logo

Kabahat altın taç olsa, kimse alıp takmaz başına

Mine GÜLŞEN

Mine GÜLŞEN
mine_2763@hotmail.com
Kabahat altın taç olsa, kimse alıp takmaz başına

İçimde kocaman bir ağlamak var,
Kimse gerçekleri görmüyor, duymuyor.
Çok görüntü var!
Dışı iyi gibi görünüyor ama içi öyle değil.
Çok kelâm ediliyor, bakınca bir sürü laf söz
Ama kulak verince bakıyorsun ki,
Ne sözü söz ne gözü göz.

Çok suret var,
Lakin her gördüğün yüzü insan mı sanıyorsun?
Sureti öyledir ama sireti başkadır.
Sen, o öyledir zannedersin,
Bu böyledir, yerli yerincedir dersin
Ama bir bakarsın ne görünen göründüğü gibidir,
Ne de beklediğin öyledir.

Bilirsin;
İyilikten iyisi, kötülükten kötüsü yok
Ama bakarsın;
İnsan gibi insan olmaları için bir çaba göremezsin.

Herkes, lütuf ve ihsan gelse, sahiplenir.
Ölüm gelse, Azrail’i komşusuna gönderir.
Yapacak onca güzel şey vardır ama kimse kılını kıpırdatmaz,
Üstüne bir sorumluluk almaz.

Her şey ve herkes kötüye gidiyor koşar adımlarla.
Bu ne körlük, bu ne sağırlık,
Bu nasıl bir kalp karası,
Bu nasıl bir toplum yarası.
Dünya’yı karartıyor kalbiniz.
Ölen hem siz hem biziz.

Toplansa bir kaç suçlu
Kurulsa bir darağacı,
Bakar durur herkes acı acı.
Kabahat altın taç olsa,
Kimse alıp takmaz başına.
Ama tek tek sorsan hepsine,
Herkes birbirinden masum,
Birbirinden günahsız,
Birbirinden bahtsız.
Kalmadı ilk taşı atacak günahsız.

Öyleyse bunca kalbi kim kırdı?
Bu kadar kahır kime yükleniyor?
Bunca ah kime edildi?
Herkes iyi ise kötü nerde?

Duydum ki;
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlarmış,
Acaba onuncu köydekilerin, ilk dokuzundan farkı neymiş?

Kimi yalan demiş, kimi doğru!
Doğruyu yalandan,
Eğriyi düzden,
Aşikârı gizden,
İyiyi kötüden,
Zayıfı güçlüden,
Abad olanı zulümden
Ak’ı karadan
Çürüğü sağlamdan,
Haklıyı haksızdan ayıran neymiş?

Hepsi bir kurala, bir düzene bağlıymış.
Eyvallah da;
Düzeni bozan kimmiş?
Eline geçen neymiş?
Onlara cennet garanti de
Cehennem bize mi tapu edilmiş!

Mine GÜLŞEN

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » »
580 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Önce kanat taktılar, sonra onları kırdılar

    15 Nisan 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Soru/Yorum, Tüm Manşetler

    Bazen kör, sağır, hissiz ve unutkan olmak istersin.Bazen, bazı yerlerden geçmemiş, bazı insanları hiç tanımamış,Bazı şeyleri yaşamamış, bazen de dünyaya hiç gelmemiş olmak istersin.Sanırım henüz ölmüyoruz ama ne tezattır ki yaşamıyoruz da… Çok şey geliyor dilime, çok şey geçti içimden, gözümden.Sonra "neyse neyse” deyip içime atıyorum hepsini.Anlatsak da bir anlatmasak da.Olsa da boş olmasa da artık bazı şeyler. İnsansızlık çekiyoruz efendim, insansızlık.Tek ve onulmaz, kanayan yara; insansızlık.Sanırım bu kahır ve bu yalnızlık öldürecek...
  • El alem ne der diye yaşamak

    15 Nisan 2025 Aile, Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Sivil Toplum, Tüm Manşetler

    Yazılı ve sözlü kurallar hayatı idame ettirme ve sosyal bilinç açısından önemlidir fakat hangi bilincin ürünü olduğunu bilmediğimiz örf ve adetlerimizin de bir kısmına yazılı kanun gibi sıkı sıkıya bağlanmanın ne denli doğru olduğunu düşünmekte fayda var. Birkaç örnekle açıklamak gerekirse; - Yaklaşık 20 yıl öncesine kadar, yuva kuran genç kızlarımıza uygulanan tarife; Gelinliğinle gidiyorsun, kefeninle çık. Kocadır döver de sever de (başkasını da sevebilir) sen kocana sahip çık, yuvayı dişi kuş yapar. - Eve misafir geldiğinde el öpm...
  • Gayretsiz Tevekkül Olmaz

    16 Mart 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Onlarca duygunun, binlerce kelimenin arasında kendimizi kaybettiğimiz, kendimize teşhis koyamadığımız zamanlarda, okuduğumuz bir cümle gelir ok gibi saplanır kalbimize. Sanki bizden önce birileri bizim yaşadıklarımızı yaşamış ve bizim duygularımızı dile dökmüştür. Kalan bütün edebi cümleler o an için anlamsızdır. Öyle ki idrak kapanır düşünme, algılama, karşılaştırma yetisini kullanmak istemez insan. Çünkü kolaydır acımızı bir başkasının tecrübesinin gölgesine saklamak. Duygu durumumuz değiştikçe isabet eden, yön veren cümlelerde elbette...
  • Acı geçer ama acı çekmiş olmak geçmez

    08 Ocak 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Fazla düşünmek öldürür, fakat düşünmemek daha fecidir. Ortası ise olayları, kavgaları, kargaşayı, anıları ve hatıraları yeterince, yerli yerince bırakmaktır. Elbette ki acı geçer ama acı çekmiş olmak geçmez. Çok irdelemek, çok peşine düşmek aynı düşüncelere veya bir olaya fazlaca saplanmak, takılıp kalmak sorunları çözmüyor, aksine daha fazla sorun yaratıyor. Daha geriden, daha sakin ve objektif bakıldığında zihin daha rahat seçip, daha doğru ayırt edebiliyor yaşamı ve olayları. Akabinde çoğu şey, hiç bir şey gibi geliyor. İnsanın gönlü ...