logo

KADER Mİ? CEHALET Mİ?

KADER Mİ? CEHALET Mİ?

Adını mukadderat olarak konan eylem ve fiiller niçin direkt Allah (c.c.)’a izafe ediliyor. Bunu çözemez isek inanın yüz yıl sonra aynı depremi veya afetleri yaşayabiliriz. İslam dünyasının içine düştüğü bu çukur ve aymazlık bizi ne hale getirdi.

Adını Cebriye dediğimiz mezhep, olaylar ve eylemleri sadece Allah’ın iradesi ile mümkün olabileceğini iddia eder. İnsan iradesinin ve çabasının bunu değiştirmeye yetmeyeceğini söyler. Bu fikir 746 yılında Cehm b. Safvan tarafından ortaya atılmıştır.

Bunlara göre insanların yaptıkları ve yapacakları hiç bir şey kendi iradesiyle değildir. Önceden takdir edilmiştir ve insan bunları yapmaya mecburdur. Yani yapıp yapmama hürriyetleri yoktur.

Bunlara karşı bir başka mezhep olan Kaderiye mezhebi var ki onlarda diyor ki; İnsanın bütün eylemleri Allah’ın iradesinden tamamen ayrı olarak sadece kendi iradesiyle meydana gelir. Mezhep kurucusu olan Ma’bed el Cüheni ve Geylan Ed Dimişki’dir. İnsanın Allah’ın dâhili olmaksızın başlı başına ve hür olarak eylem (fiil) yaratacak kudrete sahip olduğu ifade eder.

Vasıl b. Ata tarafından kurulduğu söylenen Mutezile mezhebine göre ise Allah (c.c.) adildir. Bu adaleti gereğince insanlara irade (bir şeyi yapıp yapmama gücü) hürriyeti vermiştir. İnsan hürdür, kendi eylemini kendisi yapar. Allah (c.c.) doğuştan kullarına bir iş yapıp yapmama gücü vermiştir. Bu konuda bir eserinde Prof. Dr. Saim Yeprem hoca “Mutezile’ye göre Kur’an’ı Kerim ayetleri, kulların fiillerini Allah (c.c.) yaratmadığına delalet etmektedir” diye yazar. Dolayısı ile Kaderiye mezhebine yakınlık gösterir.

Selefiye mezhebi bu konudan özellikle kaçınmaktır.

Eş’ari mezhep imamı Hasan el Eş’ari ise; “Şüphesiz, insan bir şey ihdas edebilecek (yani meydana getirebilecek) ortaya koyabilecek kudrete sahip değildir” cümlesi ile özetlemiş dir. Yani, “İnsanın ihtiyarı fiilleri Allah (c.c.) tarafından yaratılmıştır. O fiillerin yaratılıp meydana getirilmesinde kulun kudretinin bir tesiri yoktur. Çünkü Allah (c.c.) öyle istemiştir. Kulda bir irade yoktur. Onun için bize yıllarca öğretilen Amentü’nün son bölümünde, hayır ve şerrin ALLAH (c.c.) geldiği öğretilmiştir. Bu öğretide ilahi kudret tek başına hareket eder. İnsanin kudreti ise ancak Allah (c.c.) ile işbirliği içinde hareket edebilir.

Burada araya girmem gerekiyor. Allah (c.c.) istiyor, insan da eylemi yapıyor. Peki kötü olanlar yarın ilahi huzura çıktığımız da demezler mi? Yarabbi sen istedin bende yaptım. Benim bir suçum yok ki! O zaman Allah (c.c.) adil değil, hem de isteyerek bazı kullarını kötülük üzerine eylem yaptırarak zulüm yapıyor. Haşa!

Peki, Ehlisünnet kurucusu İmam Maturidi bu konuda ne diyor?

Bu konuda kesb ve Halk terimlerini kullanır. Halk insanın kendi kudret ve isteği olmadan meydana gelen eylemleridir. Refleksler, kalbin çalışması gibi. Bir de insanın kendi iradesiyle seçtiği eylemlerin yaratılmasıdır. Kulun eylemine halk değil kesb denir. Allah (c.c.)’ın eylemine (fiiline) de kesb değil, Halk denilir.

Nureddin es Sabuni bu hususu “Kudret sahibinin tek başına meydana getirmesi mümkün olan şey Halk, mümkün olmayan şey de Kesb’tir. Böylece Kesb kula, Halk da Allah (c.c.) ait olmuş olur” cümleleri ile açıklar.

Maturidi’ye göre fiil (eylem) oluşturma yönünden Allah’ın kudreti altındadır. Ancak insan, yaratılışı gereği, yaptığı işte hür olduğu gibi fail ve kasiptir. İnsan bir işi kendi iradesiyle hür olarak yapmaktadır ancak eylem Allah tarafından yaratılır. Yani insan bir işi yapmayı arzu eder, Allah (c.c.) bu istek doğrultusunda insanın bu eylemini yaratır ve tüm sorumluluk artık insana aittir. Çünkü Allah bize iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırmak için aklı ihsan etmiştir. Dolayısıyla Allah ve insan, kendi sınırlarında kalarak sorumluluk alan insanların bu eylemleri yapmak arzusu ile bu eylemleri hayata geçirmedeki yegâne ve mutlak güç sahibi Allah (c.c.) sadece bu eylemi yaratmak gibi bir sorumluluğu almış oluyor. Ortada bir zulüm yok adaletsizlik yok. Çünkü istek ve arzu insanoğlunun hür iradesiyle talep edilmektedir.

Buradaki en önemli duygu akıl, bilim, öngörü, hikmet, ahlak, adalet ve vicdan. Bugün yaşanan afetlere karşı eğer biz aklımızla ve bilim ışığında eylem ve fiilleri yapmış olsaydık bu doğal afeti çok daha küçük maliyet ile atlatırdık.

İslam dünyasında Emeviler ile başlayan daha sonra birçok ad değiştirerek günümüze kadar gelen sapık ve kiralık din anlayışı bugün karşımıza böylesi acı ve korkunç bir felaket ile karşı karşıya bıraktı.

Arkadaşlar şundan emin olabilirsiniz!

Allah (c.c.) tüm bu olanlara karşı, bize ahirette şunu sormaz mı: “Niçin aklın ve bilimin adına değil de sadece rant adına böylesi zulüm ettiniz!”

Tüm sorumluluğu olan yerel ulusal yöneticiler hesaba çekilecektir.

Yapılan her şeyin yasal ama helal olmadığını bilen birisi olarak ahirette hakkımı sizlere helal etmiyorum.

Tüm bu olanlara kader deyip Allah’a iftira atmayın!

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » » » »
512 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.