logo

KENTE DAİR

Osman Koca

Osman Koca
osmankoca@gmail.com

Muhafazakâr siyaset ile yenilikçi politikalar arasındaki zihniyetsel farklar ortadan kalktığından beri doğru ile yanlış mesabesindeki çizgileri ayıramaz olduk.

Vaktiyle sanat ve kültürden beslenen ahlakçı yaklaşımlar gitti. Yerine liyakat ve hakkaniyet yoksunu, torpille işgören zevatlar geldi.

Konforizm hiç bu kadar albenili ve cezbedici olmadı. Gelecek adına kantarın topuzunu kaçırması işbu noktada kaçınılmaz gibi.

Seküler ve hedonist tiynetli yöneticilerin, dini bir kültür görmesi yüzünden ahlak da etik ve bilgi sınırlarından çıkamaz oldu.

Dünyevileşme her alan ve kadroda, herkes ile kesimde revaç görüyor. İnsanların statüko telaşı, değerler silsilesini de yer ile yeksan ediyor haliyle.

İslamın ve insanlığın siyasetnamesini doğru okuyamayanlar için yeni bir prospektüs hazırlanmalı. Politik mecraya gönül verenler için sıkı ve disiplinize okumalar yaptırılmalı.

Mevlana pergelinde olduğu üzere yöntecilerin bir ayağı meşru hinterlandını terk etmemeli hiçbir şekilde. Diğer ayak, dünyayı tanımakla hareket etmeli biteviye.

Koşullar ne olursa olsun yerel yöneticiler evrensel uzamları nitel edim ve tercihlerle meczedebilmeli. Konjonktörü doğru okumak adına halkın temel ihtiyaçlarını öncellemeli. 

Kritik konum ve noktalara kişilikli, alanında uzman, etkin ve yetkin isimler getirilmeli. Çağın öngördüğü yargılar boşlamadan istikbalin dizaynı için gerekli bütün argüman ve enstrümanlar mercek altına alınmalı. Ve hatta bu uğurda dünya coğrafyasının envanterleri sabırla masaya yatırılmalı.

Zaman hızla evriliyor.
Mekan her zamankinden daha çok kıymet taşıyor.
İnsan başlı başına problem.

Sorunlar yumağına dönen birey-kent ilişkileri için daha esaslı ve kalıcı çözümler üretmek lazım geliyor.

Kent yöneticileri adına günümüz politik arayış ve adanışlar yeni hikayeler yazmayı, yazdırmayı gerektiriyor. Müzik, spor ve tiyatro gibi daha ziyade eğlence ve sağlık sektörüne yakın etkinlikler önemli elbet. Yapılmalı, tekrarlanmalı. Bunda mahzur ya da sıkıntı yok. Olamaz da.

Ve fakat beyin ve kalp gibi hayatî önemi haiz kültür, medeniyet ve inanç merkezli faaliyetlerden beslenen çalışmaların değerini kavrayamayan zihniyet mefluç ve müflistir. Almanağı, ajandası yok hükmündedir.

Ben yaptım oldu mantığını terk edilmeli. Yönetici konumundaki zevat, istişare ve istikbale hakk ettiği itibarı göstermeli. Kolektif aklın ortaya çıkaracağı beyin fırtınasının önünde hiçbir engel duramaz.

Halkımızın güzel, iyi ve hayırlı işlere talip olması hasebiyle söylem ve eylem birlikteliğinde merkez ve mihver; adalet, hakkaniyet ve liyakat sac ayağından müteşekkil olmalı.

Her ne kerte nefse ve kelle sayısına, kantiteyle popülizme ağır ve aykırı dursa da bahusus körpe ve genç dimağlar için çağın öngördüğü, elverdiği kitaplar temin edilebilir, yazarlar çağrılabilir, seminer, panel ve bilgi şölenleri gibi halka açık oturum ve çalıştaylar düzenlenebilir.

Yine teknolojik imkanlardan istifadeyle her tür ve kademedeki okullarda okuyan öğrenciler için bilimsel ve teknik sergiler hazırlanabilir.

