logo

İnsan Noksandır

Mine GÜLŞEN

Mine GÜLŞEN
mine_2763@hotmail.com
İnsan Noksandır

Her insanda mutlaka bir şeyler eksiktir.
Kimi sevgiden, kimi ilgiden, kimi sağlıktan, kimi maneviyattan,
Kimi de maddiyattan noksandır.
Öyle ya da böyle mutlak suretle vardır herkesin bir eksiği.

Sende eksik olan ötekinde mevcuttur mutlaka.
Hoş, onunda vardır bir eksiği ama
Onun eksiği de sende mevcut olur, bu böyledir.
Çünkü fıtrattaki varlık ve yokluk, insanların birbirini tamamlayacağı şekilde yaratılmıştır.
Döngü de denge de bu şekildedir.

Ama kimse kimsenin eksiğini tamamlayacak kadar cesur, cömert, fedakâr ve en önemlisi de, o kadar bilge değildir!

Neden?

Çünkü insanoğlu çok nankör ve bencildir.
Tam manasıyla donanımlı değildir çoğu kimse.
Üstelik nerede bir menfaat varsa hep kendi yönüne çekmeyi sever.

Sevgi meselâ, 
Kiminde hebâ olur, kiminde vefâ, kimine cefâ.
Kimine çaredir, kimine taş duvarlar örülüdür.

Sevgide, tıpkı ekmek aş gibi çok büyük kısmettir!

Kırk yıl düşünsem, bir kötülüğü aklıma gelmez diye toz konduramadıklarım,
Zifiri karanlığımda, kapkara bulutlarını üstümden eksik etmediler.

Varlığınıza ihtiyacım var dediklerim,
Kerbelâda Hasan, Hüseyin düşmanı gibi,
Bir damla suyu bile layık görmediler.

Hoş, kendileri layık mıydı, onu da demediler.

Firavun zalimdi diye kendini avutanlar, 
Şimdi kendi zalimliklerini görmüyorlar. 

El uzatanları geri çevirdiler,
Yolda kalanın suyunu ekmeğini elinden aldılar,
Zulüm üstüne zulüm ettiler.

Ama demi ya; Firavun’du sadece kötü olan. 
Kendi nefislerinde ki Firavun’un hiç suçu yoktu.

Gönlüne bahşedilen de rızıktandır.
Sevgi, öfke, şefkat, merhamet, hepsi nasiptir.

Kimin kalbindeki sofraya oturursan, 
Orada ne mevcuttur, ona dikkat et.
Bal varsa tat alır, şifa bulursun, 
Benlik, kahır ve nefis baskın ise ağu’lanır, zehirlenirsin! 

O hâlde muhabbet dergâhına dikkat et, 
Her sofraya bağdaş kurulmaz!

Söz var, iş var her derde deva, 
Söz var, yanlış var, mahşerde sebebi dava!

Şimdi söyle bana, insan bu kadar noksan iken nasıl birbirini tamamlasın?

Ne yapalım şimdi?

İşe Nemrud’un sineğine teşekkür etmekten mi başlayalım?
Yoksa diğer Nemrutlara sinek mi sipariş edelim?

Dünya bu işte, gün geçtikçe ömrüm azalıyor, hayretim artıyor!

Ehli dünyaya bakıyorum, bir heves bir hevâ,
Sanki ömrüne ömür katıyor.

Oysa ayet bile “insanoğlu ahmaktır” der.

Mine GÜLŞEN

Etiketler: » »
900 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Önce kanat taktılar, sonra onları kırdılar

    15 Nisan 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Soru/Yorum, Tüm Manşetler

    Bazen kör, sağır, hissiz ve unutkan olmak istersin.Bazen, bazı yerlerden geçmemiş, bazı insanları hiç tanımamış,Bazı şeyleri yaşamamış, bazen de dünyaya hiç gelmemiş olmak istersin.Sanırım henüz ölmüyoruz ama ne tezattır ki yaşamıyoruz da… Çok şey geliyor dilime, çok şey geçti içimden, gözümden.Sonra "neyse neyse” deyip içime atıyorum hepsini.Anlatsak da bir anlatmasak da.Olsa da boş olmasa da artık bazı şeyler. İnsansızlık çekiyoruz efendim, insansızlık.Tek ve onulmaz, kanayan yara; insansızlık.Sanırım bu kahır ve bu yalnızlık öldürecek...
  • El alem ne der diye yaşamak

    15 Nisan 2025 Aile, Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Sivil Toplum, Tüm Manşetler

    Yazılı ve sözlü kurallar hayatı idame ettirme ve sosyal bilinç açısından önemlidir fakat hangi bilincin ürünü olduğunu bilmediğimiz örf ve adetlerimizin de bir kısmına yazılı kanun gibi sıkı sıkıya bağlanmanın ne denli doğru olduğunu düşünmekte fayda var. Birkaç örnekle açıklamak gerekirse; - Yaklaşık 20 yıl öncesine kadar, yuva kuran genç kızlarımıza uygulanan tarife; Gelinliğinle gidiyorsun, kefeninle çık. Kocadır döver de sever de (başkasını da sevebilir) sen kocana sahip çık, yuvayı dişi kuş yapar. - Eve misafir geldiğinde el öpm...
  • Gayretsiz Tevekkül Olmaz

    16 Mart 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Onlarca duygunun, binlerce kelimenin arasında kendimizi kaybettiğimiz, kendimize teşhis koyamadığımız zamanlarda, okuduğumuz bir cümle gelir ok gibi saplanır kalbimize. Sanki bizden önce birileri bizim yaşadıklarımızı yaşamış ve bizim duygularımızı dile dökmüştür. Kalan bütün edebi cümleler o an için anlamsızdır. Öyle ki idrak kapanır düşünme, algılama, karşılaştırma yetisini kullanmak istemez insan. Çünkü kolaydır acımızı bir başkasının tecrübesinin gölgesine saklamak. Duygu durumumuz değiştikçe isabet eden, yön veren cümlelerde elbette...
  • Acı geçer ama acı çekmiş olmak geçmez

    08 Ocak 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Fazla düşünmek öldürür, fakat düşünmemek daha fecidir. Ortası ise olayları, kavgaları, kargaşayı, anıları ve hatıraları yeterince, yerli yerince bırakmaktır. Elbette ki acı geçer ama acı çekmiş olmak geçmez. Çok irdelemek, çok peşine düşmek aynı düşüncelere veya bir olaya fazlaca saplanmak, takılıp kalmak sorunları çözmüyor, aksine daha fazla sorun yaratıyor. Daha geriden, daha sakin ve objektif bakıldığında zihin daha rahat seçip, daha doğru ayırt edebiliyor yaşamı ve olayları. Akabinde çoğu şey, hiç bir şey gibi geliyor. İnsanın gönlü ...