logo

Teşkîlât-ı Mahsûsa 13.Bölüm

Teşkîlât-ı Mahsûsa 13.Bölüm

Erzurum’da yaşanan gericilik olayı yüzünden kaçmak zorunda kalmıştım. Çünkü orada şeriat isteriz diye bağıran insanlar vardı. Halk kütleleri hızla istenilen yöne döndürülebiliyordu. Askerin cahil halk katmanlarının öldürmek istediği kimselerin başında aydınlar ve subaylar vardı. Beni de öldürmek istemişlerdi. Evim Divanhane Mahallesi’ndeydi. Hükümet konağının önünde kendisine rastladığım Fransız Konsolosluğu çevirmeni Ermeni Sürepyan Efendi, neredesiniz Hüsamettin Bey sizi vuracaklar benim konsolosluğa size yer ayırttık diye haykırmıştı. İlk işim annemi ve ailemi Vali Tahir Paşa’nın yanına götürüp teslim etmek olmuştu. Vali Bey ailemi teslim aldı orada bulunan bir polis memuruna Hüsamettin Bey’i Fransız konsolosluğuna götürürüz diye emir verdi. Tüm bu olayları başlatan halkı kışkırtan bölgenin en üst düzey komutanı Arapgirli Yusuf Paşa idi.

Uzun ve de meşakkatli bir yolculukla bir Katar kervanına katılarak birçok yerde yardım görerek Erzurum’dan yola çıktık. Deve katarı, kop dağlarını ve Ziganaları arkada bırakarak Trabzon’a vardık. Şakir Efendi oteline yerleştik. Parasızdım. Trabzon kumandanı Kurmay Tuğgeneral Abuk Ahmet Paşa idi.

Kendisi beni sinir karakollarından tanır ve severdi. Kendisinden para istedim ve 10 lira borç alarak yola devam ettik.

Vapurla İstanbul’a geldik. Annemi ve ailemi akrabaların evine bırakarak merkez kumandanlığına gittim. Merkez kumandanı Piyade Yarbayı Kalkandereli Şahap Bey ve Harbiye’deki okul arkadaşım ve oda arkadaşımla İzmit civarında Yüzbaşı Mümtaz ile karşılaşarak kucaklaştık.

Merkez kumandanı olaylardan haberdardı. Birlikte Yüzbaşı Mümtaz ile Divan-ı Harp’e gittik. Orada sıcak karşılandım. Beni Serez’deki 25 alayın 4 bölüğüne kumandan olarak atadılar.

Serez’deki askeri kulüpte konferanslar veriliyordu. Süvari müfettişi Tuğgeneral Tayyar Paşa ve Kurmay Başkanı Albay Raşit Galip Bey, Süvarili’ye ait konferansları bana verdiriyorlardı. Bu sayede kısa zamanda dikkat çekmiştim. Ayrıca bölüğümün eğitimi ve öğretimi en üst seviyeye çıkarttım. Tatbikatlarda her daim bölüğüm, birincilik kazandı. Osmanlı genelkurmayından bir emir iletildi. Askerlerin hızla yetiştirilmesi emredildi. Bir Balkan Savaşı’nın olacağı sezilmiş ihtimal olarak Bulgar, Sırp, Yunan ve Karadağ devletlerine karşı 4 cephede bir savaş için gereken tatbikatın yapılması emredilmişti. 30 kadar kurmay subayı bu işte görevlendirilmiş ve bende bölüğüm ile birlikte Selanik’e gitme emre almıştım ve hareket ederek Selanik’e geldim. Tatbikatın tartışmasını yapacak bütün subaylar Selanik’te toplanmışlardı. Ben ilk defa Mustafa Kemal’i burada görmüş ve tanımıştım. O zaman çok gençti. Orta boylu, altın renginde saçları vardı. Yeşil gözlü, pembe yüzlü, ağırbaşlı ve ciddi bir subaydı. Giyinişi çok temiz ve düzenliydi. Konuşması son derece dikkatimi çekmişti

