logo

İnsanlar Neden Esir Olurlar?

İnsanlar Neden Esir Olurlar?

Hepimiz bir gün deniz kıyısında veya vapurda martıları seyretmişizdir. Hepsi ne kadar hür ve ne kadar da özgür. İstedikleri şekilde uçmakta, istedikleri gibi kaynaşmakta ve suyun üstüne çıkan balıkları hep birlikte takip ederek kısmetleri için ani bir dalış ile rızklarını, yemlerini almaktadırlar.

İnsanoğlu da aslında hür ve özgürdür. Öyle olması ve kalması da gerekir fakat insanları bundan mahrum etmek isteyen bir kitle var; tüm dünyada örgütlenmiş ve devamlı plan yapan sonra da kendi ağları ile insanları istedikleri noktaya sürükleyen bir kitle.

Kazakistan’da da bir kaç gün önce böyle bir plan ve program uygulandı maalesef. İnsanlar istemedikleri halde böyle bir oldu-bittiyle karşılaştı. Sebebi ne olursa olsun, ister Türki Cumhuriyetlerin birleşmesini önlemek, ister kuşak yol projesini baltalamak, ister eski dağılan S.S.C.B’ni tekrar canlandırarak yeni büyük Rusya hayalini gerçekleştirmek olsun sonuçta o ülke insanları, bir sıkıntı ve yaşam özgürlükleri için dram yaşadılar.

Rahmetli A. Muhtar Büyükçınar kendisi âlim ve fazıl bir insan idi. “Mutluluk yolları ve hayat kitabında” belirttiği gibi;

İnsanlar neden esir olurlar:

1-Yabancı sömürgecilerin elinde yaşamak,

2-Diktatör idarelerin esaretinde yaşamak,

3-Baskının esiri olmak,

4-Yanlış ve eksik bilgilerin esiri olmak,

5-Aşırı sevginin esiri olmak,

6-Kötü alışkanlıkların esiri olmak,

7-İbadet adına yapılan hurafelerin esiri olmak,

Bu her maddeyi açıklamaya ve yaşananları görmeye başlayınca, çok çok anlam ifade etmektedir.

Örnekler istediğiniz kadar çok. Örnek Suriye; başında bir idareci ve halkı hür değil, serbest değil, toprakları başka ülkelere peşkeş çekilmiş vaziyette. Petrol zenginlikleri dün batılı büyük şirketlere bugün PYD, YPG gibi örgütler vasıtasıyla yine başkalarının kontrolüne verilmekte. Halkına zulüm had safhada, yıllardır kendi halkının üzerine bombalar atılmış ve ülke dışına göç eden vatandaşları perişan vaziyette.

Kazakistan için ABD Dışişleri Bakanı Blinken; “Ruslar evinize girince bir daha çıkarmak zor olur derken Rusya Dışişleri Bakanlığı ise “ABD evinize girdiğinde hayatta kalmak, tecavüze uğramamak ve soyulmamak zordur” demiştir. Hep birbirine çamur atmak ama bildiğini okumak, bunların birbirinden farkı yok maalesef. Nerden bakarsanız bakın, al birini vur diğerine hangisi daha iyi, hangisi daha kötü.

Daha önceki yüzyıllarda farklı senaryolar yine vardı. Bizim kurtuluş mücadelemizde de ciddi deneyimler yaşandı. Son 30-40 senedir yeraltı, yerüstü zenginliği olan ülkeleri birbiriyle paylaşıp, paslaşmıyorlar mı? Biri bir ülkeye giriyor, öbürü es geçiyor sonra onun işi bitiyor diğeri giriyor. İşte Afganistan işte Irak, Suriye, Sudan, Yemen, Cezayir,  Myanmar ve daha niceleri.

Afrika yüzyıllardır başlı başına bu sömürgeci ülkelerin arenaları olmadı mı?

Sadece bizim atalarımız sömürge, sömürme işini yapmadılar her girdiği yerde huzur kaynağı ve sembolü oldular.

Son yıllarda birde ekonomik esaretten bahsedebiliriz.

Bir tuşla veya bir FED kararı ile tüm dünya ekonomileri baskı altında. Ekonomik baskı ve çökertme birçok darda olan ülkeye zor günler yaşatıyor. Ülke birden fakirleşebiliyor, insanların alım gücü gidiyor, para birimi değersizleşerek milli ekonomiler çöküyor…

Bir ülkeye, para baronları, kredi adı altında borç verse sonra da onu faiziyle birlikte tahsil etse o ülke ekonomisi sizce ayakta kalabilir mi? Bu para baronları Dünya’daki birçok ülkenin merkez bankalarına faizle borç vermekte sonra da tahsile başlamaktadır. Borcunu ödeyemeyen ülke, bir nevi esaretten kurtulamamaktadır.

Daha önce IMF kurumunun yaptığı da bundan farksız değil miydi? Borcunu ödeyemeyen ülkeye finans uzmanı göndermek, o ülkeye emir niteliğinde tavsiyede bulunmak, hatta bazı üretim faaliyetlerinde bulunmasını yasaklamak. İthal edeceği bazı ürünleri dahi denetlemek gibi farklı görevler yapmamışlar mıydı?

Eskilerimiz bize verilen Marshall yardımını çok iyi hatırlar herhalde!?

Bize düşen görev;

Milletçe sıkı sıkıya birbirine sarılmak, şu veya bu parti olsa da birlik olmak, kesinlikle hiçbir dış menşeili ülke propagandalarına güvenmemek ve aldanmamak.

Dıştan gelen her tür telkin ve yönlendirmelere, fasıt ve fitneye sebep olan görüş ve fikirlere karşı dimdik durmaktır.

Çocuklarımızı ve gençlerimizi memleket sevdalısı olarak yetiştirmek. Onları misyon ve vizyon sahibi olarak gelişmelerini sağlamak. Başta kültür emperyalizmi olmak üzere özendirici ve kimliğimizi bozucu film, sanat adı altında işlenen işlevlere çanak tutmamak,

Atalarımız ile övünmek, geçmişimiz ile bizi yeise düşürmek isteyenlere fırsat vermemek,

üzerimize oynanan oyunları ferasetimizle ortaya çıkararak ülkemizi felakete ve uçuruma sürüklenmekten kurtarmaktır.

Şunu da söylemek gerekirse günlerdir gündemi meşgul eden meclisimize giren PKK’lı ve onları destekleyen vekillere ne demeli. Yıllardan beri nasıl meclisimizde barınmışlar, hakikaten içler acısıdır. Bunlara çanak tutan siyasilere de yazıklar olsun! Suriye’de PKK, PYD, YPG uzantılarının ilerde verecekleri zararlar da cabası. Onlara yardım yapan ülkelere de çok yazık. Bölgesel olarak zulme destek olanlar da bir o kadar suçlu olsa gerek.

Dünya’yı idare ettiğini zanneden fakat bunu mazlumların sırtından sağlayan ülkeler maalesef tarih önünde bir gün mahcup ve mahzun olacaklardır.

İnsan ve insanlık için çalışan idarecilere, düşünen düşünürlere ve fikir adamlarına, sanatçılara bu zamanda eskisinden daha çok ihtiyaç vardır.

Sağlık ve esenlikle olmanız dileğiyle.

Fethullah FAKIOĞLU

249 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.