logo

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-19

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-19

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-19

TÜRKİSTAN’ın geçmişi.

M.Ö. 356-323 yıllarından önce yani İskender’in bu bölgeye gelmesinden önce buradaki halklar; hem İrani hem de Türki diller konuşan halklardı. İrani diller hem Zerdüşt kitaplarının kadim dilini, hem de Baktriya, Sogdiana ve Harezm dillerini içermekteydi.

Harezm dili konusunda araştırmacılara katılmıyorum. Çünkü Harezm devleti bir Türk devletidir. İskender bu bölgeye gelmeden önce bu dil gruplarının hiç biri kendi alfabesini geliştirmemişti. Sonrasında İskender’in halefleri tarafından Baktriya’da kurulan Selevkos İmparatorluğu, Belh’de konuşulan yerel Baktriya dilini yunan alfabesi ile yazmaya başlamıştı. Semerkant’daki Sogdlar ve Kuzey steplere komşu olan kasabalardaki Harezmiler de benzer bir süreci takip etmişlerdir. Ancak Harezmliler Yunan alfabesi yerine Tevrat ve İsa (a.s.)’ın dili olan “Arami” alfabesini seçmişlerdi. Buraya ara sıra gelen Suriyeli tüccarlar ile zaten Aramicenin akrabası olan Süryanice diliyle konuşup anlaşıyorlardı.

Oysa erken dönemdeki Türk halkları ise gayet başarılı idi bu konuda. Bir Runik alfabe icat etmişlerdi. Kâseler ve ev eşyaları üzerine hatta şiirler bile Türkçe ve Uygurca olarak yazılıyor ve okunuyordu.

Bize göçer diyen tarih utansın.

Geçmiş İskit ve Türk dillerinden yazılmış birçok eser Aramiceye çevrilmiş deşifre olmayı beklemektedir. Böylesi bir erken dönemde bile okuma yazma oranı bilinenin çok çok üstünde idi.

Onun için hep söylüyorum. Türk tarihi yeniden incelenmeli ve hakkı teslim edilmelidir.

Yerel dillerin yabancı alfabeleri benimsemiş ve ardından dışarıdan gelen güçlerin dillerine teslim olmayıp, kendi dillerini öne çıkartmış olmaları Orta Asya Medeniyetinin ister Türki, ister İrani formda olsun asli özelliklerini korumada en büyük unsurdur. Orta Asya’nın İslamiyet öncesi bölgenin ve Türklerin özellikle durumunu ortaya koyan bir tespit yapıldı. Bir asır önce Aurel Stein, Doğu Türkistan’da kurak bir mağarada Uygurlara ait, ayrıca küçük bir kısmı başka milletlere ait tam 15 bin cilt kitap bulmuştur.

Bu kitapların bir kısmı birçok dile çevrilmiş olup bundan bizim haberimizin olmaması ise ayrıca bir şoktur.

Şimdi beni daha iyi anlıyor musunuz? Niye bu kadar kızdığımı? Nerede bizim ilim adamlarımız? Nerede bizim devlet yöneticilerimiz?

Yakın tarihte yayınlanan “İpek Yolu” kitabının yazarı Valerie Hansen, Doğu Türkistan’da M.S. 3. asırda yazının kullanıldığını söyler. Hatta bölgedeki Türklerin, Arapların gelmesinden sonra bile dillerini ve yazıyı korumadaki kararlılığı görebilmiş ve yazmıştır.

Bugün Türk dilini korumak için bir gayretimiz var mı?

Buradaki bir diğer önemli husus, Türkistan’daki kâğıt üretimi ve sektördeki dünya liderliği, hem ucuz hem ulaşılabilir olması bölgede çokça kitabın yazılmasına ve okunmasına ön ayak olmuştur.

Artık kâğıdı üreten değil, ithal ediyoruz. Nereden nereye…

Bazı araştırmacılar buraya ipek yolu değil, kâğıt yoludur diyen çok fazla ilim insanı da vardır.

Not: Yazısı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » »
1059 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.