logo

Kirli Suriye Savaşı

Kirli Suriye Savaşı

Kirli Suriye Savaşı

Suriye’de bir facia, bir trajedi yaşanıyor! Suriye’de tarihte bu ölçekte emsali görülmemiş bir savaş, tek taraflı olması itibarıyla (bir yanda halk, bir yanda rejim ve müttefiki süper gaüçler) bir katliam yaşanıyor!

Tarihin hiç bir döneminde ve hiç bir coğrafyada; özellikle kadınlara, çocuklara, yaşlılara, mabetlere, kadim yapılara, sokağa, taşa, ağaca karşı bu kadar hunharca, bu kadar insanlık dışı bir saldırı görülmemiştir! Bu tarz saldırı, Filistinlilere karşı İsrail’in geliştirdiği “mukaddes” bir “imha yöntemi” olmakla birlikte, bir ülkenin tamamına ilk defa uygulanmaktadır! Elbette akla, bu “imha projesinde” İsrail’in parmağı olduğu hakikatini getirmektedir.

Bu ölçüsüz saldırı sadece sivil insanları değil; aynı zamanda bir ülkenin tabii güzelliklerini, mimari yapılarını, bizzat şehirlerini, caddelerini, sokaklarını da hedef seçerek “insanların” yanı sıra “nebatat ve eşyayayı”da katliama tabi tutmaktadır!

Suriye’de yıllardır kendi halkına, kendi toprağına, kendi tarihine ve kendi medeniyetine ihanet eden bir rejim işbaşındadır!

Bu işbirlikçi Suriye rejimi, yine tarihte bir benzeri görülmemiş şekilde; hem kendi düşmanlarını, hem kadim düşmanları bir araya getirerek, kendi “ülkesinin” üzerine toptan felaket ve ölüm kusmaktadır! Normal bir düşünüşle; Esed’in İsrail ile, ABD ve İsrail’in İran ile, ABD’nin Rusya ile işbirliği yaparak aynı amaca hizmet için bir araya geleceğini tahmin bile edemezdik! Bu şeytanî işbirliğinin bir ülkeye karşı nasıl insanı, tabiatı ve eşyası ile katliamlar yürüttüğünü diller ve kalemler izah edemez!

İnsanlığın onuru ve bütün değerleriyle birlikte yok edilmekte olan bir halkın istikbali adına, bu eşi görülmemiş savaşın yıkıcılığı ve sonuçları üzerine çatlatırcasına kafa yormamız şarttır. Neden diye sormalıyız kendimize, neden? Dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım, hangi milletten ve hangi dinden olursak olalım, “neden” diye sormak insanlık görevimizdir! Bu şeytanî ittifak Suriye halkından, Suriye Coğrafyasından ne istemektedir? Bütün bu felaket ve katliamları ne adına yapmakta ve bunlara yaslanarak Suriye’de “nasıl bir gelecek” kurmayı hedeflemektedirler?

Suriye’de “sürdürülen” utanç verici savaşı var olan orantısız şiddet ve icra edilen “ahlaksız ve eşsiz” saldırılardan yola çıkarak değerlendirdiğimizde şu tespitlere ulaşmak mümkün;

1- Bir ülkenin halkı kadın-erkek, yaşlı-çocuk ayrımı gözetmeksizin dünyanın gözü önünde katliama ve tehcire tabi tutularak açıkça Suriye toprakları “insansızlaştırılmakta”dır.

2- “İnsansızlaştırma” ameliyesi özellikle Suriye halkının çoğunluğunu teşkil eden Sünni-Arap kesim (% 75) üzerinden yapılmaktadır. Oluşturulan bilinçli tedhiş ortamında halk göçe zorlanmaktadır (tehcir).

3- Ülkenin şehirleri, ilçeleri, köyleri; bilinçli bir şekilde taş üstünde taş bırakmayacak şekilde bir baştan bir başa bombalanarak yok edilmektedir.

4- Ülkenin insan, kültür ve medeniyet varlıkları özenle hedef seçilerek “tarihî hafızası” imha edilmektedir. Camiler, mescitler, müzeler, kütüphaneler, köprüler, antik eserler, hanlar, hamamlar, caddeler ve sokaklar hedef gözetilerek “özenle” bombardımana tutulmaktadır!

