logo

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-33

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-33

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-33

HORASAN-3

İranşehri’nin bir tane parlak talebesi olmuştur. O da ünlü Zekeriya El-Razi’dir. Razi, tüm zamanların en büyük hekimidir. Aynı zamanda felsefeye cesaretle meydan okuyan özgür düşünür olan birisidir.

Bölgede felsefeye yenilik getirmiş olan İranşehri gibi Cabir de vardır. Cabir’in torunlarından olan ata simyacı Ebu Maşer El-Belhi’den bahsetmek gerek. Aristo’nun eserlerinin batıya nakledilmesinde çok büyük rol oynamıştır. Eserinin 1500’lü yıllardan önce Avrupa’da 15 farklı nüshası bulunuyor olması bunun en büyük kanıtıdır. Farabi’nin de Aristo ile ilgilenmesinde Ebu Maşer’in çok büyük etkisi olmuştur. 9. ve 10 asırda Horasan’daki filozofların çoğu Aristocu idi. Hayatı boyunca Nişabur’dan sadece bir defa ayrıldığı bilinen Ebul Hasan Amiri ise tüm bunların aksine Hem akılcı felsefeyi hem de İslam’ı savunuyordu. Bu görüşünden dolayı devrinin birçok âlimi ile ters düşmekteydi. Bir diğer Aristocu Nişaburlu Ahmed Serahsi idi. İtibarı o kadar yüksekti ki halifenin oğluna hocalık bile yapmıştı.

Bölgenin bu entelektüel yapısı zamanla radikal söylemlerinde merkezi olmasını sağlamıştır. Çünkü bölgede ateist nüfus zamanla o kadar çoğalmıştır ki Horasan belki de tarihte en çok ateist yetiştiren bölge olarak da anılabilir.

Örneğin Hivi adında Belhli bir adam Musevi ligin kabullerine karşı çok sert saldırılar yönelmiştir. Kendisi de bir Yahudi’dir. Tevrat’taki eski ahidi hedef alarak çok ağır eleştiriler getirmiştir.

Bir diğeri 820’de Afganistan’ın kuzeyinde kalan aşağı Merv’de (Rud’da) doğmuş olan Ahmet İbni Ravendidir. Yahudi olan babası İslam’a geçmişti. Ama bu yeni inanca intikam alma arzusuyla sırtını dönerek faal bir şekilde aleyhine eğitim vermeye başlamıştı.

Ravendi önce Yahudi sonra Müslüman sonra Şia’cı en sonunda da Ateist olmuştur. İncil’i İncil’e ve Kuran’ı Kuran’a karşı kullanma sanatında ustalaşmıştır. Vahiyle gelmiş olan bütün dinleri hedef alan eserlerinden birinin ismi “İlahi Hikmetin Beyhudeliği” adlı eseridir. Ravendi felsefe, siyaset, müzik ve gramer üzerine 114 kitap ve risale yazmıştır. Fakat bu eserlerinden hiç biri bugüne ulaşmamıştır. Yazılarının varlığı başka yazarların eserlerinden bulunabilmiştir. Örneğin Zümrüt kitabı! Ravendi aklı her şeyin üstünde görüyordu. Tanrı, peygamber, kitap onun için anlamsızdı. Aklı Tanrı gibi görmek hala taraftar bulabiliyor.

Maturidi ne güzel bir ölçü koymuş. Akıl da hata yapabilir. Çünkü insan; o vakit, aklı mutlaka vahiy ile doğrulamak gerek der.

Bu çağda bile böylesi özgürlük fazla!

Orta Asya’nın, Horasan’dan yönetildiği yıllarda birçok düşünür cesur ve yenilikçi ruha sahipti. Maceracı idi. İsteklilerdi. Aynı zamanda gelenekçiler de vardı. Bu dönemde Eş’ari’nin de taraftarı çoğalmıştı. Bunlardan biri de Ravendi ile aynı dönemde yaşamış olan ve hayatını hadis derleyip değerlendirmeye adamış olan Hakim El-Nişaburi’dir. (821-875) Ömrü boyunca iki bin hadis derlemiştir. Özellikle ravi zincirine çok dikkatlice bakmıştır. Eserinin ortaya çıktığı zamanda bir başka hadisci Ebul Hüseyin Müslim de bir eser ortaya koymuştur. Bu eserle Müslim büyük bir ün kazanır. Ancak hadis ilmi ile ilgilenen âlimler önce Buhari’yi sonra Nişaburi’yi dikkate alırlar.

Amiri’nin hocası Ebu Zeyd El-Belhi Kur’an-ı Kerim’i tefsir eder. Bu tefsir o dönemin en sağlam tefsirlerinden biri olarak kabul edilir. Yine El-Belhi tüm İslam coğrafyasının haritasını çıkarır. Ayrıca insanlar üzerinde çalışarak zihin-beden ilişkisini sorgular. Depresyon, asabiyet, anksiyete ve öfkenin belirtilerinin üzerinde çalışır. Nevroz ve Psikoz üzerinde önemli bir ayrım olduğunu ileri sürer. Tedavi içinde farklı yöntemler tavsiye eder. Akıl sağlığı alanında bir ilktir. 850 senesinde deli ve akıllı tanımlarını yapan ilk kişidir.

Not: Yazısı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » » » » » » »
936 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.