logo

HAZAR Türk Tarihi-4

HAZAR Türk Tarihi-4

Tarihe “Kenize Mektubu” diye geçen isimsiz Hazar belgesine göre ilk zamanlar Kağan yoktu ama savaşlar vardı. Birtakım dış tehditlerin, bölgenin Türk asıllı halklarını, Göktürk seçkinleri ve Hazar boyu etrafında kemikleştirmede katkısı olduğunu tahmin etmek zor değil.

Bu bölge için 3 tehdit vardı. 1.si Göktürk isyanını başlatan amca Kağan ve halefleri 2.si ise 603 geniş çaplı T’ieh-le İsyanları, akabinde bağımsız hareket etmeye başlayan orta ve batı Kafkaslardaki Bulgarlar. 3.sü ise ilk teması 642 senesinde yapıp gittikçe ivmelenen Hazar ve Müslüman savaşlarının siyasi sonucu.

Mektupta sonuç olarak şöyle der. On yıllık bir bekleme sonunda “memleketin insanları kendi üzerlerine bilgelerden birini hâkim aradılar” ona, Hazarların dilinde Kağan dediler.

Durum böyle ise Hazar Kağanları da La Vaissiere’nin belirttiği üzere İstemi Han’ın soyundan torununun torunu olan mezkûr Şad’ın soyundan gelmektedir. Hatta “Ermeni Coğrafyası” adlı eserde de şöyle diyor. Göktürk yöneticisi Urugun’dan Aşına soyundan gelme der. Bunu Golden de destekler. Bundan anlaşılıyor ki Göktürk soylusu Şad yeni Türk devletinin Hazar olduğunu ve Kağan olarak burayı yöneteceğini söyler. Bu Türk töresi gereği Şad’lığın artık Hazar’da olduğunun da bir ifadesidir.

Yeni sahne alan Hazar Türk Devleti ilk başlarda büyük Bulgar Devleti’nin Hanı olan Kubtat Han’ın “ayrışmayın” diye nasihatte bulunduğu 5 oğlunun birbirine düşmesi sonucu Hazarlar yavaş yavaş Karadeniz’in Kuzey ve Kuzey batısına doğru topraklarını genişletmeye başlar. Tahmini 665 ila 675 yılları arasıdır. Bu dönemde Hazarlar ile Araplar barış içindedir. Bulgar üzerine giden Hazarlar, Karadeniz üstünden bugünkü Orta Avrupa ve Balkanların Kuzeyine doğru hâkimiyet alanı oluşturdular. Ancak devletin arka tarafında bulunan Arap İslam orduları da bu süreçte Hazar Kafkasya’sına doğru baskı uygular ve 652 senesi Halife Osman döneminde Arap İslam ordularının başında Abdurrahman komutasında bir ordu ile Kafkasların giriş kapısı Belencer’e saldırır. Ancak savaş sonunda Komutan Abdurrahman ile dört bin kadar İslam ordusu kayıp verir. Böylesi stratejik bir alanı tutmak zordur. Nitekim Arap Hazar Savaşı Hz. Ali döneminde de tekrar etmiş. Hazarlar daha önce Arap İslam halifesine itaat etmiş olan Hristiyan Albanlara savaş açmış. Albanların başında bulunan Çuvanşir adlı beyleri önce hazarları savaşta yenmiş. Kür Nehri ötesindeki savaşı kazanan Çuvanşir şöyle söyler: “Hazar Başbuğuna hitaben: “Git ve Çolla kapısından geri çekil. Bir daha buraya dönme. Çünkü Allah senin buraya olan yolunu kestirdi” Buradan da anlaşılacağı üzere Hazar Türklerinin geldiği topraklar tarih önünde bir kez daha kayıtlara geçer. Güneye yönelen Hazarlar 661 ve sonrası yıllarda Albanya, Ermenistan ve Gürcistan topraklarını kendi topraklarına katar ve Araplar ile komşu olurlar. Artık Kafkasya’nın kapısı hazarların elindedir. Hazar Devleti bu dönemde bir akıl daha ortaya koyar. Hazar Kağan’ı kızını bir Hun İlteber’ine vererek, Hun bağı ile damadı üzerinden diğer Türk boylarının da siyasi olarak yanlarında olmasını sağlar.

Damat ilteber orduların başında tüm savaşları kazanır ve büyük kahramanlık gösterir. Damat İlteber Kolmank Piskposu İsraili ile Alban Savaşı öncesi diplomasi sürecinde tanışır. İsraili’nin daveti üzerine Hristiyan olur. Fakat bu durum Hazar Kağanlığınca hoş karşılanmaz.

Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni, kardeşim Ayetullah ÇOŞKUN yazı dizisinin 3. bölüm görselinde Hazar topraklarının hangi alanı kapladığını muhteşem bir şekilde ortaya koymuştur. Kendisine teşekkür ediyorum. Bu haritadan anlaşılacağı üzere; Hazarlar, Bizans ile Araplar ve diğer bölge devletleri ile savaş sonrası çok büyük bir devlet kurmuştur. 360 yıl ömrü görünse de bölgeye ve dünya siyaset sahnesine, 1000 yıldan fazla etki etmiştir.

Sizleri fazla sıkmak istemiyorum. 5. bölüm de ilk Rusların ortaya nasıl ve nerede çıktıklarını yazarak bu yazı dizisini sonlandırmak istiyorum. Konu malum, Putin’in Ukrayna Rus toprağı dediği için bunu yazmak istedim. Yazı serisinin 3. bölümündeki görsel her şeyi ortaya koymuştur. Hazar sonrası da bu topraklar yine Türk yurdu olarak devam etmiştir. Ta ki Emir Timur, Altın Orda Türk Devletini yıkana kadar. Bu tarihten sonra Rusları, bir devlet ve millet birliği içinde görürüz. Yani 500 yıldan biraz fazlaca. Oysa biz Türkler M.Ö. 1000 yılından beri Saka Türklerinin Avrupa’ya ayak bastığı günden beri Asya’nın da Avrupa’nın da sahibi idik.

Türk Milletinin ve Devletlerinin en büyük hatası hep birbirlerini yemiş olmasıdır maalesef.

Kader mi diyelim? Yoksa aklı kaybetmek mi?

TURAN hayali ile yetişen bir gelenekten gelmekteyim. Artık Turan’ı “akıllı millet ve bireyler inşa etmek” diye düşünüyorum.

Selam ve dua ile.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » »
378 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.