logo

Bir Anne Gerçekten En Çok Neye İhtiyaç Duyar?

Filiz BALCI

Filiz BALCI
filizmelek65@hotmail.com
Bir Anne Gerçekten En Çok Neye İhtiyaç Duyar?

İlkokula başladığımda anneler günü diye bir şey yoktu hayatımda. Anne; zaten çok sevilen, daima sevilen, huzuru ve güveni kucağında bulduğum kadındı. Bu sevgi kesintisiz, doğal ve güçlü bir sevgiydi.  

Okulda öğrendim anneler günü diye bir gün olduğunu ve annemize mutlaka bir hediye almamız gerektiğini. Bu gereklilik günlerce kuruş kuruş para biriktirmek, yememek içmemek, babaya anlatılsa da anlaşılmamak, istediğin hediyeye bir türlü ulaşamamak, en son bir naylon çiçeğe razı olmak ve bunları sana yaşatan annene anlamadığın bir öfke biriktirmek demekti benim için. Ne de olsa kültürümüze yeni giriyordu, bir türlü beceremiyorduk. Hele hele “yine anneler günü geliyor” gibi bir ifadenin oluşturduğu can sıkıntısını unutmam mümkün değil.

Artık bir kesim için de olsa öyle değil olay. