Son Dakika
Dilin kemiği yok ya.. Ağzı olan konuşuyor..
Tevelerde arzı endam eden şahsiyetler hep aynı.. Kökenleri gazeteci.
Futbol, din, siyaset, bilim, sanat, edebiyat.. Maşallah her şeyi biliyorlar.
Oysa kelimenin hatırına dönen dünyada moda tabirle yeni normal böyle olmamalıydı.
Söz’ün güc’üne inanan azınlık, güc’ün söz’üyle hareket eden müstebitlerin tahakkümü altında yazıklanmak ve şikayet etmekle meşgul..
Sonuçta ifade yetisinin kıratı, haysiyeti, değeri yerle bir edildi.
Dile kolay asır oldu..
Vesayet rejimi, kendi dinamiklerini resmi ideolojinin başat argümanlarına feda ettiğinden beri seçilmişler, atanmışların gölgesinde kaldı daima.
Bu da haliyle seçilmişler üzerinde maddevi ve manevi, ciddi krizlere sebebiyet verdi.
Üçüncü milenyumun eşiğine vardığımız şu günlerde teselli ve temennimiz, insanları ötekileştirmeden sevmek ile saymak.
Hızla değişiyor dünya, büyüyor, gelişiyor.
Ana artellerini bilim ve teknolojiye yaslamış vaziyette. İnsanı bile isteye ıskalıyor. Modernizm vahşi yüzünü gülerek sunuyor güneşe.
Karanlıkta her bir şey haliyle belirsiz ve müphem.
Her şehrin nevi şahsına münhasır sireti, sureti vardır.
Doğuda birçok vilayet kendi kaderine terk edilirken, batıda tersine birçok ilçe taşıyabileceği yükün çok daha fazlasını sırtlanmış durumda.
Kağıthane de onlardan biri.
Yarım milyona yakın nüfusuyla devasa metropol havasında.
Osmanlı geleneğini yadsıyor ne ki.
Maziye ait ne varsa ilk ve erken cumhuriyetle birlikte kasıtlı olarak tahrif ve tahrip edilmiş.
Şimdiki siyasiler de bundan gocunmuyor.
Halk bunlardan habersiz. Eskilerin tabiriyle medar-ı maişet yani geçim derdinde.
Oysa kadim medeniyetimizin izini sürmek lazım geliyor.
Sanatta, kültürde, edebiyatta, şiirde, öyküde, romanda, tiyatroda, sporda, tarihte, coğrafyada.
Siz bu almaşları pekala çoğaltabilirsiniz.
İlçenin mülki amirleri ve kanaat önderleri kaybolan siluetini kazandırmalılar tekrar Kağıthane’ye.
Bahusus son dönem Osmanlının tarihi kodları Kağıthane’de saklı.
Bu kodları çalışarak çözmek, mümkünse otantik dokusuna tekrar döndürebilmek tarihi bir görev esasında.
Akademisyenler işin daha ziyade teorik ve retorik faslıyla suya yazmakla iftihar ededursunlar, alan ve saha kazıları haniyse yok gibi.
Dertlenmek, düşünmek, hislenmek sorunsalı çözecek ilk aşama.
Kültür işçisi lazım. Edebiyat sevdalısı. Tarih uzmanı. Sanat adamı. Bilim insanı.
Tabii bu vasıfları haiz paydaşların ortak hanesinde Kağıthane aşkı, heyecanı olmalı.
Zor mu? Bilmem!
İmkansız mı? Tabii ki de değil!
Güzelim ülkem insanının unuttuğu trioyu haydin hep beraber yineleyelim:
“Ehliyet, liyakat, hakkaniyet.”
Kağıthane’yi tüm yönleriyle aydınlatabilmek dileğiyle..
Şimdilik esin ve esen kalınız efendim.
Yorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
30 Nisan 2024 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Sivil Toplum, Siyaset, Tüm Manşetler
26 Mart 2024 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Kağıthane, Köşe Yazıları, Siyaset, Tüm Manşetler
13 Aralık 2023 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler
08 Ekim 2023 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler