logo

Toprak, Doğa ve Çocuk

Toprak, Doğa ve Çocuk

Toprak, Doğa ve Çocuk

Bu hafta memleketim olan Kastamonu’ya gitmek nasip oldu. Çocuklarımla birlikte akrabalarımı ziyaret ettik. Bir de onların doğa ile hemhal olmasını izleme fırsatı elde ettim. Çocukluk yıllarımın geçtiği köy evinde gözümün önüne bolca çocukluk yaşantılarım da geldi. Doğa ile iç içe büyümenin tüm faydalarını yaşadığımı fark etmemi sağladı bu gezinti.

İnsan doğanın vazgeçilmez bir parçası olarak ondan ne kadar uzaklaşırsa özünden de o kadar uzaklaşmış oluyor. Çamurdan gelme olan insan, çamurdan uzaklaştıkça kendi doğasına aykırı bir yapıya bürünüyor. Ham maddesi toprak olan insan yapaylaştıkça, fıtratının da dışına doğru taşıyor. Doğarken kendisine yüklenmiş olan tüm güzel kodları, doğadan uzaklaşıp yapaylaştıkça yapay kodlarla fıtratına aykırı bir yapıya büründürüyor. Doğa ile tanışması ile birlikte ise fıtratındaki tüm iyilikler yeniden can buluyor. En basit tabiri ile ayakları toprağa değen insan üzerindeki tüm olumsuzlukları bir anda toprağa bırakıyor.

Çağımız ilerledikçe toprağın faydasını anlamamız gerekirken ondan uzaklaşarak ruh iklimimizi de şehrin betonlarının içinde bir kalıp betona çeviriyor olmamız da bunun en ilginç yanı olsa gerek. Bunu anlamak için kısa bir süre doğa ile iç içe yaşamamız yeterli olacaktır.

Çocuğun da öğrenme süreçlerinde doğanın çok büyük faydası var. Tüm yapay ve sıradan olan oyun ve oyuncaklardan kurtulup kendini doğanın kucağına bırakan çocuk o kadar doğal ve yaratıcı bir boyuta geçebiliyor. Oyunları daha insancıl ve fıtrata uygun hale geliyor. Sanki hamurunda bulunan tüm iyilikler tekrar ortaya çıkıyor. Çağın ona sunmuş olduğu “tüket” mantığından, kodlarımızın içinde bulunan “üret” mantığına istemsiz olarak geçiş gerçekleşiyor.

Sadece bu kadarla da kalmıyor bu buluşma… Çocuğun üzerinde bulunan tüm olumsuz duygu ve düşüncelerde bir anda toprağa karışıveriyor. Toprak çocuğun yeniden kendisi ile tanışmasına fırsat veriyor. Bardağın hangi tarafına bakmamızı öğreten modern eğitim anlayışından, bardağın varlığına şükreden bir doğal eğitim süreci ile karşılaşıyor çocuk. Bu haliyle daha mutlu bir çocuk modeli önümüzde duruyor.

Çocuklarında ki davranış bozukluklarından, hırçınlıklarından, huysuzluklarından ve hatta dil gelişiminden şikâyet eden aileler önüme geldikçe, “keşke, doğa ile buluşabilecek vakitleri olabilseydi” cümlesi içimde büyüdükçe büyüyor. Maalesef, yaşam bana bu ebeveynlerin o kadar vakitlerinin de olmadıklarını gösterdi. Hafta sonlarını dahi modernizmin yapay kollarına teslim eden aileler, çocuklarını bir piknik yerine dahi götürmeyi sıradan buluyorlar. Sinema, alışveriş merkezi, dil ve ders kursları daha modern geliyor, çocuğun doğanın içinde çamur oynamasından. Oysaki yaşamın gerçek döngüsünde çocuğun merkezine oyun yerleştirilmeli. Oyunun merkezine de doğa…

Özetin özetini yaparsak; hem kendimizin ruh ve beden sağlığı için hem de çocuklarımızın sağlıklı bir çocukluk geçirebilmesi için özel de toprağa genel de ise doğaya ihtiyacımız var.

Gazetemizin adında var olan ve bize de şehrin içinde bir cennet bahçesi gibi sunulan “Hasbahçe” bu tanışma için birinci adım olabilir!

Erdoğan Ergin

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » »
2969 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.