Son Dakika
Yirmi iki faal insanın saha adı verilen yeşil çim üzerinde, içi hava dolu meşin yuvarlağı -ikisi dikey, biri yatay- üç direk arkasına örülü ağlarla buluşturma eylemine futbol deniyor. Bu spora bağlı birtakım kural ve düzenlemeler getirilerek; stadlarda yüzbinlerce, ekran başında milyarlarca insan hipnoz ediliyor. O kadar profesyonel kurgulanmış bir sistem ki bu, üzülenler, sevinenler, kazananlar, kaybedenler, intihar edenler, çılgınca eğlenenler, bahis oynayanlar, hemen herkes bu sporun oyuncağı oluyor. Özelde futbolun, genelde sporun çıkışında yasa dışı bazı eylemlere meşruiyet kazandırma çabası yatıyor. Diğer bir deyişle kanun dışı olay ve olgulara zaman ve zemin hazırlama kurnazlığı. Hükümetlerin seçmenleri kandırma ve oyalama taktiklerinde futbol, başat enstrüman. Bu nedenle millî takım hocasının astronomik maaşı, sporculara verilen primlerin fahiş rakamlara ulaşması tesadüf değil. Sonuçta alan ile verenin de razı olduğu, adına maç ya da müsabaka denen muvakkat bir spor eylemi her kes ve kesimi bir şekilde memnun ediyor(!)
Bu sporun atası ne İngilizler ne de Çinliler. Tarihi ve kökeni çok daha eskilere dayanıyor. Vaktiyle Eski Türklerin milli sporlarından Çevgân bu sporun kaynağı kabul edilebilir. Orta Asya coğrafyasında Çevgen ya da Çöğen olarak da bilinir. Tarihi milattan öncesine dayanan, Orta Asya Türkleri tarafından at üzerinde oynanan bir tür savaş oyunu bu spora mülhem. Oyun geniş bir alanda, iki takım halinde ayrılmış atlıların, ellerindeki ağaçtan sopalarla keçi derisinden yapılmış topu, karşı tarafın kalesine atmaları esasına dayanır. Kaşgarlı Mahmud’un Divân-ı Lügati’t-Türk’te bahsettiği oyunun amacı aynen ciritte olduğu gibi kişinin at üzerinde hareket kabiliyetlerini geliştirmesini sağlamak ve onu savaşa hazırlamaktır. Orta Asya’daki Türklerin yanı sıra batıya göçen Türkmenler de bu oyunu oynamaya devam etmişlerdir. Osmanlı zamanında Çevgan oynandığı Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde kayıtlıdır. Günümüz Türk Cumhuriyetlerinde kural ve oynanış itibarıyla Çevgana benzeyen Kökbörü namı diğer Kökpar mevcut. Çevgan, tarihi süreç içinde Polo adıyla İngiliz marifetiyle dünyaya yayılıyor.
Birçok buluş ve bilişin temelinde hikmet ve ilim yatar. Ne ki zamanla bu rahmanî ve müstefîd bilgi ve bulguları aslî hüviyetiyle karakteristik dokusundan çıkartan insanlık, kendi arzu ve istekleri doğrultusunda ifsad ve taklide sebebiyet verir. Tümü dünyevî çıkar ve hırsa dayanan bu bozulma ve yozlaşma birçok sorunu da beraberinde getirir. Bu girizgaha şunun için sundum. Bir dostumla sokak arasında karşılaştık. Hal hatır ettikten sonra hoş sohbet arasında millî takım maçlarını izleyip izlemediğimi sordu. Bazan yoğunluktan maç izleyemediğimi söyleyince, alık alık yüzüme bakarak ironik bir dille üstü kapalı vatanseverlik duygularımı sorgulamaya başladı. Tepkisine ilkin anlam veremedim ve yalnız sorguç edasını az biraz sogulayınca gayet ciddî olduğunu anladım. Şu sıralar devletin birinci kanalında gece gündüz, günbegün futbol heyecanı yaşanıyor. Avrupanın birçok ülkesi siyaseti, sanatı, medyası, ekonomisi ile bu heyecana ortak oluyor. Hatta birçok ülke bu müsabakalara ev sahipliği yapmak için tabiri caizse kırk takla atıyor. Kedinin fareyle oynaması gibi mütekebbir ve güçlü ülkelerin karşısına çıkartılan mustazaf ve zayıf ülkeler seyirlik eğlencede çerez niyetine harcanıyor. Bu sayede basiretsiz ve beceriksiz hükümetler günü kurtarma telaşına girerken, dünyanın derin ve gizil güçleri istedikleri ülkelere istedikleri nizamı rahatlıkla getirebiliyor.
Ekran karşısında mankurtlaşan, gömüldüğü koltukta göbeğini kaşıyan, meşin yuvarlağın aldığı pozisyon gereği hop oturup hop kalkan, sevincini de hüznünü de bu spora göre ayarlayan, sıradan bir müsabakayı millî dava olarak algılayan, milyarlarca yoksulun kıt kanaat rızkını gaspederek binlerce varsılın doymak bilmez iştahına meze yapan, rüşvet, bahis, kumar gibi illegal yol ve yöntemlerle haksız malına yine haksız mallar katan sözde insanlar için spor bir geçim ve kazanç kapısı olabilir. Metezori de olsa bunu anlayabilirim. Ama kendini Müslüman sayan, en azından bu minvalde kimlik taşıyan, sözümona İslam ülkesinin müdavim, mücavir ve sakinlerine ne diyelim peki!
Futbolizm; seküler çağın spotif dini oldu artık. Mabedlerine stadyum, kutsal aracına meşin yuvarlak, liderlerine teknik direktör, mümessillerine futbolcu, müntesiplerine seyirci, mukaddes kitabına spor risalesi, kıblesine kale, ibadet süresine doksan dakika adı verilen bu yapay dinin etkisi o kerte büyük ki, bütün dünyayı kasıp kavurabiliyor bir anda. Hükümetler kurup düşürüyor, halkları canından bezdiriyor, toplumları birbirine düşürüyor, yuva yıkıyor, huzur bozuyor, inancı silip süpürüyor.
Modern çağın sahte dayatmalarına karşı daha ne kadar dayanabiliriz bilemiyorum. Bildiğim tek şey batıl argümanlara karşı her daim hakkı savunacak yetiler kazanabilmemiz lazım geliyor. Bunun için de ısrarla, inatla çalışmalıyız. Çünkü müfsid her eyleme bizi tanık tutuyor Rahman. Bunu yaparken de bizden istikamet, mukavemet, direniş bekliyor. Kendisine açık, apaçık taraf olmamızı istiyor. Aksi takdirde ilahî müdahale kaçınılmaz olacaktır. O zaman da iş, işten geçecek; son pişmanlık fayda etmeyecektir.
Etiketler: osman koca » Osman Koca Eserleri » Osman Koca kimdir » SÖZ CANGILI - FUTBOLİZMYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
26 Mart 2024 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Kağıthane, Köşe Yazıları, Siyaset, Tüm Manşetler
13 Aralık 2023 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler
08 Ekim 2023 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
10 Temmuz 2023 Din ve Yaşam, Eğitim, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Sivil Toplum, Tüm Manşetler