logo

Kadına Şiddet Bahane! İşte İstanbul Sözleşmesi’nin Skandal Maddeleri

Kadına Şiddet Bahane! İşte İstanbul Sözleşmesi’nin Skandal Maddeleri

2011 yılında imzalanan Kadına Karşı Şiddet ve Aile İçi Şiddetle Mücadele ve Önleme Sözleşmesi-İstanbul Sözleşmesinde sakıncalı ve skandal maddeler neler sizler için araştırdık…

Tanımlar

“Aile içi şiddet”, aile içerisinde veya hanede, mağdur faille aynı evi paylaşsa da paylaşmasa da eski veya şimdiki eşler veya partnerler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik eylemi anlamına gelir.

Şerhimiz:

Partnerler kelimesi Müslüman bir Türkiye’de dini ve örfi yapısına uymayan gayri ahlaki olan cinsel birlikteliği de kapsamaktadır. Resmi olmayan şekilde beraberlik yaşayan bireylerin aralarındaki şiddet, aile içi şiddet olarak tanımlanması nedeni ile davaların aile mahkemelerinde görülecek olması demektir. Aile kavramı resmiyetten gayri resmi beraberlik ilişkisine düşürülmüştür. Buna göre evli veya bekâr kişinin metresi ile yaşadığı şiddet aile içi şiddet olarak değerlendirilecektir. Aile kavramı yok edilmiştir.

Temel haklar, eşitlik ve ayrım gözetmeme

İşbu Sözleşme hükümlerinin cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka görüşe sahip olma, ulusal veya sosyal menşe, bir ulusal azınlıkla bağ, mülkiyet, doğum, cinsel tercih, cinsel kimlik, yaş, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen ya da mülteci olma durumu veya başka statüler temelinde herhangi bir ayrımcılık olmaksızın Taraflarca uygulanması güvence altına alınmıştır.

Şerhimiz:

İnsanın yaratılış gereği anne babasını milliyetini doğumdan önce tercih edemeyeceği gibi cinsiyetine de seçemez. Bu özellik doğuştan gelen bir farklılıktır. İnsan doğuştan kadın ve erkek olarak dünyaya gelir, cinsiyetini ve eğilimini tercih edemez. Bu madde de ise cinsel tercih ve cinsel kimlik ile kadın-erkek cinsiyetinin dışında LGBT (Lezbiyen-Gay-Biseksüel-Travesti) sapıkça eğilimleri cinsel tercih olarak yasalaştırmaya çalıştırılmıştır. Hollanda da olduğu gibi üst komşunuz 2 erkek gay karı-koca hayatı yaşarken, yan komşunuz 2 lezbiyen kadın eş hayatı yaşayabilir. Tabi ki siz, eşiniz ve çocuklarınız için büyük tehlike olacaktır. Oğlunuz başka bir erkekle, kızınız başka bir kadınla hayat yaşamak isteyebilir ve bu durum yasal olacağı için aileniz için yapacağınız hiçbir korunma-koruma tedbiriniz işe yaramayacaktır.

Sivil toplum kuruluşları ve sivil toplum

Taraflar, kadına yönelik şiddetle mücadele alanında ilgili sivil toplum kuruluşları ve sivil toplumun her düzeydeki çalışmalarını göz önünde bulundurur, teşvik eder, destekler ve bu kuruluşlarla etkin işbirliği tesis eder.

Şerhimiz:

Sivil toplumun her düzeydeki çalışması sadece kadın-erkek arasındaki şiddet ile ilgili çalışmalar ise tüm kalbimiz ile destek verelim. Peki, her düzeydeki çalışma kadın-kadın yaşamı (lezbiyen) için destek çalışması olunca nasıl destek, teşvik ve işbirliğinde bulunacağız?

Koruma ve destek

Taraflar, uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine uygun olarak, konsolosluk ile diğer koruma ve destek hizmetlerini vatandaşlarına ve söz konusu korumaya hak kazanan diğer mağdurlara sağlamak üzere gereken yasal ve diğer önlemleri alır.

Şerhimiz:

Bu maddeyi anlamak için belki birkaç kez okumanız lazım, Türkiye’yi göz önüne alırsak: Yabancı bir LGBT’linin hakları Türkiye’de yaşarken, ikamet ederken kendi ülkesindeki hakları ile aynen korunuyor. Yani imzaya taraf olan ülkenin LGBT’lisi ülkemizde sapkın yaşantısı suç teşkil etmiyor. Aslında T.C. vatandaşı da olsa suç olmuyor. Avrupa kendi vatandaşlarını bir kez daha tekrardan korumaya almış oluyor.

