logo

YENİDÜNYA DÜZENİ DEVLETİ AMERİKA

YENİDÜNYA DÜZENİ DEVLETİ AMERİKA

Amerika Birleşik Devleti, dünyanın çeşitli yerlerinden göç eden ırkların kolonileşmesiyle devletleşmiştir. İngiltere’ye bağımlı olarak 1783 yılına kadar idare edilerek Cumhuriyetini ilan etmişti. Aslen buna sebep olan Papa’dır. Papa, krallarını korumak için tapınakçıların içine sızdırdığı ajanları sayesinde, Amerika’nın yeraltı kaynaklarını Londra ile paylaşmak zorunda olmadığını onlara fısıldayarak bağımsız devlet olabilmeleri için her türlü gücüyle desteklemiştir.

1781’de Newport’u, Washington ziyaret ettiğinde; Yahudiler tarafından Kral Davud Locasın’da yapılan Masonik törenle karşılandı. Washington’un askeri birliklerini maddi destekleyenleri ünlü Yahudi Banker Hayim Solomon ve Robert Morris’tir.

Osmanlılar yaşananların uzak yakın takipçisi olsa da çok az ilgi duymuştur. Lakin Amerika’nın istiklalini ilk tanıyan devlet de Osmanlı Devleti olmuştur. Osmanlı Devleti, Amerika’nın Güneyliler ve Kuzeyliler iç savaşında Kuzeylileri desteklemesiyle sempati kazandığından, Macar ve Leh milliyetçililerini kabul etmesiyle, Avrupa Devletlerinden özellikle İngiliz, Fransız ve Rusların düşmanca 1827’de Navarin’de Osmanlı donanmasının yakılmasına sebep olmuştur. Bu davranışları Avrupa’nın Osmanlı ile artık dost olmayacağının göstergesi olmuştur. Bab-ı Aliyye’de Amerika Birleşik Devletlerine yakınlaşmanın doğru olacağı kanaati ağır basarak politik, siyasi ve askeri girişimlere başlanmıştır.

7 Mayıs 1784 tarihinde çelişkili Amerikan Kongresinin kararıyla Thomas Jefferson, Benjamin Franklin ve John Adams Osmanlı hükümetiyle dostluk ve ticaret mukavelesine görevli tayin edilmişti. Londra’da bulunan Amerikan elçisi Rufus King, Osmanlı elçisi ve Amerikan işadamlarıyla yapılan ve yapılabilmesi olası muhtelif temasların faydalarını içeren geniş bir layihayı Washington’a iletmişti.

İzmir konsolosu William Stewart ise işadamlarıyla sürekli diyalog içerisinde olup desteklemekteydi ki ilk ticari temas 1785’de Bostonluların İzmir kuru üzümün reklam ve satışını yapmasıydı. 1797’de İlk Amerikan gemisi İzmir’e ulaşarak yün, halı, afyon vs. ihracına başlanmıştı mamafih 1816’da yine İzmir yoluyla 8 Amerikan gemisi, 1825’de 22 gemi, 1828’de 28 gemiyle Anadolu’ya mal getirip götürmüştü.

Elbet bu ani gelişmeleri yorumlayacak olursak Papa ve Yahudiler, Tapınakçıların “Novus Ordo Seclorum” yani “Yenidünya Düzeni Devleti”ni oluşturmuş oluyordu. Londra’nın Fransa destekçisi Papa’ya ültimatomu, Fransa ihtilaliyle ağır oldu.

Özellikle şark yolunu elinde tutan Osmanlılarla ticaretlerini genişleterek Akdeniz’e girmiş olan Amerikalılar, sonrası bunu İkinci Mahmut zamanında Reisil Küttab Mehmed Hamid Efendiyle 30 Mayıs 1830 tarihli ilk ticaret antlaşması yapmış ve 4 Şubat 1832 tarihinde geç de olsa Amerikan kongresi tarafından tasdik edilmiştir.

