logo

Ömür Boyu Süren Ders CUMA

Ömür Boyu Süren Ders CUMA

Ömür Boyu Süren Ders CUMA

Bize muhatap diyor dil âlemi. Basbayağı milyonlarca mü’min cuma günleri bir hatibin anlattıklarına muhatap oluveriyor. Hem de öyle böyle değil, senede elli iki hafta. Bu rakamı senelere çarparsanız sayı katlandıkça katlanıyor. Aslında yaklaşık kırk dakikalık bir dersten bahsediyoruz. Cuma günleri yediden yetmişe herkes bir şeyler katıyor kendine. Aslında iki nokta çok önemli. Birincisi, dersin sahibi yani hoca, yani öğretmen. İkincisi; konu ve konunun açılması, örneklemeler.

Cuma namazından bahsediyoruz durum çok ciddi. Ayetle sabit ve Kuran’da bir surenin ismi olmuş mübarek gün. Milyarlarca paylaşımın ve beğenin pik yaptığı saatler. Seviyorum cuma mesajı atmayı ne yapayım? En tercih edilen cuma mesajları diye sayfalar dolaşıyor sanal âlemde.

Mezun olamayacağınız tek okul cuma okuludur. Öldüğünüzde diploma alırsınız. Öyle kişiler vardır ki namaz kılmaz ama cumayı kaçırmaz. Bir yanıyla tembelliğin, diğer yanıyla istikrarın sembolüdür cumacılar.

Öğretmen yani hoca hutbe okur öğrencilere. HUTBE, muhataba direkt sunulan etkili konuşmadır. Bizi farza hazırlayan bir talim ve terbiye metodudur.

Hep merak etmişimdir “Allah Rasulü (s.a.v) nasıl hutbe okurdu?” diye. Elinde yazılı bir kâğıdı yoktu. İnci gibi dişlerinin arasından dökülen kelimeleri sahabe hava da mı yakalıyordu acaba? Hutbelerinin konusu muhtemelen Kuran eksenli konulardı. Kaç dakika sürerdi acaba? Süre kısıtlı mıydı yoksa uzar mıydı? Uyuyan sahabe var mıydı acaba; şöyle sırtımı duvara yaslayayım, kafamı önüme eğeyim, karambolden vakti geçireyim diyenler çıkabilir miydi? Bana sorarsanız mümkün değil. Onlar cuma yaygın eğitiminin en şiddetli zeki talebeleriydi. Rasulullah’ın hutbelerini iple çektiklerine kefilim. Bu öğrencilerin yetişmesinde Rasulullah’ın (Hicretle başladığına göre) dört yüzden fazla hutbesi çok önemli bir yer tutar hiç şüphesiz.

Ben hutbenin kâğıttan düz metin gibi okunmasına âcizane hiç anlam veremiyorum. Gözün muhataba ulaşmayıp sadece kâğıda yapıştığı müsamere tipi okumaların eğitimin kalitesini azalttığını hatta o hatip ve muhatap arasındaki entegrasyonu kopardığını düşünüyorum. Yapılan işin baştan savma, okuyalım da bitsin veya dinleyelim de farza geçelim boyutuna dönüştüğünü uzun yıllardır kendimce gözlemliyorum.

Konunun küçük notlar halinde alınıp maddeleştirilerek öğretmen tarafından açılmasını, sesin yükselmesini, alçalmasını, duyguların işin içine karışmasını, bazen iki damla gözyaşının öğrencilerden dökülmesini, bazen hocanın sesinin titremesini çok isterdim. Bir hafta on dakika, diğer hafta kırk dakika sürmesini isterdim. Her hafta A4 kâğıdını ikiye bölmüş bir yazıyı okumaktan başka bir şeylerinde bu işin özünde olduğunu, soyut kelimelerin ve duygu eksiği cümlelerin terkedilmesini hayal ediyorum. Olsun hayali bile mutlu ediyor beni.

Diyanet’e son haftalardaki hutbeleri için çok teşekkür ediyorum. Özellikle, geçen cuma hutbesi hatta son aylardaki hutbeleri beni umutlandırıyor. Geçen hafta (17 Şubat) Asr suresinin tefsir edilmesi çok kaliteli bir dersti. Asr suresi bu kadar kısa sürede bu kadar güzel özetlenebilirdi.

“Salih amel nedir?” sorusunun cevabını arıyorsanız hutbedeki Asr suresinin tefsirine bakmanız özetle yeter. “Kuran’da kısa ama anlamı oldukça derin bir suredir” diye başladı ya hoca bu beni inanılmaz mutlu etti. Hele bir de bu konuda birkaç örnek verseydi, bir daha o öğrencilerin aklından kolay kolay çıkmazdı o konu herhalde.

Bir hafta geriye gittiğimizde (10 Şubat) dua ile ilgili bir ders vardı cuma eğitiminde. “Tefekkür aklın duasıdır. Aşk ve merhamet kalbin duasıdır. İstiğfar ise sadece dilin duasıdır. Akıl ve kalp duaya durmadan, dilin duası fayda etmez” dediğinde hoca, bizim şöyle bir gözlerimizi açtıkça açıp irkilmemiz gerekmez miydi? 13 Ocak’ta camilerde okunan hutbede “ALLAH’IN SEVDİĞİ KUL OLABİLMEK” Günde üç kere okunmalı. Sabah, akşam ve yatarken. Her satırını al, kendine vur. Ben neyim, nerdeyim, ne yapıyorum? Sor da sor.

Bir şey eksik. Tam olarak adını koyamıyorum ama eminim bir şey eksik. Hutbelerin önemini anlatarak mı başlanmalı? Hutbe metodolojisi üzerine çalışma mı yapılmalı? Yeni teknikler mi geliştirilmeli? Herkesin etrafa değil de hocaya baktığı “Acaba ne kapacağım bu hafta bu dersten” dediği bir cuma dersi hayal ediyorum ben yine.

Sonunda eksikliğin ana nedenini kâğıttan okumaya veriyorum. Bilmem belki de yanılıyorum.

Serdar Çil

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
1813 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.