Genel yükümlülükler

1. Taraflar, 1. paragrafta yer alan hükümlerin iç hukuk tarafından tanındığı şekliyle eski veya şu anki eşlere veya partnerlere karşı işlenen eylemler için geçerli olmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

Şerhimiz:

Yine partnerler kavramı ile gayri ahlaki evlilik dışı yaşamı sözleşme ile koruma altına alıyor.

2. Taraflar, Sözleşme’nin gerekçelerinden her birine cinsiyete duyarlı bir yorum getirilmesini sağlayacak ve bu gerekçelerden bir veya birden fazlası nedeniyle zulümden korkulduğu durumlarda başvuranlara yürürlükteki ilgili araçlara göre mülteci statüsü verilir.

3. Taraflar sığınmacılar için, cinsiyete duyarlı kabul usullerinin ve destek hizmetlerinin yanı sıra cinsiyet yönergelerini ve mülteci statüsünün belirlenmesi ve uluslararası koruma için başvuruya da kapsayan, cinsiyete duyarlı sığınma usullerini geliştirmeye yönelik gerekli hukuki veya diğer tedbirler alır.

Şerhimiz:

Eğer bir kadın veya erkek cinsel eğilimi yüzünden ülkesinde ceza almak durumunda kalır ve ülkemize sığınır. Mülteci olarak bu sebeple müracaat ederse ülkemiz mülteci olarak kabul edeceğini sözleşme ile kabul eder. Bu durumda hem gerçek sapıkların hem de sahte beyan ile mülteci kabul ederek toplumumuzu iyice yozlaştırmış olacağız. Peki, LGBT olan ve ülkemize sığınan kişi sizce ne iş yapacaktır? Geçimini nasıl sağlayacaktır? Bunun cevabını vicdanınıza bırakıyorum.

Madde 61 – Geri Göndermeme

2. Taraflar statüleri veya ikametleri gözetmeksizin korumaya muhtaç şiddet mağduru kadınların yaşam riski bulunan ya da işkence, insanlık dışı veya aşağılıyıcı muamele veya cezaya maruz kalabileceği hiçbir ülkeye hiçbir ülkeye hiçbir koşulda geri gönderilmemesini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirler alır.

Şerhimiz:

Yukardaki maddeye istinaden bu kişileri ülkelerine geri göndermemeyi kabul etmiş oluyorsunuz.

1. Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddete karşı eylem uzman grubu (bundan sonra “GREVIO” olarak anılacaktır) Sözleşme’nin taraflarca uygulanmasını izler.

5. GREVIO’nun üyelerinin seçim yöntemi, Sözleşme’nin yürürlüğe girmesini takiben altı ay içerisinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından, taraflarla istişare edildikten ve oy birliği sağlandıktan sonra belirlenir.

Şerhimiz:

Ülkemizde bu konuda tüm denetim ve ceza verme yetkisini Avrupa Konseyi Kurumu GREVIO kurumuna imza ile veriyorsunuz. Peki, biz Avrupa Birliğine veya konseye üye miyiz? Bizim hakkımızda tarafsız karar vermeleri pek mümkün mü sizce?

Madde 78 – Çekinceler

1. 2. ve 3. fıkralarda öngörülen istisnalar dışında, iş bu sözleşmenin herhangi bir hükmüne ilişkin hiçbir çekince öne sürülemez.

Şerhimiz:

Madde 78’de belirtildiği gibi bu sözleşmeye taraf olan ülkeler sözleşmenin tamamını kabul etmek zorundadır. Bir kısmına çekince koyarak uygulamadan muaf tutamaz. İmzayı attığımız andan itibaren kadın-erkek kavramının yanında LGBT’yi de tanımak zorundasınız.

Madde 80 – Fesih

1. Her taraf istediği zaman Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle bu Sözleşmeyi feshedebilir.

Bu Belge 11 Mayıs 2011 tarihinde zamanın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından incelenmeden, irdelenmeden sakıncalar gözetilmeksizin imza altına alınmıştır. Her sözleşmede olduğu gibi bu sözleşmenin de Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine bildirimine müteakiben 3 ay içinde iptal edilebilir.

İlgili kurumlardan beklentimiz “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ” denilen bu sözleşmenin derhal iptal edilerek, aile yapısında kadın-erkek haricinde bir yapıya müsamaha edilmemesi ülkemizin ahlaki değer ve aile yapısının korunması sağlanmalıdır.

Haber: Yavuz ARSLAN

591 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.