logo

KÜRTÇÜLÜK-1

KÜRTÇÜLÜK-1

TÜRKİYE, bugün bir Kürtçülük sorunu ile karşı karşıyadır. Sorun Kürt sorunu değil, Kürtçülük sorunudur. Bu sorunun arka planını, hedeflerini, batı emperyalizmi için neyi ifade ettiğini ve en önemlisi batılı güçler tarafından yüzlerce yılda nasıl inşa edildiğini ve ülkemiz için nasıl bir beka sorununa dönüştüğünü tarihi vesikalar ortaya koyarak anlatmaya çalışacağım.

Bundan 50 yıl önce 14 Temmuz 1958’de Irak’ta bir darbe oldu. Ve kanlı oldu. Kral Faysal ve 2 Veliaht prens; Abdülillah ve Başbakan Nuri Paşa öldürülmüştü. Krallık devrilmiş Abdülkerim Kasım liderliğindeki ihtilalciler, cumhuriyet ilan etmişti.

4 Eylül 1958’de ise Le Mond Gazetesi bir haber yaptı: “Abdülkerim Kasım Hükümeti, Mustafa Barzani adındaki Kürt lideri ve arkadaşlarını bağışladı ve Bağdat’a dönmelerine izin verdi.” 1942 ve 1944 yıllarında Kuzey Irak’ta Kürt ayaklanmasına ele başlık yapmış bu şahıs 11 yıl Rusya’da kalmış ve Irak’a geri dönmüştü. Barzani, Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin içinde yer almış bir kimseydi.

Şimdi dikkat!

2. Dünya Savaşında, İran üzerinden Sovyetler’e yardım ulaştırmak için, İran 1941’de işgal edilmişti. Ülkenin güneyini İngilizler, kuzeyini ise Ruslar işgal etmişti. Daha dün, İran diye bir devlet yoktu!

Savaş bitip işgal sona erince Ruslar, İran’dan çekilmeden önce bir iş yaptı! İran’ın Urumiye Gölü’nün biraz güneyinde yer alan 16 bin nüfuslu Mahabad kasabasında bir “KÜRT HALK CUMHURİYETİ” kurdu. Başına da Kadı Muhammed adında birini oturttu. Arka planda ise bu yapıya en büyük destek, Iraklı Molla Mustafa Barzani’den geldi.

Peki, bunları niye yazdım?

Bugüne gelirsek; Irak’ta Kürt devleti işte böyle kuruldu!

Daha konuyu anlamayan kişiler, ülke yönetimine gelirse, sorunu önce kavramsal olarak yanlış tanımlar. Diyarbakır’a gidip soruna Kürt sorunu deyip ardından da Oslo’da masa kurmaya kalkarlar.

Yakın tarihteki üç siyasi iktidar Kürtçülük bölücülük hareketine zemin hazırlamıştır. Hem çok uzun süre ülke yönetiminde kaldılar. Hem de batılı emperyalizmin isteklerini, demokratikleşme adı altında hayata geçirdiler. Derdim şunu bunu eleştirmek değil. Bilgisi ve çapı olmayanların ülke yönetimine getirilmesidir!

Şimdi daha gerilere giderek Kürtçülük mayını nasıl döşenmiş ona bakalım!

Osmanlı devletinin gerileme dönemlerinde, belli başlı Avrupa merkezlerinde, Osmanlı Coğrafyasında yaşayan halkları incelemek için çeşitli kurumlar oluşturdular. Bunlar çoktan beri bizdeki Kürtlere el atmışlardı. Paris’te, “Yaşayan Doğu Dilleri Okulu” bu kurumlardan biriydi ve burada Kürtçe öğretiliyordu. Cizreli ünlü Bedirhan Paşa’nın torunu Kamuran Bedirhan 1960’larda bu okulda Kürtçe dersler veriyordu. Okulun oldukça zengin bir ihtisas kütüphanesi de vardı. Ne garip ki konu ile ilgili ihtisas kitapları ve neşriyatları bile var! Bu ihtisaslar içinde en başta Rusya’ya ait Kürtçülük çalışmaları vardı. Ruslar taa 2. Katerina döneminde Kürtlerle ilgilenmeye başlamıştı. 19. yüzyıl başlarından beri bu alanda çok ciddi çalışmalar yapmakta idiler. Ruslar, Kürdoloji alanında uluslararası uzman yetiştirmiş ve çok ciddi yayınlara imza atmış ve halen de devam etmektedir. İki gün önce Lavrov ülkemizde iken SDG’nin başındaki kişiyi Rusya’da televizyona çıkardı!

Rusya, niçin bu yola girdi?

Rus yayılmacılığı, Kafkaslara doğru yayılma ile birlikte hızlanmış ve halen bugünde kesintisiz olarak devam etmektedir ve bu konu ta başından beri tel elden Rus Bilimler Akademisi tarafından yönetilmektedir.

Ahmed Hani’nin Mem ve Zin manzum yapıtı Rus bayan M. B. Rudenko tarafından Rusça’ya çevrilmiş Rus bilimler akademisi tarafından, (dikkat!) “Kürt  Milli Edebiyatı Şahaseri” diye takdim edilmişti.

Bunda yapmak istedikleri şu idi: Kürtleri, tarihi, dili, edebiyatı ile bir ulus olarak dış dünyaya kabul ettirebilmek için çaba harcıyorlardı. Batı çoktan buna hazırdı!

Gelelim Batıya. Tabi ki önce İngiltere;

İngilizler, kendi dillerini bir dünya dili yapmayı başarmışlardı. Dolayısı ile Kürtler üzerine neşrettikleri yayınlar tüm dünya tarafından kolayca okunuyordu. Yetişmiş uzmanları vardı.

1935-1945 yıllarında Irak’ta İçişleri Bakanlığı’nda danışman olarak görev yapmış ve Kuzey Irak üzerine uzmanlaşmış olan C. J. Edmonds’un Kürtler, Türkler ve Araplar yapıtı, William Lester Eagleton Jr.’nin “1946 Kürt Cumhuriyeti” başlıklı, Hasan Afra’nın “Kürtler” adlı kitabı gibi, Dana Adam Schmidt, David Adamson gibi gazetecilerin Kuzey Irak’taki Barzani ayaklanmasını anlatan “Kahraman insanlar arasında gezi, Kürt savaşları gibi kitaplar yani iki büyük devletin yüzlerce yıl üzerinde çalıştığı ve Türk devleti ve milletinin bölünme yok edilmesi planı.

Devam edeceğiz inşallah.

Necati YÜZÜAK

210 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.