logo

İslam’ın İlk Şehidi, Bir Türk Kadınıdır

İslam’ın İlk Şehidi, Bir Türk Kadınıdır

İslam’ın İlk Şehidi, Bir Türk Kadınıdır

Dünya siyasi ve dini tarihinde Ortadoğu’daki Türk varlığı nedense hiç gündeme gelmemiştir. Oysa Kızıl Çin’den Avrupa’ya hatta Amerika’ya bütün coğrafyalarda Türklerin izine rastlanır. Ve nedense Türklerle ilgili binlerce kütüphanelerdeki kitap ve bilgiler gereğince incelenip açıklanmaz. Bu gerçek Ortadoğu’da yaşamış Türkler içinde geçerlidir. Bir el bunun ortaya çıkmasına izin vermez.

Hz. Peygamber devrine ışık tutan ilk eserlerden olan El-İsfahani’nin “K. El-Aganisi” adlı eserinde Türk asıllı “Süreyc Et Türki” adlı bir aileden bahseder.

Yine büyük Türk tarihçisi Hüseyn B.Muhammed B.El-Hasen’in “Tarihu’l Hamis” adlı eserinde Mariye ve Şirin hakkındaki rivayetlerde Hz. Peygamberin oğlu İbrahim’in anasının bir Türk kadını olduğu belirtilmiştir.

Hz. Peygamberin cedlerine sığınan ilk aile Mekkeli Süreyc ailesidir. O devirde Arabistan’a gelip yaşamak isteyenler, mutlaka bir büyük ailenin himayesine girmek zorunda idi.

İbn Süreyc (Ubeydullah Ebu Yahya), Abdül Muttalip Sülalesi (peygamberimizin sülalesi) içinde yaşamış daha sonra da Hz. Hüseyin’in kızı Seyyide Sükeyye’nin himayesinde yaşamış olan, devrinin davudi sesli bir sanatçısıdır.

Böylesi bir bilgi ile birlikte bugün hala biz Türklerin nedense, gerek Arap İslam âlemini, gerekse Türkiye’deki Arap ve Selefici kesimi seven unsurlarına bir mesaj vermek istiyorum!

* Mekke’de yaşayan Yasir ailesinin bir ferdi olan Sümeyye anamız aslen Türk’tür. Kendi kavmi arasındaki adı Pamuk idi. Mekke’ye bir cariye olarak gelmiştir. Hz. Peygamberi sevmiş ve iman etmiştir. Mekke’nin azgın müşriklerinden Ebu Cehil tarafından Şehid edilmiştir. Hz. Sümeyye, Tarihe İslam’ın ilk şehidi olarak geçme şerefine nail olmuştur.

* Mekkeli Süreyç ve Sümeyye ailesi ayrıca Mariye validemiz ve kız kardeşi Şirin ilk sahabe unvanını almıştır. Hem de Mariye validemiz Hz. Peygambere eş olmakla büyük bir şerefe nail olmuştur.

* İslamın ilk yıllarından itibaren azgın Arap ve İran milli şuuru, baskın bir karakter sergiler. Ve biz Türkleri hep yok sayan ve de bize karşı aşağılayıcı dil kullanan hep onlardır.

* 1037’de bir kitap yazan El-İsfahani, “K. Zikru Ahbari İsfahan” adlı iki ciltlik eserinde Hz. Peygamber devrinde yaşamış olan İran asıllı sahabeleri anlatır ve o devrin sultanı olan Alparslan’a ve Sünni Selçuklu aristokratlarına mesaj verir. Türkleri hep kaba saba görür. Bu anlayış Arap yazarlar içinde böyledir.

* Türkiye’de halen sahabe, Tabiin ve Etbauttabiin konusu, her nedense yeterince araştırılmaz ve Mekke, Basra, Küfe, Bağdat, Şam ve Mısır’a kadar gelen Türk İslam âlimlerinin varlığı hiç anlatılmaz.

Buradan diyanet kurumuna bir çağrım var! Sizlerin hiç mi, milli şuur ve hissiyatınız yok? Neden Türk milletini İslam tarihi içindeki yerini aramaz ve sormazsınız?

Uğruna milyonlarca can veren bu milletin İslam tarihi içindeki yerini ortaya çıkarmak sizlere bir vebaldir.

Bunu yapmadığınız sürece, bu millet size hakkını helal etmeyecektir. En azından ben helal etmeyeceğim!

Selam ve Dua ile

Necati Yüzüak

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » »
3428 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.