30 kurmay subayın içinde bir kıdemli kurmay yüzbaşı olarak en çok konuşan dikkat ve keyifle dinlenen bir kişiydi. Mustafa Kemal, eli haritanın üzerinde, kurmaylara dönüp şöyle diyordu. Olanlar gösteriyor ki balkanlarda bir savaş olacağı kesinleşmekte. Bu durumda 4 küçük devletin saldırısına uğrayacağımızı, bu ordular birbiriyle birleşmeden tıpkı Napolyon’un savaşlarında tatbik ettiği gibi hepsini teker teker yenmemiz gerektiğini söyleyebilirim. Bulgarların, Yunanlılarla ve Sırplarla anlaşamayacağını sanıyorum. Bu durumda ilk savaşımız Bulgarlara karşı olması gerekmektedir. Taarruzu Bulgaristan üzerine yapmalıyız. Burada hızlı sonuç aldıktan sonra Yunanlılar üzerine yürümek, Sırp ve Yunan ordularının birleşmesine engel olmak zorundayız. Karadağ’a karşı bir savunma savaşı yapmak ve onu en sona bırakmak gerekiyor. O halde iki önemli cephemiz olacaktır: Doğu Cephesi ve Batı Cephesi. Bu iki ordunun arasının kapanmaması gerekmektedir. Düşünceme göre tatbikatın düğüm noktası manastırın önü olacaktır. Yaptığımız tatbikat onun önerdiği şekilde gelişmiş. Orada mavi kuvvetler batıda kırmızı kuvvetler yenilgiye uğramıştı. Mustafa Kemal bundan şu sonucu çıkartmıştı. Eğer belirgin bir düzenleme yanlış yapılmazsa Doğu’da Bulgarlara karşı başarılı olmamız mümkündür. Fakat batıdaki kuvvetlerimizin durumu her zaman için tehlikelidir.

O günden sonra bu genç subayın kaderi ve yaşamıyla yakından ilgilenmeyi kendime iş edindim. 1909’da Selanik’te büyük bir salonda konuşan Bu Genç ve yakışıklı subay bilgisine güvenen inandırma yeteneği olan bir insandı. Cesurdu kuşkusuz! Şikâyet ettiği bazı önemli sorunlar da vardı! Ordu’da partizanlık gördüğünü ve bunun ülke için büyük bir tehlike doğuracağını söylüyordu.

Yüksek rütbeli subaylar hürriyet ve itilaf, küçük rütbelilerde İttihat ve Terakki üyeleri olduğu ile övünüyordu. Ve orada o meşhur sözünü söylemişti: “Ordu siyasetten daima uzak kalmalıdır.”

Ve devam eder der ki: “Hepimiz özgürlük ve güvenlik, adalet ve eşitlik ilkelerinin bu ülkede egemen olması için savaştık. Hareket ordusuyla İstanbul üzerine yürüyerek meşrutiyeti elde ettik. Sonuçta bunlar rejim sorunuydu. Ordu kendisine düşen görevi yaptı. Fakat artık yeter şimdi işimize bakalım. Yarın savaşlar olurda orada Osmanlı subayları particiliğe düşerse, zavallı Mehmetçiğin hali ne olur sorarım size?”

Bu genç subayın hala kulaklarımda çınlayan bu haklı yakınmaları; Balkan Savaşı’na katılmış ve büyük çöküşün içinde günlerce çırpılmış, düşman ordularının hızla birleşmesini tanık olmuş, Rumeli’nin bir fırtına bir kasırgaya tutulmuş sandal gibi altımızda battığını görmüş bir asker olarak, Mustafa Kemal’in Selanik’teki konuşmalarını eleştirilerini ve tam bir kurmay subay olarak her şeyi bütün yönleri ile birer birer nasıl gözden geçirdiğini anımsıyorum.

Ona karşı hayranlığım ve inancım tamdı. Onun emrinde çalışmak onur ve mutluluğunu yaşattı.

Ateşkes yıllarında rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak’ın da bana verdiği önemli bir görev nedeniyle (İstihbarat Başkanlığı) Anadolu’da başlattığı savaşa paralel olarak İstanbul’da düşman işgali altında gizlice yürüttüğümüz örgütlenme ile yaptığımız önemli yardımlar daha sonra Gazi Mustafa Kemal’i büyük Atatürk’ü beni seçmiş birçok kez beğenisini teşekkürlerini, övgülerini kazanmama neden olmuştu.

Yazı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » »
172 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.