Yol, köprü, kanal, asfalt, cadde, park ve bahçe düzenlemeleri artık bütün belediyelerin yaptığı rutin ve sıradan işlerden sayılmakta.

Mesele kalbe dokunan, aklı çalıştıran ve insanı ıskalamayan edim, eylem ve icraatler ortaya koyabilmekte.

Zor mu?
Hayır!
Kolay mı?
Evet!

Sorun ne o zaman?
Dedik ya; yaraşır konumlara yakışır uzman isimler bulamıyoruz bir türlü!

Neden ve nasıllarına gelince, bunlar da bir başka yazının konusu!

Selam ve dua ile.

Osman KOCA

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
421 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Önce kanat taktılar, sonra onları kırdılar

    15 Nisan 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Soru/Yorum, Tüm Manşetler

    Bazen kör, sağır, hissiz ve unutkan olmak istersin.Bazen, bazı yerlerden geçmemiş, bazı insanları hiç tanımamış,Bazı şeyleri yaşamamış, bazen de dünyaya hiç gelmemiş olmak istersin.Sanırım henüz ölmüyoruz ama ne tezattır ki yaşamıyoruz da… Çok şey geliyor dilime, çok şey geçti içimden, gözümden.Sonra "neyse neyse” deyip içime atıyorum hepsini.Anlatsak da bir anlatmasak da.Olsa da boş olmasa da artık bazı şeyler. İnsansızlık çekiyoruz efendim, insansızlık.Tek ve onulmaz, kanayan yara; insansızlık.Sanırım bu kahır ve bu yalnızlık öldürecek...
  • El alem ne der diye yaşamak

    15 Nisan 2025 Aile, Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Sivil Toplum, Tüm Manşetler

    Yazılı ve sözlü kurallar hayatı idame ettirme ve sosyal bilinç açısından önemlidir fakat hangi bilincin ürünü olduğunu bilmediğimiz örf ve adetlerimizin de bir kısmına yazılı kanun gibi sıkı sıkıya bağlanmanın ne denli doğru olduğunu düşünmekte fayda var. Birkaç örnekle açıklamak gerekirse; - Yaklaşık 20 yıl öncesine kadar, yuva kuran genç kızlarımıza uygulanan tarife; Gelinliğinle gidiyorsun, kefeninle çık. Kocadır döver de sever de (başkasını da sevebilir) sen kocana sahip çık, yuvayı dişi kuş yapar. - Eve misafir geldiğinde el öpm...
  • Gayretsiz Tevekkül Olmaz

    16 Mart 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Onlarca duygunun, binlerce kelimenin arasında kendimizi kaybettiğimiz, kendimize teşhis koyamadığımız zamanlarda, okuduğumuz bir cümle gelir ok gibi saplanır kalbimize. Sanki bizden önce birileri bizim yaşadıklarımızı yaşamış ve bizim duygularımızı dile dökmüştür. Kalan bütün edebi cümleler o an için anlamsızdır. Öyle ki idrak kapanır düşünme, algılama, karşılaştırma yetisini kullanmak istemez insan. Çünkü kolaydır acımızı bir başkasının tecrübesinin gölgesine saklamak. Duygu durumumuz değiştikçe isabet eden, yön veren cümlelerde elbette...
  • Acı geçer ama acı çekmiş olmak geçmez

    08 Ocak 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Fazla düşünmek öldürür, fakat düşünmemek daha fecidir. Ortası ise olayları, kavgaları, kargaşayı, anıları ve hatıraları yeterince, yerli yerince bırakmaktır. Elbette ki acı geçer ama acı çekmiş olmak geçmez. Çok irdelemek, çok peşine düşmek aynı düşüncelere veya bir olaya fazlaca saplanmak, takılıp kalmak sorunları çözmüyor, aksine daha fazla sorun yaratıyor. Daha geriden, daha sakin ve objektif bakıldığında zihin daha rahat seçip, daha doğru ayırt edebiliyor yaşamı ve olayları. Akabinde çoğu şey, hiç bir şey gibi geliyor. İnsanın gönlü ...