logo

İlahi Davet Miraç Mucizesi

İlahi Davet Miraç Mucizesi

Aziz okuyucularım, Peygamber Efendimizin yaşı kırkı bulmuş, Allah (c.c.) onu ilahi mektebinde yetiştirmiş ve 610 yılının Kadir Gecesinde Nur Dağı’nda görevini vermişti.

Kainatın Efendisi Hz.Muhammed (s.a.v.) nice tebliğ ve mücadeleden sonra Senetül Hüzün yılına gelmişti ki, 621 miladi yıl ve Allah ayı olan Receb ayının 27.Gecesi idi. Çünkü o yıl 27 yıllık eşi ve 6 çocuğunun annesi olan vefakar, kültürlü ve anlayışlı olan Hz.Haticetül Kübra’yı (R.anha) sevgili eşini kaybetmişti. Aynı yıl 8 yaşından itibaren 52 yaşına kadar (44 yıl) efendimizi koruyan, müşriklerin tasallutuna karşı müdafaa eden ve fakat iman nasip olmayan amcası Ebu Talib’i de kaybetmişti, üzüntülü yılıydı. Yine o sene efendimiz, müşriklerin çok hücum ve eziyetlerine maruz kaldı. Bu üç sebepten dolayı çok üzüntülü idi. Allah (c.c.) sevgili habibini sevindirmek ve huzura kavuşturup hüznünü gidermek için; hiçbir peygambere nasip olmayan bu çağrı ve ilahi davete buyur dedi.

Miraç Olayı, Hicretten 18 ay önce Mekke-i Mükerreme’de vuku bulmuştur. Allah’ü Teala, bir bakıma Resulünü; sabır ve tahammülü dolayısıyla hem teselli etmek, hem de ödüllendirmek istedi. O gece, Hz.Ali’nin (r.a.) kız kardeşi ve amcasının kızı Ümmü Hani’nin evinde misafir iken Haram-ı Şerife götürüldü. Harem’de bir gönül operasyonu geçirmişti; Cebrail (a.s.) göğsünü açarak zemzemle kalbini yıkamış, nûr ve hikmetle doldurmuştu. Burak denilen katırdan büyük, merkepten küçük beyaz bir binekle ilahi yolculuk yatay olarak başlamıştı, Cebrail (a.s.) refakatinde. Öyle ki, o uzun beyaz binek, adımını atınca; bir vadiden diğer vadiye âdeta bir şimşek hızıyla uçarak (yürüyerek bir aylık mesafe olan) Kudüs-ü Şerife/Mescid-i Aksa’ya vardılar. Efendimiz orda hazır bulunan bütün peygamberlere imamlık yapıp (İmamul Mürselin) iki rekât namaz kıldırdı.

Sonra “Miraç” denilen merdiven veya asansörle (ikinci binekle) dikey yolculuk başladı. Bu yolculukta sağda ve solda dizilmiş melekler, peygamberimizi Meth-ü Senâ ederken efendimiz de onları görüyor ve duyuyordu. Yedi kat semadan geçince her bir semada peygamberlerle karşılaşıp selamlaşıyordu.

Peygamberimiz, Kudüs-ü Şerif’ten, Cebrail (a.s.)’ın eşliğinde madde âleminin son sınırı olan 7.katta Sidretü’l Münteha’ya kadar yürüdü. Bu büyük meleğin görevi orada noktalandı. Bu defa üçüncü yolculuk başladı. Refref denilen melek geldi ve Resulullah’ı görmeye mani yeşil bir örtü ile bürüdü. Orada ilahi huzura Kurb-i Zat’a yaklaştı. Mekândan münezzeh olan Allah’ü Teâla ile sevgili Resulü arasında insan idrakinin kavramaktan aciz olduğu bir şekilde ilahi huzura; ruhen ve cismen kavuştu. Bu buluşma o gece ilahi tecellilerle donatılan Cesed-i Muhammed’e adeta ruhlaşmış, tabiatüstü, fizik kanunu ötesi hükümler uygulanmıştır. O gece efendimize kâinat gösterilmiş, Allah’ın kudretine şahit olmuş ve üç hediye ile dönmüştür: 1.si Beş vakit namaz 2.si Bakara Suresinin son iki ayeti ve 3.sü Allah’a şirk koşmadan ölen mü’min günahkârda olsa cezasını çektikten sonra cennete gideceği müjdesidir.

İsra Suresi 1.Ayette şöyle buyrulmuştur: “…Kudretimizin açık delillerinden olan o evrensel peygamberi İns-ü Cinne, bütün kâinata tanıtalım; kâinat ve ötesinin, geçmişte olanlar ve gelecekte olacakların bir kısmını ona müşahede ettirelim diye bu miracı gerçekleştirdik…”

Kardeşlerim, İslam dini başlıca üç temel üzere kurulmuştur. İMAN, İBADET ve AHLAK. İşte miraç olayı da imanla ilgilidir. İmansız kimselere miraçtan bahsedilemez. İmanı olmayana hazmı güç ve imkânsızdır.

Değerli okuyucularım, sağlam imanla, zayıf inanç sahiplerini Hakk terazisi gibi dirhemi dirhemine ayıran Miraç hadisesi, her sene-i devriyesinde asrın insanlarını ilahi bir imtihan çemberinden geçirmektedir. Ne mutlu bu imtihanı kazanan imanı kavi mü’minlere.

Son Söz: Peygamber (a.s.) için en büyük gece Miraç Gecesi, Ümmeti için en büyük gece Kadir Gecesidir.

Selam Hüda’ya tabi olanların üzerine olsun

Muzaffer Coşkun

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
2036 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.