logo

Okul Öncesi Eğitim

Okul Öncesi Eğitim

Okul Öncesi Eğitim

Erken çocukluk çağlarında çocuklarımızı okula gönderip göndermeme konusunda tereddütte düşen ailelerle karşılaşmamın sonucunda bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı duydum. Hemen hemen hepimizin okul öncesi eğitim konusunda bildiğimiz klasik söz; çocukların zekâ gelişiminin yüzde sekseni sıfır-altı yaş çapında gerçekleşmektedir, olsa gerek… Elbette doğrudur ve altına imza atmamak mümkün değildir.

Çocukların zekâ gelişimi denildiğinde akan sular duruyor. Hemen çocuğumuzu diğer çocuklarla karşılaştırıp zekâ gelişimini sorguladığımız da oluyor. Falancanın çocuğu ile ya da filancanın çocuğu ile karşılaştırmalar yapıyor ve içimizdeki sesi susturmayı da başarıyoruz. Aslında işin aslı öyle değil desem. Mesele sadece zekâ gelişimi değil desem. Çocuğun topyekûn tüm gelişiminin de bu dönemde geliştiğini söylesem. Dil gelişiminden sosyal gelişime, duygusal gelişimden motor gelişime, hatta özbakım becerilerinin gelimine kadar her birinin ayrı kıymetinin olduğunu söylesem. Çocuklarımıza sınırlı alanlarda bu gelişimlerini tamamlama imkânlarının az olduğunu söylesem. Söylemekle bitmeyen ardışık cümleler kurmak gerekecektir. Okul öncesi dönemde gelişim diğer tüm zamanlardan çok daha hızlıdır. Aynı bir binanın kaba inşaatı gibi düşünün. Bu dönem gelecek dönemlerde yapabileceklerimiz için zemin hazırlıyor. Eğer binanın kaba inşaatı kötüyse sonucunda neler olduğunu her halde hepimiz tahmin ediyoruzdur. Bence bir de bu pencereden bakabiliriz.

Üç-altı yaş döneminde çocukların sosyal gelişimleri için arkadaşa ihtiyacı olduğunu, çocuğu bu yaşlarda olan tüm ebeveynler yaşayarak öğrenmişlerdir. Çocuklarına yetemediklerini söyleyen bu anne-babalar çeşitli yollar aramaya yönelirler. Ancak çocuk beş yaşına geldiğinde okula göndermeye karar verirler. En azından bir yıl bir yıldır da diyebiliriz.

Çağımızın yaygınlaşarak artan “gecikmiş konuşma” tanılarında en önemli yönelim elbette okul öncesi eğitim olarak karşımıza çıkıyor. Çocuğun muhakkak arkadaşı olması ya da bir anaokuluna gönderilmesi psikologlar tarafından tavsiye ediliyor. Oysaki ailelerde biliyor, çocukların en büyük ihtiyacı arkadaş. Bunun da yeri elbette okuldur. Haftada bir gün gidilen oyun parkı buna yetersiz kalmaktadır.

Çocuğun özbakım becerilerinin büyük bir kısmının tamamlandığı üç yaşından itibaren okula gönderilmesi elbette doğru olacaktır. Aranızda biz çocukken anaokuluna mı gittik diyen ebeveynlere de söyleyeceğim en önemli şey; o günlerin imkânlarını çocuklarınıza sunabiliyorsanız bir şey diyemem.

Kıymetli okuyucularım, yaz aylarının gelmesi ile çocuklarınızı eve kapatmamanızı rica ediyorum. Anne ve babası çalışan anne ve babalar çocukları için zorunlu olarak bir çözüm buluyor. Ancak diğer gurubun böyle bir çözümü olmuyor. Çocuğun evde kalmasını tercih eden bir gurup ortaya çıkıyor. Ancak bu aileler de çocuklarını her gün dışarı çıkarmıyor. Çocukların her gün dışarı çıkarabileceği ortamlar oluşturmanız önemli. Yaz okulları bunun için bir fırsattır. Çocuklarınızı bu yaz okullarına yazdırmanız çocuğun gelişimi için önemli.

Son olarak çocukları önümüzdeki öğretim yılında ilkokula başlayacak olan anne ve babalara seslenmek istiyorum. Eğer çocuğunuz okul öncesi eğitme devam etmemişse lütfen Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okulların yaz okullarına çocuklarınızı gönderiniz. İki aylık bir program ile çocukların gelişimlerine katkı sağlayarak çocuğunuzu ilkokula hazır hale getirebilirsiniz.

Yapılan araştırmalar göstermiş ki, okul öncesi eğitim almış çocukların ileriki yıllardaki akademik başarıları okul öncesi eğitim almayanlara göre anlamlı şekilde fark gösteriyor.  Bu bilgi de aklınızın bir kenarında bulunsun.

Tüm okuyucularımızın ve İslam âleminin Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyorum.

Erdoğan Ergin

Etiketler: » » » » » » » » » » » »
1473 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.