logo

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-58

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-58

TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-58

Gazneli Mahmud

Mahmud 1025 senesinde Gucerat’ın güney kıyısındaki Hinduizm’in en mukaddes mabetlerinden biri olan ay tanrısı Mahadeva’ya adanmış Sommat’ı yok ettiğinde 50 bin kişi ölmüştü. Oraya ulaşmak için Mahmud Tar Çölü’nün kasvetli rüzgârlarının arasından geçmiş ve geride çok sayıda ölü bırakmıştı. Çok Çetin savaşlar olmuş ve sonunda mabed düşmüştü. Mahmud altınları ve tapınağın kutsal Lingamını (Hint Tanrısı Siva’nın erkek cinsel uzvu şeklindeki temsili ışığın asası) kervanlara yükletmişti. Bu kutsal Lingamı Gazne’deki Cuma Mescidi’ne göndermişti. Gazne’ye bunların yanı sıra on binlerce köle göndermişti ki köleler en az diğerleri kadar değerlilerdi.

Mahiyetindeki bir vakanüvisin kayıtlarına göre; Hindistan’dan o kadar çok köle getirmişti ki “Gazne’de yeme içme yerleri yetersiz kalmıştı” der ve devamında şöyle diyor; “bir özgür beyaz adam, aralarında kaybolmuştu” diye not düşer. Bunun sonucu köle pazarında fiyatlar düşer. Emek artık çok ucuzlamıştır. Dönüşten sonra tekrar Somat’ın yönetimini Hintlilere bırakır.

Mahmud sert karakterli bir adamdı. İnatçı, sabırsız ve kendisine karşı gelen herkese hoşgörüsüzdü. Çok ketumdu. Çok çalışkandı. Gelecekçi Sünni İslam’ı yoğun bir şekilde savunmaktaydı. Bir zaferden sonra Gazne’ye giriş te tam teçhizatlı 4 bin asker iki sıra halinde kendisini karşılardı.

Mahmud çelişkilerle dolu bir adamdı. Babası tarafından ilmi bir çevrede yetiştirilmiş olması sayesinde Arapça ve Farsça’nın yanı sıra Türki dilleri de yazıp okuyabiliyordu. Babası gibi İrani Samanilerin zarif ve sanatkâr saray hayatına öykünüyordu. En muhteşem ve hatta alışılmışın dışında tezgin edilmiş kitapları sarayına istetiyordu. Büyük bir kütüphanesi olduğu kesindir. Lakin kitapların neler olduğu ile ilgili bir malumat yoktur. Tek bilinen eser İbni Sina’ya ait bugün kayıp olan El Hikmet’ül Meşrikiyye (Doğuluların Hikmeti) isimli kitabıdır.

Mahmud kültür konusunda tutarlı idi. Kabiliyetli olduğunu düşündüğü kimseleri bir araya getirmede inatçıydı. Biruni’yi ve Memun’un sarayındaki diğer bilim adamlarını zorla getirmişti. Sonunda Biruni, yakın dostu ve eski arkadaşı matematikçi Ebu Nasr bin Irak ve Nasturî Hristiyanlardan fizikçi İbni Hammar ile birlikte Gazne’ye doğru yola koyulmuştu. Sonraki yıllarda Hammar Müslüman olacaktır. Gazne’de hekimlik yapacak ve kısa bir süre sonra da vefat edecektir.

Gazneli Mahmud, İbni Sina’nın yakalanması emrini verir. Hatta çok iyi bir ressam olan bin Irak’a İbni Sina’nın resmini yaptırır ve bu tasviri Nisa’ya göndererek yakalanmasını arzu eder. Ancak İbni Sina çoktan ortadan kaybolmuş ve izini kaybettirmiştir.

Biruni, anlaşılan sarayda müneccim olmuştu. Bir süre Gazne’de yaşayacaktır. Astroloji hakkında asıl düşüncelerini söylemiyor ama daha önce yazdıklarından unutmuyordu. Konuyla ilgili bir kitap yazmak için bilgi toplamaya başlamıştı. El Tefhim isimli bu kitabı on sene sonra tamamlayabilecekti.

Astrolojinin bütün ana temalarına üstünkörü değinen Biruni’nin detaylı çalışması ilmi eserinde kullandığı malumatlarla doluydu. İçinde gökbiliminden matematiğe ve tarihten en çok sevdiği konu olan takvimlere kadar her şey vardı.

Biruni’den yıldız ilmiyle ilgili bir kitap yazması istendiği kesindir. Biruni de kendi ilmi araştırmasındaki malzemeyi kullanabildiği kadar kullanmıştır. İlginç bir şekilde bu kitabı Reyhane adında kim olduğuna dair bir ipucu vermediği kadına ithaf etmiştir.

Not: Yazısı dizisi devam edecek inşallah.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » »
827 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.