logo

Teşkîlât-ı Mahsûsa 2.Bölüm

Teşkîlât-ı Mahsûsa 2.Bölüm

Anılarımda saraylardan hükümdarlardan bahsetmemi okuyucularımın düşsel olaylar saymamasını çok isterim. Ben bir taraftan sarayla ilişkili bir ailenin çocuğuyum. Dedem Rıdvan efendi Abdülaziz’in hasırcıbaşısıydı.

Onun ölümüne tanık olmuş, 5.Murat’ın hüzünlü yaşamını üzülerek izlemiş, sonunda Abdülhamid’in saltanatının başında da bu görevde kalmıştı.

Ben de Teşkilat-ı Mahsûstata çalıştığım sıralarda Sultan Reşat, Vahdettin ve son halife ile birtakım ilişkiler nedeniyle yakınlaşmak olanağını bulmuştum.

Bu bölümde anlatacağım olay Sultan Abdülaziz’e ait olan olaydır.

Dedem Hasırcıbaşı Rıdvan Efendi, babam Eşref’e Sultan Abdülaziz’i şöyle anlatırmış: Sultan Abdülaziz hemen herkesten kuşkulanan son derece kuruntulu bir hükümdardı. Kardeşinin oğlu ve veliahtı olan Murat Efendi’nin bir gün kendisini tahtan indireceğinden korkardı. Kardeşi olan Abdülmecid’in çocukları da bu heybetli amcalarından korkarlarmış. Kardeşlerinin çocuklarını tüm saltanatı süresince Dolmabahçe Sarayı’nda hapsetmiş olan Abdülaziz, Avrupa’ya yaptığı ünlü gezisinde Murat Efendi’yi ve Abdülhamid’i yanında götürmüş. Murat Efendi hem genç hem yakışıklı hem de çok iyi seviyede yabancı dil biliyormuş. Avrupa’daki krallar kraliçeler bu 27 yaşındaki yakışıklı şehzadeye çok büyük ilgi göstermiş. Seyahat dönüşü Abdülaziz Murat Efendi’ye ödeneğini azaltarak etrafını hafiyelerle çevirmiş.

Murat Efendi Beyoğlu’na çıktığında yabancı bir avukatla buluşur bazen de Mason locasına giderdi. Avukattan istediği mükemmel bir anayasa örneği imiş. Saltanata geçince ülkeye özgürlük vermeyi adalet ve eşitlik sağlamayı tüm içtenliği ile istemekteymiş. En büyük hayali tüm dinlere mensup çocukların bir arada eğitim görmesiymiş. Murat Efendi namus ve ahlak değerleri çok yüksekti. Uzun yıllar yalnızlık ve bekâr yaşamı, onun sinirlerini tamamen bozmuştu. Zavallı hem amcası zamanında hem de kardeşi Abdülhamid döneminde bir tutsak hayatı yaşayarak hakkı olan saltanata sahip olamamış, sonunda da unutulduğu köşede dünyaya gözlerini kapamıştı. 1 bölümde yazmıştım 4 hamal ile cenazesi kaldırılmıştı.

Abdülaziz ve annesi Pertevniyal Sultan, daima çeşitli semtlerde kurbanlar keser para dağıtırmış. Sadece Zaptiye’ye verdikleri bahşiş senede yarım milyon altını bulurmuş. Padişahın yapmış olduğu borçlanmalar karşılığı gelen paralar; saraylara, köşklere bir kısmı da donanmanın alınması için harcanmış. Zevki Sefa bir hayli fazlaydı. Abdülaziz döneminin en büyük olaylarından biri olan mollaların isyanıyla en güvendiği adamı olan Mahmut Nedim Paşa sadaretten ayrıldıktan sonra korku ve kuşku Abdülaziz’i ve annesini daha fazla sarmıştı. Her ikisi de en büyük tehlikeyi Serasker Hüseyin Avni Paşa’da görüyordu.

