Son Dakika
Sosyolojik literatüre giremese bile toplumsal alandaki mevcut durumu ifade eden gayet yerli ve yerinde tespitle başlayalım söze: “sosyal çürüme” Haz ve hız çağının doyumuz insanları bu yaftanın öznel gücü durumunda şüphesiz. Kadim tabirle toprağın gözleri doyuramadığı çağlara geldik, incindik, ürperdik. Hemen her gün haber kanallarında irite edici, foseptik görüntüler yayınlanıyor. Maşeri vicdanı yaralayan bu korkunç manzaralar karşısında küçük dilini yutuyor ekran başındakiler. Ve sormadan edemiyor insan: “Sahi biz ne ara bu hale geldik, geldirildik?”
Toplumun etik değerleri hiçe sayılıyor. Ahlaki normlar küçümseniyor. Milli ve manevi kanaat önderleri alay konusu ediliyor. Halkın inancı çağ dışı tabular yaftasıyla aşağılanıp cezalandırılıyor. Sorumluluk, hak ve vazife gibi insanı hayata bağlayan sağlam halkalar kopartılıyor. Sınırsız özgürlük albenisiyle çocuklar ebeveynlerinden uzaklaştırılıyor. Çekirdek aile safsatasıyla ninelerle dedeler huzursuz evlere postalanıyor. Dahası tüm bu olumsuzluklar eğitim, sağlık, adalet, korunma sektörlerinde sorgulanmıyor. Artık sorabiliriz kendimize ve cevabını dürüstçe konuşabiliriz: “Gizil üst akıllar bizi bilinçli şekilde bu hale getirdi!”
Gündüzü sırf ışık, geceyi salt karanlık görenlerin zaviyesinden bakıldığında zaman ve zemin faktörleri yoktur, olamaz da. Bu sığ, kısır ve kör döngüye açık düşünce aynı zamanda iğdiş edilmiş körpe zihinleri, kokuşmakta olan mühürlü kalpleri bir biçimde izole edecektir. Şeytana pabucu ters giydirecek kertede korkunç ve ürkünç cinayetlerin neden ve nasılsa ardı arkası kesilmiyor. Toplumsal infiale sebebiyet veren elim hadiseler karşısında nutku kesiliyor görenin.
Ahlak ve edep yoksunu, insanlıktan nasibini almamış, içinde yaşadığı çevreye düşman, kendiyle kavgalı, fikir ve düşünceden ârî nesillerle karşı karşıyayız. Ahsen-i takvim’den esfel-i safilin’e evrilen insancık türüne haliyle ne rahmet ve merhamet ne izan ve düşünce sirayet edebiliyor. O kerte ki öldürmeyi oyun ve eğlenceden ibaret görüyorlar. Kesici, yakıcı, ateşleyici aletleri oyuncak gibi kullanıyorlar. Kaldı ki modern çağın ilahı olan akılsız cep telefonları onlara menfi yönde sirayet edebiliyor. Hem de hiç çaba ve emek harcamadan.
Zor zamanlardan geçiyoruz. Netameli, çetrefil, komplike. Siyahın hüküm sürdüğü dönemler. Ola ki ekranlarda boy gösteren sunaklar bizim hanemize de uğrayabilir. Maazallah dediğinizi duyar gibiyim. Kağıthane gibi her yöre ve bölgeden, farklı çeşit ve tıynette insana hitap eden, ziyadesiyle varoş meskenlerden müteşekkil yerlerde haliyle daha bir tedirgin oluyor ilçe halkı.
Kötüler sayıca az, kalitesi düşük, kalibre bakımından ölçüsüz muhakkak. Ve fakat şu da gerçek ki sesleri daha gür çıktığı gibi kirli bedenleri teşhire daha yakın ve yatkın duruyor. Burada mesele kötülerden taraf olmak değil tabii ki de. Temel sorunsal kötüleri ve yaptıkları kötülükleri görmezden gelmek ve hiçbir şey olmamış gibi susarak yaşamaya devam etmek.
İnsan başlı başına problematik bir denklem. Çözüm kümesi de kendi içinde. Cevher şu ki iyiler sorun yumağına dönüşen kirli, karanlık ve kötücül hareketlerin sebep ve sonuçlarını sahiplerine misliyle ve hatta fazlasıyla iade etme cesaretine sahip olabilmeli.
Malum kedilerin olmadığı yerde fareler rahatlıkla cirit atacaktır. İşte tam da bu bağlamda adalet, liyakat, hakkaniyet kavramları giriyor devreye. Sosyal çürümeyi de lağveden sosyal kokuşmuşluk karşısında doğrudan yana dik, dimdik tavır takınan dürüst ve metin insanlar lazım.
Ara ki bulasın!
Vesselam.
Osman KOCA
Etiketler: koca osman » osman koca » Osman Koca Eserleri » osman koca kağıthane » Osman Koca kimdir » osman koca köşe yazıları » SOSYAL KOKUŞMAYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
15 Nisan 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Soru/Yorum, Tüm Manşetler
15 Nisan 2025 Aile, Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Sivil Toplum, Tüm Manşetler
16 Mart 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
08 Ocak 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler