logo

Teşkîlât-ı Mahsûsa 14.Bölüm

Teşkîlât-ı Mahsûsa 14.Bölüm

İtalya, 1912 sonbaharında donanmasının korunmasında ve baskın bir şekilde Trablusgarp’a yani bugünkü Libya’ya asker çıkartmıştı. Trablusgarp Osmanlı’nın Afrika’daki en büyük kalesi ve son toprağı idi. Biliyorsunuz bugün Doğu Akdeniz dediğimiz küresel büyük savaşın en önemli ve en kritik yeridir. Keşke bugünkü yönetim ve akıl Kaddafi’nin yıkılmasına izin vermese idi.

Abdülhamid tahtan indikten sonra Selanik’teki Alaattin Köşkü’nde, koruması olan Yüzbaşı Zinnun’a İtalyanlar için şöyle demişti: “Bu makarnacılar korkarım ki bir gün Afrika’daki topraklarımıza çıkmasınlar, bize uzak olmasa, derslerini vermek her zaman mümkün olurdu. Fakat uzaklık ve deniz üstünlüğü etkili bir şekilde engelleme yapmamıza olanak vermez. Trablusgarp’ı er ya da geç kaybedeceğiz.” Abdülhamid’in bugün görüşü maalesef sonuçta gerçek olmuştu.

Osmanlı ordusu Rumeli’de 4 cepheli bir savaşın tatbikatı ile uğraşırken İtalyanların Trablusgarp’ı ele geçirme haberi, Balkanlarda bomba gibi patlamıştı. Bütün Rumeli ayağa kalkmış insanlar gönüllü olarak her cephede savaşmaya hazır olduklarını askerlik şubelerine kayıt yaparak bildirmişlerdi. O vakit Harbiye nezaretinde hareket ordusu kumandanı Kahraman Mahmut Şevket Paşa bulunuyordu. Paşa bazı gönüllü subayları gizlice Afrika’ya göndermekle meşguldü. Bunların içinde Kurmay Binbaşı Enver Bey, Fethi Okyar, Mustafa Kemal, Süleyman Askeri, Kuşçubaşı Eşref, İşkodra ile Ali Rıza ve birçok vatan kahramanı gizlice Trablusgarp’a geçmişlerdi.

Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Bey de bu grubun içindeydi. Trablusgarp’ta Derme, Topruk ve Misrata cephelerinde Kurmay Albay Neşet bey liderliğinde direniş başlatılmıştı. Enver Bey Bingazi ve Derneki, Mustafa Kemal Tobruk’taki kuvvetlerin başına geçmişti. Bu 2 subay özgürlük ve bağımsızlık adına orada savaş vermişlerdi. Bu manzara yerli Arap savaşçıları da harekete geçirmiş ve büyük bir direniş sergilenmişti. Gerek Enver Bey Derne Zaferi’ne, Mustafa Kemal’de Tobruk da galibiyetleri ile kahraman olmuşlardı. Bu iki subay süreç içerisinde birbirlerine rakip olacaklardı. Çünkü Mustafa Kemal, Yıldız yağmasında Enver Paşa’yı ve İttihat ve Terakki’yi sorumlu tutuyordu. Mustafa Kemal, ta başından beri Ordu’nun siyasetin dışında ve partizanca olmaması gerektiği konusunda sürekli beyan ve bildiri yapmış ve sonunda Mustafa Kemal, İttihat ve Terakki’den ve partiden ve Enver Bey’den uzaklaşmış ve kendi yolunu çizmişti.

Mustafa Kemal Libya sahillerinde savaşırken bir gün emrindeki kabile reislerinden biri kum üstünde fala bakmıştı. Bedevi, döner ve “Mustafa Kemal’e ne görüyorum beyefendi ne görüyorum” der.

Mustafa Kemal sinirli bir şekilde sigarasından duman alır ve sorar “ne görüyorsan aynen söyle.”

Aman beyim bu olamaz, sizin bir gün taht yıkacağınızı görüyorum, Osmanlı hanedanı yıkılıyor, bu nasıl olur?

Mustafa Kemal biz o işi 1909’da yaptık der.

Bedevi başını sallar ve düşüncelerini Arapça söyler: “Hayır beyim hayır, bundan sonra bundan sonra, ben Osmanlı hanedanının sonuncusunu kastediyorum” der.

Mustafa Kemal bu olayı dostlarına ve arkadaşlarına sık sık anlatır hatta bir gün Beşiktaş’ta Akaretler’de merhum annesi Zübeyde Hanım’ın evinde bana da anlatmıştı.

Ne dersin Hüsamettin bu fala inanalım mı?

Çok gariptir ki, 1. Dünya Harbi bitmek üzere olduğu günlerde Veliaht Vahdettin’in yaveri Mustafa Kemal Paşa’ydı. Kadere bakın ki son padişah Vahdettin’di.

Ben cevaben “kim bilir paşam, gün doğmadan neler doğar” diye cevap vermiştim.

İşte Hüsamettin, bu bir gün senin Teşkilat-ı Mahsusa çalışanlarından; zamanında Trablusgarp’ta çölde kumların üstünde, elindeki hançerle kumları karıştırıp bana bu sözleri söyleyen falcının düşünü gerçekleştirmek konusunda; yardım bekleyeceğim.

Cevaben, hele o günler gelsin paşam, herhalde emrinizde bulunmaktan mutlu olacağız.

Trablusgarp Savaşı başladığı zaman Osman ve Erkan Harbiye’si ve Serez’de bulunan Süvari Birliklerinin, Urfani Limanı ile Sarı Şaban bölgesi arasındaki sahile, herhangi bir düşman baskını yapılmaması için önlemler alması gerekiyordu. Dolayısıyla hazırlıklı olunmasını emretmişti. Selanik’teki Kara Sait Paşa’nın genelgesi üzerine ben de Süvari bölüğümle İtalyan saldırılarına karşı sahilde nöbette bekliyordum.

4 küçük Balkan Devleti’nin savaş ilan etmeleri bu kadar ani olmuştu ki, bu sırada Osmanlı hükümeti terhis emrini vermiş orduyu dağıtmış bulunuyordu. Ordu’nun tekrar toplanmasının zorluğu güçlüğü karşısında, en hızlıca karar verildikten sonra Trablusgarp’a giden bütün subaylar hızlıca tekrar Balkan Savaşı’na hazırlık için Rumeli’ye dönmüşlerdi. Mustafa Kemal kendi birlikleri ile Edirne üzerine yapılan yürüyüşe katılmıştı.

Mustafa Kemal, annesinin ve kız kardeşinin Selanik’te olması nedeniyle çok büyük endişe yaşıyordu. Ancak önce vatan diyenler için her duygu geri planda kalacaktı.

Yazı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » »
208 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.