Osmanlı Devletinin bedelli Akdeniz’i koruyup gözeten Cezayir, Tunus, Trablusgarb beyliklerini de içeren geniş Garb Ocakları vardı. Bunun yanı sıra korsanların Amerikan gemilerini yağmalamasıyla “Memalik’i Müctemia-i Amerika” altında Akdeniz’e askeri filo gönderilse de Fas hattında yenilgiye uğramış 100 civarı esir vermiş, 25.000 dolar haraç, 40.000 dolar da fidye vermiştir. Hatta bu saldırıları devam ettiren Amerika, 11 gemi ve 119 esir daha vermesi üzerine Amerikan Kongresi çözülebilmesi için Başkan George Washington’a 700.000 dolar hibe ederek 5 Eylül 1795’de Amerika Birleşik Devletleri ile Osmanlı Devleti himayesindeki Garb Ocakları tarafından ağır 22. maddelik antlaşmayla 119 esir için 642.500 dolar haraç ödemeyi kabul etmiştir. Mamafih 7 Mart 1796 tarihinde Amerikan elçisi Joseph ve Cezayirli Hasan Paşa’nın imzalarıyla Amerikan ticaret gemilerinin Akdeniz’de serbestçe dolaşabilmesi için yıllık 22.000 dolar haraç öderler. Peşi sıra Fas beyi, Tunus beyi, Trablusgarb beyleriyle de ağır 11. maddelik muadili antlaşmalar yapılarak her birinin başlangıcı: ”Bismillahirrahmanirrahim. Bu antlaşma dünyanın hâkimi denizlerin ve karaların sultanı, kralların efendisi, sultanların sultanı, imparatorların imparatoru, Sultan Mustafa Han oğlu Sultan Selim Han’ın garantörlüğünde imzalanmıştır” şeklindedir. Öyle ki bu haraçların 1800 yılı maliyesindeki karşılığı iki milyon doları aşmaktaydı ki tüm Amerikan bütçesinin %20’si idi. Bu sırada elbet arada problemlerde olmuyor değildi mesela; Amerika, Cezayirli korsanlarla 1815 yılına kadar savaşarak Cezayirli meşhur Hamdune kaptanını şehid etmesiyle, Cezayir bir muahadeye mecbur olunup bu mücadele öncesinde Tunus beyine Amerika tarafından firkateyn verilmesinden ileri gelmiş. Bunu kıskanan Cezayir ve Trablusgarb beyleri de fazla vergi almak isteyince çatışırlar ve Amerikan denizcisi ve diplomatı genç subay David Porter (1780-1843) yaralanarak esir düşer.

Amerika Birleşik Devletleri ile İstanbul’da 1830 yılında yapılan ticaret maslahatgüzar’ının şahidi David Porter mübadele ederek şu şekilde aktarır. ’’Her iki taraf ayağa kalktı; reis efendi (Reisil Küttab Mehmet Hamid) Türk antlaşmasını sağ eline aldı; Amerikan elçisi de aynı hareketi Amerikan antlaşması ile yaptı. Anlaşmaları başlarının hizasına kaldırıp aynı anda mübadele ettiler. “Ayrıca Bab-ı Aliyye bir gizli madde koyarak Türk gemilerinin Amerika’da yapılmasını istemişti mamafih uygulanıldığı aşikârdır. Türk donanmasına Avrupalılara karşı bir yardım etmek ve hem de Türk donanmasına gemi satabilmek amacıyla; 1831 Kasım ayında Amerikalı Deniz İnşaiyecisi Henri Ekfort, kendi yaptığı korvet ile beraberinde Charles Rhind ve James E. De Kay ve Gemi mühendisi Foster Rhones ile İstanbul’a gelir ve satış yapılır. İkinci Mahmut’un izniyle “Teksiri Süfun-u Hümayun Sebebi Hayriyesiyle Amerika’dan gelmiş olan bir kıt’a cedid ve musanna korvet Devlet-i Aliyece satın alındı” olarak neşredilir.

Askeri birçok sayılamayacak muhtelif alış veriş yapılmasıyla 1831 yılında Amerika Birleşik Devletleri İstanbul Elçiliği açılmış olmasına rağmen ancak 1867 yılında Osmanlı Devleti Sultan Abdülaziz devrinde Amerika’da sefaret açabilmiştir ki Türk dostu bir Fransız ailenin çocuğu Blak Bey elçi olarak gönderilmiştir. Elbet sonrasında Amerikan misyonerleri Anadolu’nun her tarafına işyeri ve yüzlerce mektep açarak faaliyetlerine başlayarak reformlara sebep verirler.

Emperyalist güçlerin geçmişte olduğu gibi şimdiki zamanımızda da aynı misyonla hareket ettiklerini gözlemlediğimiz halde teyakkuzu arifane olunamayışının sebeplerini içimizde arayabilme temennisiyle.

Volkan Yaşar Berber

320 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.