logo

Rızkın Onda Dokuzu Ticarettedir

Rızkın Onda Dokuzu Ticarettedir

Değerli okuyucularım, çeşitli meşru kazançlar vardır. Bu kazanç yollarından birisi de ticarettir.

İnsan yaşamak için ev, eşya, yiyecek ve giyeceğe muhtaçtır. Bu ve benzeri ihtiyaçlarını karşılamak için çalışması ve kazanç sağlaması gerekir. Kişinin kendi el emeği ve alın teri ile sağladığı kazanç en hayırlı ve bereketli kazançtır.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.); “Hiçbir kimse kendi elinin emeğinden daha hayırlı bir lokma yememiştir. Allah’ın peygamberi olan Hz. Davud (a.s.)’da kendi elinin emeğini yerdi” buyurmuştur. (Buhari, Büyü,15)

Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Sizden herhangi birinizin, ipini alıp da dağdan arkasına bir bağ odun yüklenerek getirip satması, herhangi bir kişiden istemekten (dilenmeden) çok daha iyidir. (Buhari, Büyü,15)

Peygamber Efendimiz, peygamber olmadan önce ticaretle uğraşmış, her işte olduğu gibi ticarette de dürüstlüğü ve güvenliği ile örnek olmuştur.

Birinci Halife Hz. Ebubekir (r.a.) de ticaretle uğraşıyordu. Halife seçilince müşavere heyetinden olan Hz. Ömer (r.a.) “Sen artık ticareti bırak, Müslümanların işleriyle uğraş. Biz sana, çoluk çocuğun geçimi için nafaka takdir ederiz” diyerek günlük yarım koyun nafaka takdir etmişlerdi.

Cennetle müjdelenen on zattan biri olan Abdurrahman İbn Avf (r.a.) Mekke’den göç edip Medine’ye geldiğinde peygamberimiz onunla Sa’d İbn Rebi’ arasında kardeşlik tesis etti. Yani onu Sa’d ile kardeş yapmıştı. Sa’d İbn Rebi’, Medine’nin en zengini idi. Malının yarısını Abdurrahman İbn Avf’e vermek istemiş fakat o bunu kabul etmeyerek şöyle demişti: “Sizin, içinde ticaret yapılan bir çarşınız yok mu? Bana o çarşıyı göster.” Ve kendisine “Kaynuka” denilen çarşı gösterildi. Allah’u a’lem yanında getirmiş olduğu parası ile orada ticaret yaparak kısa sürede zengin oldu. Böylece kardeşinin minnet yükü altına girmemiş oldu. (Buhari, Büyü,1)

Değerli okuyucularım, temiz ve helal kazanç elde etmek için, dikkat edilmesi gereken bir takım hususlar vardır. Bunları özetlemek yararlı olacaktır.

Ölçü ve tartıyı adaletle yapmak:

Yüce Kur’an’da “Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın” (Rahman Suresi, Ayet:9)

Eksik ölçüp tartanların vay haline! Onlar, insanlardan ölçerek bir şey aldıklarında tam ölçerler. Kendileri başkalarına vermek için ölçüp tarttıklarında ise haksızlık ederler (eksiltirler).  Onlar, o büyük gün için -insanların âlemlerin rabbinin huzuruna çıkacakları gün için- diriltileceklerini akıllarına getirmiyorlar mı? (Mutaffifîn Suresi, Ayet:1-6) buyurulmaktadır.

Toplumda hak ve adaletin yerleşmesi için, ilk gerekli olan şey ölçünün herkes için eşit bir şekilde doğru ve dürüst olmasıdır.

Allah (c.c.), Şuayb (a.s.)’ı Medyen Halkına gönderdi. Hud Suresi, Ayet:84 ve 85.Ayetlerde Şuayb (a.s.) halkına seslenerek; “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka ilahınız yoktur. Ölçüyü, tartıyı eksik tutmayın. Ben sizi maddî bakımdan iyi bir durumda görüyorum; ama doğrusu hakkınızda kuşatıcı bir azap gününden de korkuyorum. Ey kavmim! Ölçüyü, tartıyı adaletle tam yapın; insanların mallarının değerini düşürmeyin, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın” demiştir. Cenab-ı Hak, bu ayetlerle bizlere ders olsun diye uyarıda bulunmuştur.

Ticarette diğer husus, malı alırken ve satarken yalan konuşmamak ve yalan yere yemin etmemektir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “En temiz ve helal kazanç ticaret yapanların kazancıdır. Onlar ki, konuştukları zaman yalan konuşmazlar, kendilerine bir şey emanet edildiği zaman emanete hıyanet etmezler. Söz verdikleri zaman sözlerinden dönmezler, satın aldıkları zaman malı kötülemezler, sattıkları zaman mallarını gereksiz yere övmezler. Borçlandıkları zaman borçlarını geciktirmez (zamanında öder)ler. Alacaklı oldukları zaman zorluk göstermezler.” (Münziri, et-Tergib ve’t-Terhib, 2/586)

Güvenilir ve dürüst ticaret yapan kıyamet gününde; peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olacaktır. (Tirmizi, Büyü,4) buyurmuştur.

Ticaret ahlakının bir diğer hususu ise borçlanan müşteriye kolaylık göstermek, borcunu ödeyemeyen müşteriye mühlet vermektir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Her kim bir borçluya mühlet verir yahut borcunu bağışlarsa, Allah onu kıyamet günü kendi gölgesinden gölgelendirir” buyurmuştur. (Müslim, Zühd,18)

Son Söz: Men rahime ruhime “Merhamet edene, merhamet olunur”-Hadis-i Şerif

Selam Hüda’ya tabi olanların üzerine olsun.

Muzaffer COŞKUN

Etiketler: » » » » » »
713 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.