logo

Yapay Zekâ ve Teknoloji Kıskacındaki İnsan

Yapay Zekâ ve Teknoloji Kıskacındaki İnsan

“Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete…” Bu teknoloji ve yapay zekâ furyası, gerçekten bir alamet ve sonucu da kıyamet mi?

Teknolojinin yararları tabiki tartışılmaz ama cemiyet ve insanlık içinde acaba öyle mi? Teknoloji birçok işimizi kolaylaştırıyor hatta güzelleştiriyor ve de fayda sağlıyor da aynı zamanda farkında olmadan da işsizliği arttırıyor, insanları buhrana sokuyor, toplumsal sorunlar ortaya çıkarıyor.

Bundan yirmi-otuz yıl önce babalarımız emekli olunca aldıkları ikramiye ile başını sokacağı bir ev veya bir araba alıyor ve aldığı emekli maaşı ile de geçinebiliyordu. Bu gidişle artık yakın zamanda artık emeklilik de hayal olacak. Çünkü teknoloji ile beraber büyük bir işsizlik ordusu oluşacaktır. Teknoloji; yüz kişinin biçtiği buğday tarlasını bir biçerdöver ile çözüyor veya belediyede çalışan vasıfsız bir işçinin ya da işçilerin yaptığı işi bir teknoloji ile bir iki kişi ile yaparak yüzlerce, binlerce insanı işsiz bırakabiliyor. Bunların hepsi bize gösteriyor ki bu günden başlamak üzere ülkemizde ve dünyamızda bir işsizlik başlamış ve birçok vasıfsız kişi artık evine ekmek götüremez hale gelmiştir. Zira bunun örneğini 1919 yılında görebiliyoruz; Amerika ekonomik buhran yaşamış, Almanya’da çalışan Türk işçilerine her türlü zulüm yapılmıştı. Her geçen gün insana olan ihtiyaç azalmakta ve işsizlik artmaktadır. İnsana dayalı işler ve zanaatlar kayboluyor. Dolayısıyla işsizlik artıyor bu da ülkelere sosyolojik ve ekonomik buhranlar getirmektedir.

Çocuklarınızın bizden daha şanssız olduklarını düşünerek eğitim ve öğretimlerini yaparken onları savurganlık ve israftan koruyarak tasarrufa yönelterek elde ettiğimiz küçük paralarla ya sağlam hisse senetlerinden aylık bir iki hisse (bu gözümüzü korkutmasın) alarak örneğin ayda bir adet Ford veya Arçelik hissesinin yaklaşık bedeli 150 veya 450 TL. Bu belki basit gibi bir hesap ama bu hisseler 20-30 yıl sonra işsiz çocuklarımızın ekonomik özgürlüğü olacak, illa da hisse senedi de şart değil herhangi bir şehrin kıraç bölgesinden m2’si 5-10 TL’ye aldığımız küçük bir tarlanın gelecekte ekonomik özgürlüğümüze sahip olacağımızı unutmayalım.

Gençlerimiz ve biz, Ortadoğu insanı olarak kapitalizmin baskısı, lüksün cazibesiyle birçok paraları yatırım yerine nefislerimizin tatmini adına heba ediyor, gelecekteki ekonomik buhranları unutuyoruz. İstatistikler Türkiye’de ve Dünya’da işsizliğin çoğaldığını insana ihtiyacın azaldığını (birkaç teknik özelliği ve beceri gerektiren işler hariç) buna bağlı olarak iyi bir eğitim alsa bile teknoloji ve yapay zekâ ürünleri alanı daralttığından çocuklarımızın işsiz kaldığı malumdur.

Çözüm lüksten kaçınarak tasarrufa yönelerek daha çok birikimler yapıp Norveç ve Finlandiya gibi yatırımlar yaparak çocuklarımızın gelecekteki finansal özgürlüklerini güvence altına alabiliriz.

Unutmayalım ki damlaya damlaya göl olur akar gider sel olur.

Bu günün azı yarının çoğudur.

Ekonomik özgürlüklerde buluşmak üzere hoşcakalın.

Ahmet AL

409 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.