logo

Teşkîlât-I Mahsûsa 10.Bölüm

Teşkîlât-I Mahsûsa 10.Bölüm

Sultan Abdülhamid Padişah olduğu zaman Çarlık Rusya’nın arzusu, Osmanlılarla görünürde dost geçinmek, gerçekte Sırpları, Bulgarları ve Karadağlıları bağımsızlığa kavuşturmaktı. Nitekim sıradan gerekçelerle açılan 1877 yılındaki 93 Harbi, Ruslar için elverişli bulunmuştu, balkanları yağma etmişler, Ayaztefanos Antlaşması ve onu değiştiren 1878 Berlin Kongresi ile arzularına biraz ulaşabilmişlerdi. Ancak Almanya’nın araya girmesi ile Bulgaristan özgürlükten mahrum bırakılmıştı. O sırada Avrupa’da egemen olan bir düşünce vardı, her çeşit anlaşmazlığın, Osmanlı İmparatorluğu’ndan koparılacak, dağıtılacak ve parçalarla çözümlenebileceği şeklindeydi. Bu planı 1915’te Fransız yazar ve Sosyolog Paul Hourn, “Bin Yıllık Plan” adlı eserinde aynı şekilde yazmıştır. Nihai planın Türklerin Anadolu’dan kovulması diye bitirmiştir. Nitekim Arnavutluk, Bosna Hersek, Kürdistan, Batı Trablus, Vehhabi ülkeleri ve Ermenistan da bu metoda uygun birçok sorunun çözümüne konu olmuşlardı.

Ermeniler, birçok defalar Çarlık Rusya’sının öncülüğünü yapmıştır. Doğup büyüdükleri Anadolu toprakları üzerinde beraber yaşadıkları, vatandaşları olan Türklerin yok edilmesine, Ermeni halkını bu kötü yola sevk eden, ekmeğini yedikleri bir ülkeye karşı nankörlüğe yönelten, Ermeni Taşnak ve Hınçak Komiteleriydi. O anlayış zamanla İstanbul’daki Ermenilere de bulaşmıştı. Hâlbuki Osmanlı İmparatorluğu’nun ticaretinin gayrimüslimlerin elinde oluşu ve Ermenilerin de bu işte önemli bir konumda bulunuşu, onları devlete uyumlu olmaktan başka bir şekilde düşündürmemeliydi.

İstanbul’daki Ermeniler Kumkapı’daki Büyük Ermeni Kilisesinde toplanarak Osmanlı hükümeti aleyhine kararlar almışlardı. Arzuları bağımsız bir Ermenistan’dır. Ermeniler bu karardan sonra Babıali’yi bastılar, diğer bir grupta Galata’daki Osmanlı Bankası’nı ele geçirdi. Hatta sokağa bir de bomba atarak, halkı korku ve panik içinde bıraktılar. Sadrazam Sait paşa derhal askeri kuvvetlerle Osmanlı Bankası’nı kuşatmış, Babıali’yi basan Ermenileri de jandarma kıtaları ile cezalandırıp, gümrük hamalları ise ellerindeki sopalarla işe girişerek Ermenileri hem Babıali’den hem de Osmanlı Bankası’ndan atmış ve ellerindeki silah ve tabancaları toplamışlardı. Kumkapı’daki Ermeni kilisesindeki direnişçiler tabanca ve bomba kullanmışlardı. Askeri kıtalarla, buradaki bozguncular saatlerce çatışmış ve nihayet teslim olmuşlardı. Hemen araya Rusya girerek Rus uyruğunda bulunan bu Ermenileri Rus bandrollü bir vapurla memleketten çıkarılmasına izin istemişti buna olur denilmişti.

Babıali baskını, Galata’daki Osmanlı Bankası’nın ele geçirilişi ve Kumkapı’daki ve Kumkapı’daki Ermeni kilisesindeki direniş örtbas edilmiş fakat ne Çarlık Rusya’sı ne de Ermeni Taşnak ve Hınçak Komiteleri Ermeni bağımsızlığından vazgeçmişlerdi.

Olayların ertesi günü padişah yemekte iken büyük devletlerin elçileri kendisiyle görüşmek istemiş ve ısrar etmişlerdi. Padişah yemekten kalkar ve soğukkanlı bir şekilde elçileri karşılar ve onlara çevirmenlere hitaben şunu der:

“Bu efendilere şunu söyleyiniz ki Rus uyruklu Ermeniler, hükümdarlığım buyruğunda olan Müslümanlara bu silahlarla saldırmışlardır. Bunların fabrikası hükümdarlığım topraklarında yoktur.”

Sonra ikinci bir odaya geçer yine elçilere hitaben odadaki üst üste yığılmış sopaları göstererek “Benim halkım bu sopalarla kendini koruyabilmiştir, bu değnekler bizim ormanlarımızdan elde edilmiştir” der.

Ardından büyük ülkelerin elçileri padişaha saygıyla selamlayarak çekilirler.

Çarlık Rusya’sı her daim Osmanlı topraklarından bir Ermenistan çıkartmakta ısrar etmiş ve bu kıvılcımı her daim yapmıştır.

Ermeniler İstanbul’daki ayaklanmada başarılı olamayınca bu sefer Abdülhamid’e suikast planlarlar. Tam bu sırada bağımsız bir İsrail yurdu olarak düşünülen Kudüs için istemlerde bulunmak üzere Siyonist Theodor Herzl ile Hahambaşı girdikleri huzurdan Abdülhamid tarafından kovulmuşlardı. Daha sonra Siyonistler ile Ermeniler birleşerek birlikte eylem kararı aldılar.

Suikast İsviçre’de planlandı. Suikastçı Rusya’da ihtilalci olarak yetiştirilmiş bir Yahudi ve suikast işlerinde deneyimli bulunan bir Macar Yahudi’si ve Fransız Edward Jares ile Ermeni komitacılar bu planda görev almışlardı.

Abdülhamid’in cuma selamlığına gittiğinde bindiği fayton arabaya saatli bomba koydular.

Padişah namaz kılmak için faytona biner ibadetini yapar ve geri dönmek üzere camiden çıkarken Şeyhülislam Cemalettin Efendiye hal hatır sormak için birkaç dakika gecikir. İşte bu gecikme saatli bombanın patlamasına, birçok insanın ölmesine ve büyük bir kaosun yaşanmasına sebep olur. Yaverler, süvariler herkes çil yavrusu gibi dağılır. Bir kişi ayaktadır Abdülhamid ve yeni bir fayton ister ve bu faytonu kendi sürerek Yıldız Sarayı’na geri döner.

Olaylar araştırılır, bilgilere ulaşılır birçok kişi tutuklanır. suikastçılardan bir Slav, gereksinim görmek için tuvalete gider teneke ibriği ile karnını ve kol damarlarını yırtarak intihar eder.

Yazısı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » »
154 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.