logo

SANATLA KAYBETTİKLERİMİZ

SANATLA KAYBETTİKLERİMİZ

İnsanları etkileyebilmek ve yönlendirebilmek için en etkili araçlardan biri de “sanatsal faaliyetler” dir. Çünkü sanat, insanın “ruhuna ve kalbine” hitap eden “sihirli bir güç” tür.  Hangi sanat türü olursa olsun, bıraktığı iz, insanın hafızasından kolay kolay silinmiyor. Sanatı, şahsi çıkarları için kullananlar, kendilerini küçülttükleri gibi, toplumu da yanlış yönlendirip “yozlaştırıyorlar.” Şu anda Türkiye, bu “kültürel kirlenmeyi” yaşıyor. Bu “toplumsal facianın” bedeli de çok ağır bir şekilde kendini gösteriyor.

Her çeşit zenginliklerle dolu olan ülkemizin insanları, “moralsiz” ve “huzursuz” bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar. Çünkü insanlarımız, “kişilik ve kimlik” sorunu yaşıyor. Bu “karamsar” toplumun oluşmasında, “sanatsal faaliyetlerin” çok büyük etkileri vardır.

“Sanat ve sanatçı” duygulara hitap ettiğinden, doğruyu ve güzeli ortaya koymak zorunda. Bu onun için “toplumsal bir sorumluluk” tur. Bizdeki seköler bazı sanatçılar ise, sanatsal kabiliyetlerinden daha ziyade, “cinsel fantezilerini, eğlencelerini ve aykırılıklarını” sergilediklerinden her zaman “kötü model” olmaktadırlar.

Sanatçıların bu davranışları, insanlarımızı olumsuz yönde etkilemekte ve “ruhsal bunalımlara” sürüklemektedir. Bu bağlamda Türk halkı, kültürel değerlerini, “sinemayla, tiyatroyla,  müzikle, edebiyatla, medya ve diğer sanat dallarıyla”  giderek kaybetmektedir.

Bir milleti topla, tüfekle, baskıyla ve yasaklarla istediğinizi yaptırmanız mümkün değildir. Ancak o milleti, “sanatsal faaliyetlerle yozlaştırıp dejenere edebilirsiniz.” Yıllardan beri de bu yapılıyor. Yozlaşıp dejenere olan bir topluluğu da istediğiniz şekilde yönlendirirsiniz. İşte Türkiye’nin hali bu!

Şimdi, kendilerini “ruhsal boşlukta” hisseden bir yeni nesil var ortada. Bu nesil, halinden memnun değil. Geleceğinden emin değil. İdarecilerine ve devletine güvenmiyor. Sloganlarla tatmin olmuyor. Her şeyi kapkaranlık görüyor. Bu durum, bir millet için en büyük felâkettir. Amacımız sadece sızlanmak değil, karamsar tablolar da çizmek değildir. “Bir durum tespitini” ortaya koymaya çalışıyoruz. Kaybettiklerimizi yeniden kazanabilmek için, aynı yerden başlamak zorundayız. Yani, “Sanatla kaybettiklerimizi, ancak sanatla kazanabiliriz.”

Son dönemlerde “Sanat ve kültür” alanlarında az da olsa bir takım girişimler var. Sinemada, tiyatroda, müzikte, edebiyatta, medyada ve TV’lerde epeyce mesafeler alındığını söyleyebiliriz. Burada önemli olan, “iki ana unsurun” yerine getirilmesi çok önemli. Bu “iki ana unsur,” yerine getirilmediği takdirde, “havanda su döveriz.”

Birincisi; işin ehli olan insanların olması.

İkincisi; ekonomik yönden güçlü olunması.

İşin ehli olmadığınız ve ekonomik yönden güçlü olmadığınız zaman kaybetmeye mahkûmsunuz. İçinde bulunduğumuz hayat şartlarında “büyük balık küçük balığı acımasızca yutuyor. Arzu edilen bu durumun yerinde getirilmesinde, Müslümanların önünde herhangi bir engel yoktur. Her çeşit, “maddi ve manevi potansiyel” vardır. Önemli olan, bu işin önemini kavrayabilmekte.

Sözün özü, sanat adına kaybettiklerimizi, ancak sanat yoluyla elde edebiliriz.

Mustafa K. TOPALOĞLU
Araştırmacı-Eğitimci

578 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.