5- Suriye halkının kendini savunma hakkı, orantısız gücün kullanıldığı gayrı insanî, gayrı ahlakî ve kahredici bir savaş tarzıyla elinden alınmakta, yurduna ilişkin bütün gelecek umutları kirli manipülasyonlarla boşa çıkarılmaya çalışılmaktadır!

6- Her halk gibi, kendi toprağında bağımsız yaşama hakkına sahip olması gereken ve bu uğurda kanıyla, canıyla mücadele veren Suriye halkının kendini savunma hakkı/kurtuluş mücadelesi; Batı ve iliştirilmiş kurumları vasıtasıyla terör/terörist/fundamentalist/cihatçı vs gibi negatif kavramlarla manipüle edilerek, dünya kamuoyunda gözden düşürülmeye çalışılmaktadır! Dahası koca bir müslüman milletin izzet ve şerefini kırmaya yönelik bu iftira ve propaganda furyası, başlı başına bir “psikolojik savaş” amacına hizmet etmektedir. Ölenlerin 1 milyonu, tehcir nüfusu 4 milyonu bulan bu Müslüman millet, ABD ve Avrupa Devletleri ve halkları tarafından onuru kırılmakta, küçümsenmekte ve istismar edilmektedir. 

7-Suriye halkı başta Esed rejimi ve fiilen orada savaşan Devletler olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde istismara uğramaktadır. İşkence, zulüm ve katliamların dışında, tecavüz, fuhuş, kaçırılma, organ mafyası, kölelik gibi çağ dışı “insan ticareti”ne de maruz kalmaktadır.

8-Bütün bu insanlık dışı, tarih dışı icraatlarıyla, Suriye’de “halksız” bir ülke oluşturma peşinde olan Esed ve müttefikleri gerçekte istikbal için neyi hedeflemektedirler?! Yaptıklarının sürdürülebilir olmadığını/olamayacağını bile bile Suriye üzerinde hangi şer planını gerçekleştirme çabasındalar?! 

9-Suriye üzerinde; Esed ile İsrail’i, ABD/İsrail ile İran’ı, ABD ile Rusya’yı, bütün bu odaklar ile Kürtleri birleştiren bu kadar faciaya değecek ortak payda ve bu kadar kan dökülmesine değecek ortak amaç nedir?!

10-Esed, İran, ABD, İsrail, Rusya ve PYD’nin Suriye topraklarında kurmak istedikleri yeni devlet, tüm kurum ve işlevleriyle Suriye halkının yapacağından daha adil, daha eşitlikçi, daha hoşgörülü ve daha çoğulcu mu olacaktır?! Hem bir halkın üzerine bombalar yağdırıp katliamlar yaparak kendi iradesini elinden almak hangi insanî mantalite ile izah edilebilir!!

Bunlar kafa yorulması gereken sorulardır!..

Bu menfur savaş vesilesiyle ülkemizde tartışılan “Suriyelilerin vatandaşlık hakkı” sorununa da bir nokta koyalım; 100 yıl mukaddem Suriye diye bir ülke yokken bile o bölge halkı zaten vatandaşımızdı!!

Dolayısıyla Suriyelilerin vatandaşlık hakkı “ihkak-ı hak” sayılmalı ve bu saçma tartışmaya bir son verilmelidir! Özellikle bu ülkede ki varlıkları yüz yılı bile bulmayan itirazcı korosu haddini bilmeli ve susmalıdır!

Bu ülkenin tarihinin 90 yıl önce Ata-Türk’le ve birdenbire başladığını zanneden embesillere; bugün Suriye denilen coğrafyaya 400 yıl hükmettiğimizi hatırlatmak üstümüze vazifedir!

Bu Ülkede geçmişi yüz yılı bulmayan “döneklerin”, -Suriye’de yaşanan katliamların ve insanlık suçlarının uzağında- “vatandaşlık” konusunu tarihî gerçeklikten kopuk bir histeriyle, hatta ırkçı bir tavırla ele almalarının aleyhlerine olacağı ve ilerde ayaklarına dolaşacağı kendilerine hatırlatılmalıdır!

Necdet Meşe

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
1812 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.