logo

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-47

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-47

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-47

Kaşgarlı Mahmud 1. Bölüm

Mahmud el Kaşgari yada Kaşgarlı Mahmud bir görev adamıydı. Aslına bakılırsa birden fazla görevi vardı. Bugün Çin’in en batısında kalan Sincan bölgesinde yetişmişti. 11. asırda bu bölge İslam’ın, Budizm’in ve göçebelerin animizminin birbirleriyle buluştuğu yerdi. Kaşgari iyi bir Müslümandı. Zaten bu sebeple 1072’de ciddi biçimde zayıflamış olan halifeliğin başkenti olan Bağdat’a gidecekti. Herkes halifenin sınırlıda olsa halâ elinde bulundurduğu gücü etrafındaki Türklere borçlu olduğunun farkındaydı. Türki halklar can çekişen Emeviler’e son darbeyi vurmak için yeni oluşacak olan halifeliğin yanında idiler. 719 senesinden beridir İslam âleminin ve siyasetinin içindeydiler. Türkler, tüm halifelerin idaresinde kendilerine yer bulmuşlardır. 900’ler itibarıyla artık Arap hilafetinin tüm bölgelerinde gerek askeri, gerek siyasi, gerek idari, gerek ekonomi ve gerekse medeniyet alanında hilafetin en önemli kişileri olmuştur.

Ancak bugüne kadar bu gerçeği kimse ne yazmış nede söylemiştir. Hele ki siyasal İslamcılar olanı biteni de bir güzel karartmıştır. Tabi ki onlara bu aklı veren ve yöneten de İngilizlerdir.

Arap İslam hilafeti döneminde Arapların Türklere bakış açısı Mevali diye adlandırılan yani köleden üstün, Arap’tan aşağı bir seviyeyi ifade eden bir terim idi. Dolayısıyla Türkçeyi Türkler dışında kimse öğrenmiyordu. Türkçeyi kaba saba bir dil diye anlatıyorlardı. İlim ve bilim dünyasında ise zaten hiç yoktu.

Türklerin siyasi ve askeri gücünü kabul etmekle beraber, medeniyette bir rollerinin olamayacağı yönünde bir kanaat vardı. Kaşgari bunu görmüş ve bu ön yargıyı değiştirmek için kendini vazifeli saymıştır. Bugün bile hala anılmasını sağlayan büyüleyici işler yapmak istemiş ve başarmıştır.

Burada tarihi bir dönüm noktası daha var!

1055’de yani Kaşgari’nin Bağdat’a gelmesinden 17 sene önce Selçuklu Türk Devleti tüm Orta Asya’yı egemenliği altına almış kudretli büyük bir devlet idi. Selçuklular dindar Müslümanlardı. Şia’ya savaş açmış ve hepsini boyunduruğu altına almıştı. Abbasi hilafeti artık adı konuşmasa da Selçuklu Sultanlarının himayesine ve korumasına girmişti. Çünkü halife Selçuklu Sultanını “Doğunun ve Batının Sultanı” ilan etmişti. Buna rağmen Kaşgari yazmış olduğu kitabını Halifeye ithaf etmiştir. Kaşgari, büyük bir akıl ile bunu yapmıştır. Derdi hem halifenin hem de diğer milletlerin yani Arap ve İrani unsurların Türkçeyi öğrenmelerinin ve Türk kültürünü tanımalarının vakti saati geldiğini düşündüğü için bu ithafı yapmıştır.

Ön yargıyı yıkmak için;Türkçe lisanı öğrenmenin basit yollarını sunuyor, kendilerini Türk kültürü ile tanıştırıyordu.İçinde kelimelerin yanı sıra, Türk Kültürünü anlatan deyimler, vecizler, şiirler ve halk irfanını anlatan özlü sözlerinde olduğu bir Türkçe Arapça lügat yazacaktı.

Not: Yazısı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » »
845 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.