logo

Tarihi Gerçekler

Tarihi Gerçekler

İngiliz konsolosu Sir Henry Greswicke Rawlinson, 1810-1895 yılları arasında yaşamıştır. Kürtlerin soy kökenini derinlemesine araştırmış olan uzmanlardan biridir. Asker, diplomat ve Asuri tarihi uzmanıdır. İran’da  Bağdat’ta Başkonsolos olarak bulunmuş, bölgede uzun yıllar araştırmalar yapmış, kayalardaki Asuri Çivi yazılarını çözmüş, bu alanda yeni keşiflerde bulunmuş ve daha çok bir bilim adamı olarak tanınmıştır. Kendisinin yayımlanmış 16 kitabı vardır. Bunların çoğu Çivi yazısıyla yazılmış ve ilk defa bilim dünyasına sunulan ASURİ belgelerinin röprodüksiyonları niteliginde, özgün yapıtlardır.

Tanınmış İngiliz ansiklopedisi Encyclopedia Britannica’daki “Kürdistan” maddesi de Rawlinson’un kaleminden çıkmıştır. Bu madde önce ansiklopedinin 9. edisyonunda 1875-1889 yılları arasında yayınlanmıştır. Burada Kürtlerin Turan soyundan oldukları belirtilmiştir. Yazarın ölümü ve sonrası 11. baskısına kadar bu durum korunmuştur. Daha sonra İngiliz devleti duruma el koyar ve bölüm çıkartılır.

Rawlinson Kürtlerin dili konusunda da doğruya en yakın tespiti şöyle yapar. Der ki: Kürtçe deyince akla önce Kırmançi lehçesi gelir. Ayrıca Zaza ve Guran lehçelerini de sayar.

Rawlinson Kırmançi lehçesinin eski bir İrani dil olan Patois’si olduğunu söylemekte fakat bu dilin içine Turni dil unsurlarından da karışmış bulunduğunu ve bu karışımın Babil döneminden gelmiş olabileceğini belirtmektedir. Zaza lehçesinin de Ermenice ve eski Kapadokya dili ile karışmış olmakla birlikte yine İrani kökten (Aryan Stock) geldiğini söylemektedir. Guran lehçesinin ise esas itibariyle İrani bir dil olduğunu ve Kırmançi lehçesinden daha fazla Farsça’ya yakın bulunduğunu belirtmektedir.

Rawlinson’un yazdıklarına göre; Kürtler, ta tarih çağlarının başında Türkistan’dan kalkıp şimdi yaşadıkları bölgelere gelip yerleşmişlerdir. O çağda yaşayan milletler düzeyinde, örneğin Hititler düzeyinde güç kazanmış ve bütün Asuri dönemi boyunca da bağımsızlıklarını az çok korumuşlardır. Aslı Turanlı bir kavim olan Kürtler daha sonraki çağlarda İranlı kavimler ile karışmış ve İranileşme öncelikle dilde olmuştur.

Rawlinson tezine tanık olarak, “Çivi yazısı ile yazılmış ilk belgeleri” gösteriyor. Çünkü diyor: Kürtler batı Asya’daki diğer kavimlerle eşit düzeyde, erken çivi yazısı kayıtlarına geçirilmiştir. Bu çivi yazıtlarının da Malatya ile İran arasındaki Miyandop arasında kalan birçok yerinde kayalara kazınmış olarak bulunduğunu belirtiyor. Bu yazılar muhtemelen British Museum’a taşınmış olma ihtimali çok yüksek.

Şimdi bir bakalım, Rawlinson doğrumu söylüyor. Rawlinson’un ölümünden tahmini 20, 25 yıl sonra Rafaeli Pompelli adında bir ABD’li Türkistan’ın Anu Bölgesinde kazılar yapar. 1915 yılında bu kazılarla ilgili tüm belge ve dokümanla ABD’ye döner. Adı Anu Medeniyeti olan bir belgesel araştırma kitabı yayınlar. İçerik açısından bugün hala doğru ve birinci kaynak teşkil etmektedir.

Bu ABD’li arkeoloji ve tarih uzmanı, belgeler ışığında şöyle diyor: İnsanlığın ilk medeniyeti M.Ö. 8000 ila 6000’li yıllar arasında Anu Bölgesinde yaşayan Türkler tarafından başlamıştır.

Konu çok uzun. Kürtler ile ilgili bölümde Rawlinson demişti ya Türkistan’dan geldiler diye. Çok doğru. Çünkü M.Ö. 6000’den sonra Türkistan’da yaşanan iklim değişikliği sonucu Türkler 3 koldan tüm dünyaya dağılırlar. Birinci kol Karadeniz üstünden Avrupa’ya, ikinci kol Çin üzerinden Hindistan’a ve civarına, 3.kol ise güneye bugünkü Kafkasya üzerinden Ortadoğu’ya ve Anadolu’ya göçerler. Ve burada Sümer Türk devletini kurarlar. İşte bu göç esnasındaki Türk boylarından biride Kürt boyudur.

Şimdi bu bilimsel tespit ve analizi, sosyolojik bir analizle perçinleyelim. Bugünkü Kürt nüfusu 4 bölgede yaşıyor. Türkiye, İran, Irak ve Suriye. İran’da Kürtlere çok ama çok aşağılayarak bakarlar. Ben Tahran’da canlı şahidim. Irak’ta ise daha düne kadar kimyasal bombalar ile kitlesel katliama maruz kaldılar. Suriye de ise bir insan olarak resmi bir kimlik kartları bile verilmemiştir. Kendi gözümle gördüm. Halep şehrinin kuzeyindeki kayalık bir alanda Getto düzeninde yaşamakta idiler.

Gelelim bize; Sultan Alparslan ilk Anadolu seferi öncesi bölgede yaşayan Kürt beyleri ile temas etmiş ve büyük savaşta Kürt beyleri ve orduları, Selçuklu ordusunun yanında yer almıştır. O gün bugün, Kürt ve Türk milleti kardeşçe yaşamıştır. Atatürk sonrası elde edilen eşitlik fırsatı, Kürtlerin Cumhurbaşkanı veya Başbakan olmasına kadar gitmiştir. Ticarette, ölüm ve düğünde, evlilikte, aklınıza  gelen her tür insani faaliyetleri de birlikte yapmışız yapmaya da devam edeceğiz inşallah.

Bugün bize oynanan bu oyunu bozalım. Buna fırsat vermeyelim. Niye mi?

Sümer Türk Devleti demokratik bir devlet idi. Toplumdaki farklı unsurların diline  hiç müdahale etmedi. Dün Sümer devletin ayakçısı olan Asurlar nüfus olarak çoğaldı. Ekonomik güçle bunu birleştirdi ve Sümerleri tarih sahnesinden sildi. Sonra ne mi oldu?

İhanet eden bir gün aynı sonla karşılaşır.

Babil Devleti, Asurlar dâhil herkesi köle edip köle pazarında sattı.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » » » » » » » »
189 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.