logo

Teknoloji ile gelen bir tehdit: Siber Zorbalık 

Teknoloji ile gelen bir tehdit: Siber Zorbalık 

İletişim; sosyal bir ihtiyaç olarak doğumumuzdan ölümümüze kadar daima süregelen insanoğlunun vazgeçilmez bir eylemidir. Türk toplumunda aile içerisindeki iletişim, çağın getirdiği gelişmeler kapsamında değişmektedir. Eskiden bir çocuk dışarıda oyun oynadığı zaman karnı acıktığında, su ihtiyacı olduğunda ve ailesi merak etmemesi için kısa sürede bir eve gelirdi. Günümüzde ise hemen hemen her çocuğun elinde bir cep telefonu olduğundan yüz yüze iletişimdense telefonla iletişim daha çok tercih edilmektedir. Çocukların oyun alanına kadar giren teknoloji onları sokakta maç yapmaktan ziyade internet kafelerde futbol oyunları ile meşgul hale getirmiştir.

Çocuklar doğumlarından itibaren boş bir disk gibi her şeyi kayda alırlar yani öğrenmeye açıktırlar. Öğrenmeye açık olmalarından dolayı söylenenlere çabuk inanma içgüdüleri vardır. Aileden temel bir eğitim almamış çocuklar inanma içgüdülerinden dolayı kandırılmaları daha kolaydır. Örneğin yabancı birinin vermiş olduğu herhangi bir şeyi almama hususunda çocuklara eğitim verilmişse bu çocukları ikna etmek daha zordur.

Günümüzde çocuklara verilecek eğitim artık davranışlar düzeyinde kalmamalıdır. Özellikle teknolojinin kullanımı hususunda da çocuklarımıza eğitim vermeliyiz. Teknolojinin olumlu yönleri olduğu gibi olumsuz yönleri de vardır. Geçmişte çikolata verip çocuklarımızı kandıran suçlular günümüzde artık teknolojiyi kullanmaktadırlar.

Siber zorbalık, “bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey yada gruba, özel yada tüzel bir kişiliğe karşı yapılan teknik yada ilişkisel tarzda zarar verme davranışlarının tümüdür.” İki çeşit siber zorbalık bulunmaktadır: İlki olayın daha çok teknik yönünü içeren elektronik zorbalık, diğeri ise olayın daha çok psikolojik yönünü içeren elektronik iletişim zorbalığıdır. Kimlik çaldırma, pornografi, sağlıksız çevrimiçi topluluklar, tehlikeli gruplar, bilgisayar sistemlerine sızma, çevrimiçi oyunlar ve kumar en belirgin internet kullanımı ile alakalı risklerdir. Çocuklarımız internetteki sosyal paylaşım sitelerinde tanımadıkları kişilerin etkisi altında kalabilir. Bu etki gruplarının tehditleri neticesinde suç örgütlerine katılabilirler. Özellikle gençler sosyalleşme aşamasında bir toplulukta değer görme içgüdüsüne açıktır. Bu tehlikeli grupların en çok kullandığı husus çevresinde değer görmeyen kişilere özellikle kızlara iltifat ederek kandırmakta ve onları taleplerini yerine getirmesi için tehdit etmektedirler.

Ailelere düşen Sorumluluklar  

Aileler benim çocuğum yapmaz düşüncesinde olmamalı, siber zorbalık karşısında önlemlerini kesinlikle almalıdırlar. Siber zorbalıkla mücadelede ailelere düşen önemli sorumluluklar vardır.

  • Çocuklarını duygusal açlıkta bırakmamalı, onlara değer vermeli, onlarla vakit geçirilmelidir.
  • Çocuklar ve gençlerle arkadaş olarak onların bilgisayarda ne yaptığıyla ilgilenin. İnternet servis sağlayıcınızdan “aile koruma paketleri” hakkında bilgi alın ve bu programları kullanın.
  • Çocuğunuzun internette girdiği web sayfalarından haberdar olun.
  • Zorbalık ve tehditlere boyun eğmemesini her koşulda kendisinin yanında olacağınızı ona hissettirin.
  • Zorbalık içeren dokümanların kopyasını saklamasını ve ileride kanıt olarak kullanılabileceğini belirtin.
  • Bilgisayarların IP numarasından mesajlar gönderildiği adreslere ulaşılabileceğini belirtin.

Çocuklarınızı gözlem altında tutun; depresif ruh hali, Öfke/kızgınlık, okul notlarında düşüş, okula gitmek istememek, arkadaşlarıyla görüşmek istememek, bilgisayarı/cep telefonunu kullanmada tereddüt etmek gibi davranışlar siber zorbalığa maruz kalma belirtileridir.

Ailelerin çocuklarına daha çok zaman ayırması, zorbalık davranışlarına karşı dikkatli, özenli olması önerilebilir…

• Ailelerin belli zaman dilimleri içerisinde çocuklarını üzen veya kızdıran arkadaşları olup olmadığını ve bu durumun nasıl olduğunu sorması çocuklarının zorbalığa kurban veya zorba olarak katılmasını önlemede faydalı olacaktır.

• Çocuğu zorbalığa karışan ailenin öncelikle çocuğunu dikkatle dinlemesi, çocuğuna nasıl yardım edebileceği üzerinde düşünmesi, okul ile iş birliği yapması ve olanak varsa okul dışı uzmanlardan da destek alarak çözüm üretmede işbirliği yaklaşımları kullanması önerilmektedir.

• Zorba ve kurban olan öğrencilerin ailelerin çocukları ile empati kurması ve durumu tartışmak yerine çocukların duygularını ve hissettiklerini anlamaya çalışması önerilmektedir.

• Zorbalığın nerede meydana geldiğini, nasıl oluştuğunu öğrenmek ailelerin yapması gerekenler arasında yer almaktadır.

• Son olarak aile başka ebeveynlerle ve öğretmenlerle konuşarak ortak çözüm yolları belirlemeye çalışması yararlı olabilir. Ancak aile çocuğunu buna zorlamamalı çocuğunun hazır olduğundan emin olduğunda bu çözüme başvurmalıdır.

Akran zorbalığı, toplumsal yaşantının sürdürüldüğü her ortamda önemli bir sorundur ve bu sorunla ebeveynlerin tek baslarına baş etmeleri oldukça zordur. Bu nedenle aile okul ve çocuk üçgeni dikkate alınmalı, öğretmenlerin ve ebeveynlerin çocuklarının psikososyal gelişimi ve eğitiminde birbirleri ile iletişim halinde bulunmaları gerekmektedir.

M.Said Demir

Etiketler: » »
3243 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.