logo

ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU MU DEDİNİZ?

ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU MU DEDİNİZ?

Öğretmenlik Meslek Kanunu TBMM’ne sunuldu. Sevk edilen kanuna bakıldığında, başlığı güzel olmakla birlikte, başlığın hak ettiği epeyce boşluğun olduğu, öğretmenlik mesleğini öne çıkaran bir kanun olmaktan öte bir anlam ifade etmediğini -rahatlıkla- söyleyebiliriz.

Bazen diyorum; yönetmelik ya da kanun hazırlamak çok zor? Niçin her seferinde ya yeni tartışmalara neden olacak yönetmelikler yayınlanıyor ya da sadra şifa olmaktan uzak “mış gibi” kanunlar çıkarılıyor.

Sayın Bakan, bizi bazı vakitlerde hatırlayarak SMS ile dahi olsa onore ediyor. En son yeni bir yıla girerken “Kıymetli Meslektaşım” diyerek bize iyi dilek ve temennilerini iletmeyi ihmal etmemiş. Sağ olsun, var olsun. Lakin Bakan Bey’den, bu süreçte, bize kıymet verdiğini gösterecek başka bir adım beklerdik.

Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlık aşamasında muhtevasına ilişkin -en azından- fikrimizin alınması güzel olmaz mıydı?

Meslek Kanunu, yıllardır hasretle beklediğimiz; kendimizi kamu çalışanları arasında değerli gösterecek, yaptığımız mesleğin 657’nin dar kalıplarına sığmayan bir kariyer işi olduğunu, hâkim ve savcılar kadar önemli bir vazifeyi ifa ettiğimizi ortaya koyacak bir derinliğe sahip bir muhteva ile çıkmalıydı. Bakanlık, -tombaladan çeker gibi- SMS attığı listesinden 5 öğretmene; “Meslek kanununda yer almasını istediğiniz başlıklar nelerdir?” diye sorsaydı eminim meclise sevk edilen yasa önerisinden daha derinlikli olurdu.

Elbette toptancı yaklaşacak değiliz; takdir ettiğimiz, öğretmen kamuoyunda hüsnü kabul görmeyen kimi uygulamaları da kaldırıyor. AKS (Adaylık Kaldırma Sınavı) başta olmak üzere, öğretmen atamaları, kariyer basamakları gibi sorunlara da kısmen çözüm üretiyor.

Yazılarımızda sürekli hatırlatıyoruz. “İstişare pişmanlığa karşı kaledir” diyerek, Eğitim Bir Sen olarak, gerek bürokrasiye gerekse siyasete sorunları yerinde tespit eden ve çözüm üreten bir müktesebatın yüklediği sorumlulukla önerilerimizi yeri geldikçe paylaşıyoruz.

Bakanlığa düşen -kuşkusuz- eğitimin tüm paydaşlarının önerilerini almak ve çıkarmayı düşündüğü yönetmelik ya da kanun çalışmasında bu tavsiyelerden istifade etmektir.

Öğretmenlik Meslek Kanunu yeniden gündeme geldiğinde, işyeri ziyaretlerimizde her sendikadan öğretmen arkadaşın fikrini almaya çalıştık. Çıkması beklenen yasada, hangi sorunlara çözüm üretmesi gerektiğini sorduk. Bu tecrübe ile yasama sürecinde bazı eklemeler yapılır düşüncesiyle, tespit ettiğimiz bazı eksikleri paylaşmak isterim.

Öğretmenlik -öncelikle- devlet ya da kamu ayrımı yapmayı doğru bulamadığımız bir mesleğin adıdır. Doğal olarak bu yasa hazırlanırken bu hassasiyetin göz ardı edilmesi gerekirdi. Kamunun üzerindeki yüke ortak olan özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmen arkadaşlarımızın da özlük haklarının sınırlarının bu yasada çizilmesi gerekirdi.

Öğretmenlik -mevcut haliyle- hiçbir kariyer mesleğinde olmayan istihdam türlerine sahip ne yazık ki. Ücretli öğretmenlik gibi ırgat usulü bir yönteme, hazırlanan meslek kanununda bir pasaj açılması gerekirdi. Meslek kanunuda, bir tercih olmayıp, zorunluluk olarak zikrettiğimiz ücretli öğretmenliğin, uzun vadede kaldırılacağı kısa vadede ise ücret ve SGK işlemlerinde bir iyileştirmeyi temin edecek maddeleri görebilmeliydik. En azından -eskinin- vekil öğretmen tecrübesi bu anlamda bir çözüm adresi olarak gösterilebilirdi.

Eğitim camiasının tamamı Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadelerinden, kanun yürürlüğe girdiğinde, “Sözleşmeli Öğretmenlik” meselesinin çözümüne kapı aralayacak maddeler olacağını düşünüyordu. Eş durumu atamaları dâhil olmak üzere, özlük hakları bakımından kadrolu öğretmenlerin özlük hakları ile eşitlenmiş bir sözleşmelilik beklentisi satın alınmıştı. Maalesef bu konuda da sükûtu hayale uğradık.

Her şey bir tarafa öğretmeni şiddetten koruyacak, güvenle okuluna girmesini sağlayacak açılım da mı zordu?  Haksız yere şikâyet edilen eğitimcilerin onurunu koruyacak ve itibarına kastedenlerin yakasını bırakmayacak kamu takibini temin edecek bir yasal imkân oluşturulamaz mıydı?

Bir de şu, 657’nin dar kalıplarına mahkumiyeti sonlandıracak ödül ve disiplin hükümlerine yer vermenin mali yükü çok mu olurdu ki kanun hazırlanırken akla gelmedi!

Öğretmenlik Meslek Kanunu özetle söyleyecek olursak; “Deveye sormuşlar boynun niye eğri; Nerem doğru ki?!” teşbihini hatırlatan noksanlıklar ve bir o kadar unutulmuş başlığın olduğu bir kanundan söz ettiğimizi söyleyebiliriz.

Eğitim Kurumları yöneticiliğinin unutulduğu, istihdamda güçlük çekilen yerlere teşvik yönteminin yer almadığı, “gereğinden fazla şiddet gayedeki hikmete zarar verir” hesabı ciddi tahribatlara yol açan mülakat sisteminin kaldırılması ve daha birçok eksiğin tamamlanabilmesi mümkün iken kanunun aceleye getirilmesini anlayabilmiş değiliz.

Madem yürürlük tarihi olarak -ki bu da başlı başına bir yanlıştır- 2023 yılını adres gösteriyorsunuz, hiç olmazsa “Ağyarını mâni, efradını cami” bir kanun hazırlasaydınız.

İdris Şekerci
Eğitim Bir Sen İstanbul 6 No’lu Şube Başkanı

Etiketler: » » » » » »
287 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.