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.