logo

YANLIŞ GELECEK TASAVVURU VE HAYAL GÜCÜMÜZ-1

YANLIŞ GELECEK TASAVVURU VE HAYAL GÜCÜMÜZ-1

YANLIŞ GELECEK TASAVVURU VE HAYAL GÜCÜMÜZ-1

Batı dünyasını teknolojiye yatırım yapan gelişmiş ülkeler kategorisinde değerlendiren gelişmekte olan veya az gelişmiş olan ülkeler, dünyevî yarışta yerlerini alabilmek için teknolojiye yatırım yapıyor. Copy past yeteneği yüksek olan Rusları ve Çinlileri saymazsanız yarışta geride bulunan diğer ülkeler maalesef boşa kürek çekiyor.

Batı dünyası genç dimağlarını teknolojiye kanalize etmiş değildir; sadece hayal gücünü zenginleştirmeye yatırım yapan bir devlet mekanizmasının kitlesini dayandırdığı kültürel kodlarla birlikte ortaya teknolojinin çıkmasını “teknoloji yatırımı” olarak gören kadük bir geri kalmışlık yanılgısı söz konusudur. Muasır medeniyet yarışı (yarış ifadesi oldukça göreceli ve tartışmaya açıktır.) hayal gücünün zenginliği zemininde tekrar ele alınmalıdır.

Batı çeperi de doğu çeperi de (dikotomi algılama biçimi de maalesef özcü bir yaklaşımın hastalıklı bir tutumu olsa gerek; zaruret gereği kullanmak durumundayım) bugün için dünün hayalinin sonuçları ve çıktılarıysa evvela hayal kurma konusundaki problemlerimizi masaya yatırmak zorundayız.

Ülkemizde birçok kişi işini düzgün yaparken – düzgün yapmayanlar da var-  neden problemlerimizi aşamıyoruz veyahut niçin kendimizi aşamıyoruz? Soruları cevapsız kalıyor.

Kültürel aidiyetten beslenen geleceği ya inşâ edici yada ihyâ edici bir misyon ve hayale sahip kılınamayan fertler haliyle mekanize bir taklitçilikle batı dünyasını takip ederek belli bir seviyeye erişemez.

Tanzimat sonrası Osmanlı ve Cumhuriyet modernleşme denemelerinin başarısız kalması özcü bir taklitçilik itkisiyle tekniğin çarklarına zihin dünyamızı teslim etmemizden kaynaklı aşılamayan problemlerimizi ortaya çıkarmıştır.

Bu problemlerin kültür dünyamıza olan mesafemizle doğrudan ilişkili olması bir başka yazının konusu olacaktır.

Sonuç olarak tekniğe toptancı bir yaklaşım, yarış psikolojisi ve bunun olumsuz sonuçlarının eğitime yansıması gelecekte onarılamayacak  zihinsel kopmaları doğurmakta ve toplum katmanlarının arasına ideolojik nifak tohumları da ekilmektedir.

Siyasi arenada ise iktidarı ve muhalefetiyle özcü modernleşmeye olan iman/biat bizi uçurumun kenarına getirmekte bu durumu fark eden aklı başında kimi kalemler de hanif algılama çabasını haklı olarak ihya etmenin derdine düşmektedir.

Yolumuz uzun, nüfusumuz çok ama zengin bir hayal gücünden yoksun yığınlarla maalesef günü kurtarmaya çalışılmakta. Her dönemin muhalefetinin iktidara gelmesi de bakış açılarının aynı özcülüğün saplantısından kurtulanamadığı için -hangi iktidar olursa olsun- kimsenin gelecek kaygısına da merhem olamamaktadır.

Dünün iktidarı bugünün muhalefeti; bugünün muhalefeti ise yarının iktidarı olarak devlet mekanizmasındaki sağ/sol çarkların bekâ algısı zaviyesinden döndürülmesiyle toplumsal konumlanma birbirini tolere ederken gözden kaçan çok şey dolaylı yoldan devlete zarar vermektedir.

Yığınlar (yığınlık psikolojisinin elverişli zemini sayesinde) devlet marifetiyle doğrudan kolaylıkla kontrol edilebilmekte zannedilirken ancak devletin ‘kontrolüm altında’ olduğunu düşündüğü yığınlar ekonomik/siyasal/sosyal arenada fak edilemeyen bir biçimde ve dolaylı olarak başka dış zeminlerin denetimine açık hale getirilmektedir.

Bilimde, felsefede, siyaset ve eğitimde bu özcülük ve muasır medeniyet yarışına katılma histerisi ile ivedilikle yüzleşilmeli; her konuyu tartışmaya açabilmeliyiz.

Not: Göremediğimiz en önemli husus şu: Aynı mantalite ile yarışta olmamız, gücüne erişmek istediğimiz dünyayı ligin hep ilk sırasına yerleştirmektedir…

(Devamı gelecek)

Yakup BAYAKIR

Etiketler: »
1389 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.