logo

MİLLİ MÜCADELE’DE TÜRKİYE RUSYA’DAN YARDIM ALDI MI?

MİLLİ MÜCADELE’DE TÜRKİYE RUSYA’DAN YARDIM ALDI MI?

MİLLİ MÜCADELE’DE TÜRKİYE RUSYA’DAN YARDIM ALDI MI?

Resmi tarihin dogmatik öğretilerinden biri de doksan yıldır ballandıra ballandıra anlattığı ve ders kitaplarında vazgeçmediği yalanlardan biri de Milli Mücadeledeki meşhur Sovyet Rus yardımıdır!

Milli Mücadele yıllarında belki de bu yardıma olmayana veya hileli olan yardıma muhtaçtık. Çünkü karşımızda güya yedi düvel vardı. Onlara karşı göstermelik de olsa “Bakın bizim arkamızda koskoca Rusya var, ona göre haaa” demek siyaseten Rus yardımına sarılmamızı makul gösterebilir. Yani o yıllarda Rus yardımının ifşa edilmesi uluslararası dillendirilmesi tamamen psikolojik diyebiliriz. Zaten Milli Mücadele iki ideoloji üzerine bina edilmeye çalışılmıştır. Birincisi İslamizm ki bunu gerek I.TBMM üyeleri ve Mustafa Kemal Paşa her fırsatta dillendirmişlerdir. Örneğin TBMM’nin cuma günü açılması aynı gün Ankara’da hatim duaları, kurbanlar, Cuma namazının toptan Hacı Bayram-ı Veli Camiinde eda edilmesi, mebusların Kuran-ı Kerim’e el basarak yemin etmeleri gibi dini ritüellerin yanında, meclisin içki yasağı çıkarması, Mustafa Kemal’in cihat yaptığı için Gazi unvanını alması ve Hint Ulemasının kendisine verdiği Seyfül-İslam yani İslam’ın kılıcı unvanını memnuniyetle kabul etmesi vs. İslam’ın Milli Mücadele üzerindeki Okyanusta damla misali izlerinden çok cüzi kısımlarındandır.

Milli Mücadelenin ideolojisinin üzerine inşa edilmeye çalışıldığı ikinci arsa ise Sosyalizm ya da bunu vücut bulmuş ete kemiğe bürünmüş hali olan Sovyet Bolşevizm’idir.

Bolşevikler de bizim Milli Mücadeleciler gibi Çar taraftarları ile mücadele ederken tüm Rus halklarına kendilerine destek vermeleri karşılığında onlara İstiklal vaat etmişlerdi. Hakikaten Çar devrilmiş, Komünizm iktidar olmuş ve Rusya’da 1918’de milli cumhuriyetler kurulmuştu. Ama iki yıl sonra Sovyet Rusya bu genç cumhuriyetleri işgal edecek ve Çarlık Rusya’nın iki asırdan beri tam olarak sömürgeleştiremediği Orta Asya Türk topraklarını sömürgeleştirecekti.

1920’lerde anti emperyalist olduğunu dünyaya ilan eden Bolşevikler hem içerde Çar’a karşı destek kazanmakta hem de emperyalizmin deşifre olduğu dünya siyasetinde sempatik görünmeye çalışmaktaydı. İşte bu sırada Rusya’nın güney komşusu emperyalistlerin işgali altına girmişti. Rusya hem güney sınırından düşmanlarını uzaklaştırmak (bugün bizim güney sınırımızdaki terör koridorunu engellemeye çalıştığımız gibi) hem de kendi rejimini Anadolu’da yaymak istiyordu. TBMM ise bir an önce doğu sınırını kesinleştirmek ve Batı Anadolu’yu düşman işgalinden kurtarmak için askeri ve mali açıdan Rus yardımına muhtaçtı.

Yani iki hükümet arasında 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması bir aşk nikâhı olmayıp tamamen karşılıklı çıkarlara dayalı bir mantık nikâhıdır.

Sözü edilen bu Antlaşma gereğince Sovyet Rusya TBMM’ye Milli Mücadele devam ettiği müddetçe yıllık 10 milyon ruble altın verecek bunu da iki taksitle ödeyecekti. Moskova Antlaşması sırasında Moskova’da bulunan genç Buhara Cumhuriyeti’nin Başkanı Osman Koca Bey, Lenin’e Türk Heyetinin Moskova’dan ne istediğini sorar; Lenin de para cevabı üzerine Osman Koca Bey miktar sorar. Lenin biliyor ki Buhara’da altın rezervi var ve 100 milyon ruble der. Buhara Cumhurbaşkanı bu miktarı kendilerinin ödeyebileceğini söyler ve 100 milyon ruble Ankara’ya gönderilmek üzere Sovyet Hükümetine zimmetlenir. Rusya bu paranın 95 milyon rublesini cebe indirir ve Ankara’ya 1921 yılının ilk taksiti olarak 5 milyon ruble altın gönderir. Ayrıca bu paranın 500 bini de silah satın almak için Almanya’ya havale edilir. Almanya’ya silahları satın almak için giden Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı Nuri Conker, Almanya’da pavyonlarda bu parayı batırır ve kendisine hesap sorulamaz.

Yine Kemalistlerin salyalar saçarak anlattıkları ve Anadolu’ya gönderilen Rus silahlarına göre bizde mermi yok, gönderdikleri mermilere göre de biz de silah yoktu. Yani Rus yardımı bir hile veya aldatmacadan ibaretti.

Tüm bu hile ve desiselerle birlikte yukarda adı geçen mezkûr antlaşma ile Karadeniz’in gerek yeraltı gerekse de yerüstü kaynakları bakımından en zengin şehri olan Batum plebisit yani halk oylamasıyla % 81 Türk olmasına rağmen Rusya’ya peşkeş çekilmiş ve Misakı Milli’den ilk taviz olarak kaybedilmiştir.

Milli Mücadele’ye asıl büyük katkısı olan Hint, Afgan ve Azerbaycan Türklerinin yardımı sizlere ömür…

Acaba onlar ne zaman Tarih mahkemesinde hak ettiği değeri bulacak.

Belki de başka bir tarihte gazetemizin köşesini süsleyebilir.

Mehmet Özkaraman

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
1319 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.