logo

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-66

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-66

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-66

BİRUNİ

Biruni’nin burada eğitime ilişkin korkunç bir zorluk söz konusuydu. Konuyu öyle bir sunmalıydı ki bir şekilde okurlarına meseleyi aslında bildiklerini göstermeliydi. Biruni bu zorluğun üstesinden gelebilmişti. Elindeki anahtar kendisinden önceki sözde antropolog yada sosyologlardan çok daha sofistike bir şekilde uyguladığı karşılaştırmalı yöntemdi. Sürekli olarak Hindu inanç ve uygulamalarıyla okurlarının bildiği diğer dinler arasında paralellik kurmaktaydı. Mesela varlığın çoklu mertebelerini ifade eden Hindu kavramı nasıl anlatılabilirdi. Biruni sakin bir şekilde okurlarına şöyle bir açıklama sunmaktaydı. Kendi dinleri açısından bu gelenekleri Yunanlıların gelenekleri ile mukayese ederseniz, Hindu sisteminin ne denli tuhaf olduğunu fark edeceksiniz.

Bölüm boyunca Hinduizm ile İslamiyet öncesi Arapların, Hristiyanların, Müslüman Sufilerin, Yahudilerin ve Ortodoks inançları arasındaki benzerlikleri öne çıkarmaktaydı. Çok nadiren bu tavrından vazgeçiyor ve belli bir öğretinin tuhaf görünmekle beraber en azından ciddi bir düşünce gövdesiyle rasyonelleştirilebileceğini bildirmekteydi.

Biruni konuya ilişkin ön yargıları doğru bulmaz. Sadece yılan oynatan sihirbaz veya putperest olarak bir inancı, toplumu görmenin doğru olmadığını söyler. Bir kısmı doğru olsa bile eğitimsiz kitleler ile eğitimli kitlelerin farklı olabileceğini ta o tarihte yazar ve söyler. Bence bu çok önemlidir!

Biruni, temelde olan anlaşılamayan bir mantık açıklaması yapar. Hintli yılan oynatıcısının çıkardığı müziğin, Orta Asya’da dağ keçisi avında çıkartılan garip seslerle aynı şeyi ifade ettiğini söyler. Bununla varmak istediği nokta, her toplum ve inancın içinde benzer davranış gösterenlerin olabileceğidir.

Biruni, putperestlik ile ilgili olarak benzer bir tahlil yapmaktaydı. İslam’ın insan tasvirine getirdiği yasaktan ötürü bu konuda hassas davranmaktaydı. Yine bir cevap verir. Putperestlik kökeninde ölmüş olanların anısını yaşatmak arzusu olduğunu anlatmaktaydı. Bu şereflendirme süreci putları yapanlara, ardından da daha kısa bir yol olmasından ötürü putların kendisine ulaşmıştı. Son olarak Hindular bu putları yapanları onurlandırmaktaydı.

Biruni, Hindu ilahların çok türlülüğünü izah ederken farklı bir yol izlemişti. İbranice, Yunanca ve Arapça’da “tanrı” kelimesinin kullanımını yöntem açısından incelediğinde bu diller arasında çarpıcı benzerlikler keşfetmişti. Bunun üzerine Hinduların her anlamda gerçekten tek tanrılı olduklarını ve tapınaklarındaki ilah kalabalığının bütün dinlerin kabul ettiği tanrının farklı tecellilerini yansıtmanın bir yolu olduğunu ileri sürmüştü.

Hinduizm’deki oruç tutma, zekât verme ve mukaddes yerleri ziyaret edip hacı olma emirleri İslam’dakilere gayet benzerdi. Bu sebeple Biruni bunları ilahiyat bağlamında açıklamaya lüzum görmemiş, sadece bu ibadetlerin nasıl gerçekleştiğine odaklanmıştı. Üçünün de sağlığa ve müşterek refaha katkı sağladığı kesindi. Fakat Hinduizm’de bu ibadetler ilahi bir emir olarak görülmeyip mecbur tutulamamaktaydı. Bir diğer ifade ile Hindu dini rasyonel davranacakları konusunda insanlara güvenmekteydi. Biruni açıktan açığa söylemese de bu üç ibadeti zorunlu kılan uygulamaları için, hukuku kullanan İslam ile bir karşılaştırma yapmaktaydı.

Türkistan’ın aydınlanma çağında Biruni’ye gelince; bir karar vererek Biruni ile ilgili her alanın bilinmesini istedim. Çünkü çok değerli idi yaptıkları. Örneğin Hinduizm ile ilgili ilk defa bir bilgiye Biruni sayesinde ulaştım.

Bazı kimseler bunları niye yazdın sorusuna, şimdiden cevap vereyim istedim. Çok daha önemli bir konu da şudur. Bilgi sahibi olmadan yapmış olduğumuz aşırılıklara bir cevap olsun istedim. Çünkü aynı hatayı binlerce kez yapmış birisi olarak düzeltme fırsatım olsun istedim.

Not: Yazısı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » »
874 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.