Sultan Abdülaziz’in son kabinesi Mütercim Rüştü Paşa’nın başkanlığında Mithatpaşa, Şeyhülislam Hayrullah Efendi, Serasker Hüseyin Avni Paşa, Bahriye Nazırı Kayserili Ahmet Paşa ve diğer önemli kişilerden oluşuyordu. Bunların hepsi kendi aralarında Padişahın tahttan indirilmesi konusunda anlaşmışlardı. Toplantılar, İstanbul Beyazıt’ta Mithat Paşa’nın konağında yapılıyor ve içeriden hiçbir haber sızdırılmıyordu. 1877 yılının 5. ayının 8. günü yani Salı günü, bu plan hayata geçirilecekti.

Bu planı bizzat Terasker Hüseyin Avni Paşa’yı öğretecekti. Donanmaya ait gemiler Dolmabahçe Sarayı’nın önünde demirleyecek ve kayıklarla rıhtıma çıkarılan asker Bahriye askerleri, sarayı ele geçirecekti. Askeriye Nazırı Süleymanpaşa Harbiye Okulu öğrencilerine kumandasını alarak akaretlerden Dolmabahçe Sarayı’na inen yolları tutacaktı. Redif Paşa’da Ayazpaşa’daki kışladan çıkaracağı taburlarla Dolmabahçe Sarayı’na inecekti. Saray karadan ve denizden çevrilecek, bu sırada Veliaht Murat Efendi köşkünden arabayla getirilecek, kayıkla Sirkeci’ye ve faytonla Bab-ı Serasiye’ye götürülerek varlık töreni orada icra edilecekti. İstanbul ile Galata’yı birbirine bağlayan köprüde bu gece açılacaktı.

Fakat Abdülaziz’in pazartesi günü Serasker Paşa’yı aniden Saray’a davet etmesi üzerine herkes telaşa düşmüş, ertesi gün yapılması gereken plan bir gün önceye alınmıştı. Plana sadık olan diğer paşalar harekete geçmiş Dolmabahçe Sarayı kuşatılmış, Abdülaziz tahtan indirilmişti.

Lakin bir olay var ki yeni Padişah olacak olan 5. Murat köşkünden alınması yanındaki subaylarla Dolmabahçe’ye getirilmesi oradan kayıkla Sirkeci’ye ulaştırılıp arabayla Beyazıt’a Bab-ı Seraskariye’ye getirilip sokulması yeni padişahın aklına zarar vermiş ve ciddi sağlık sorunu oluşmuştu.

Abdülaziz kendini almaya gelenlere direnmiş lakin yapacak bir şey olmayınca olmadığını anlayınca bir kayaya bindirilerek Topkapı Sarayı’na gönderilmiş, aynı zamanda annesi Varide Sultan Pertevniyal’da bir kayığa bindirilerek Saray’dan alındı.

Abdülaziz Salı’dan Cuma’ya kadar Topkapı Sarayı’nda kalmış daha sonra yeni Sultan Murat amcasını Feriye Sarayı’na naklettirmişti. Lakin Serasker Hüseyin Avni Paşa Abdülaziz’e birçok yasaklar getirmiş ve odasından çıkarılmamış, tüm bunları onuruna ve gururuna yediremeyen Abdülaziz mabeyincisi Fahri Bey’e; “Bana bir küçük ayna ve makas getiriniz demişti” İstedikleri gelince Abdülaziz odasına çekilmiş bir süre sonra bir gürültü ile odaya girmişler ve Sultan Abdülaziz, damarlarını kesmiş ve intihar etmişti.

Sultan Abdülaziz’in Mithatpaşa tarafından kurgulanmış bir suikaste kurban gittiğini ve bu işte birkaç pehlivanın bulunduğuna dair Yıldız Sarayı’ndaki mahkeme kararı da arşivlerde mevcuttur.

Her iki sonuçta da Sultan Abdülaziz, yakın çevresi ve Askeri Erkan tarafından öldürüldü.

Yazısı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » »
349 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.