logo

HAZAR TÜRK DEVLETİ-4.Bölüm

HAZAR TÜRK DEVLETİ-4.Bölüm

19. Yüzyılda yaşamış olan Doğu Bilimci CASSEL, Hazarlar için şöyle diyordu. Attila ve diğer Türk Kağanları Avrupa’da çok kısa süre kalmışlar. 80 ila 90 yıl gibi. Çünkü onlar çadır devletleri idiler. Hazarlar da aynı sonu yaşamıştı diyor. Gerçek acaba öylemi idi?

Hazarlar, 400 yıla yakın bir süre ömrü olan bir devlettir ve ömrünün çoğunda güçlü bir devlettir.

Hazarlar çadırlarda yaşar iken aynı zamanda çok gelişmiş kentler de inşa edebilmişlerdir. Sadece göçebe savaşçılar değillerdi. Zaman içerisinde çiftçilik, hayvancılık, balıkçılık, bağcılık, ticaret ve küçük sanatkar toplumu olma yolunda hızlıca gelişmişlerdi.

Bahse konu tarihler 7. yüzyıl ve sonrası 11.yüzyıl arasıdır. O tarihte Avrupa demek pislik içinde bir yaşam demektir. Temizlik ve kent yaşamı neredeyse yok denecek kadar azdır. Nedense her dönem Türk milletine çamur atarlar.

Sovyet arkeologlar, Hazarlar için şöyle diyorlar;

Bu insanların “Hun kasırgasına” hiç de benzemeyen ileri bir uygarlık düzeyine ulaştığını gösteren pek çok kanıt bulmuşlar. Bir kaç bin metrekarelik alana yayılmış köy kalıntıları, dehlizler aracılığıyla ahırlara bağlanan evler, geniş ahır ve ağıllar 3-3.5, 10-14 metre boyutlarında sütunlu yapılardan başka, ileri işçilik düzeyinin varlığını gösteren pulluklar, kemer tokaları, eyer süsleri gibi gereçler bulunmuştur.

Toprak altında bulunan temeller özellikle ilginçtir.

Bunlardan anlaşıldığına göre yapılar çember biçiminde kurulmuştur. Sovyet arkeologlara göre böyle yuvarlak yapılara ait temeller Hazarların yaşadığı toprakların her yerinde ortaya çıkarılmış olup tarihleri de daha sonra görülen dörtgen konutlarından daha eskidir.

Açıkça görüldüğü gibi bu yuvarlak evler, taşınabilir çadırlardan temelli konutlara, göçebelikten yerleşik düzene geçme döneminin simgesidir. Ayrıca Arap yazılı kaynakları Hazarların yalnızca kış süresince kentlerde oturduklarını, yaz gelince başkentleri İTİL’i bile boşaltıp çadırlarını alarak sığır ve koyun sürüsü ile birlikte steplere çıktıklarını ya da Mısır tarlalarında, bağlarda konakladıklarını anlatmaktadır.

Kazılar sınırların son dönemlerde sağlam korunduğunu da göstermektedir. Bu sur kalıntılarının tarihi 8. yüzyıl ve 9. yüzyıldan başlamakta, kentlerin steplere açık kuzey sınırını çevrelemektedir. Bir süre Hazar egemenliğinde kalan Kırım’dan başlayan surlar, yarım daire biçiminde DON ve VOLGA’ya kadar uzanmaktadır.

Ülkenin güneyini Kafkas dağları korumaktadır. Batıda Karadeniz, doğuda Hazar Denizi bulunmaktadır. Bununla birlikte ülkenin kuzeyini koruyan kaleler dizisi gerçekte hayvanları korumak için kurulmuş bir iç çember niteliğindedir. Dış sınırlar daha çok o yılların savaşta getirdiği şansa bağlı olarak ilerleyip gerileyen değişken sınırlardır. Hazar Türk Devletinin gücünün doruğa ulaştığı yıllarda otuza aşkın ulusun ya da kabileyi denetimleri altına almış, Kafkaslardan, Aral Denizine, Ural dağlarından Kiev kentine, Ukrayna steplerine kadar olan bölgede yaşayan toplumları vergiye baglamışlardır. Hazar egemenliğinde yaşayan bu toplumlar arasında Bulgarlar, Macarlar, Kırımın Got ve Yunan Kolonileri ve Kuzeybatı ormanlarında yaşayan Slavlar bulunmaktadır. Bu geniş egemenlik alanı dışında Gürcistan ve Ermenistan’a akımlar düzenlenmekteydiler. Zaman zaman Musul’da bulunan Arap hilafeti topraklarına da sızmalar başlatmışlardır.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » » » »
468 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.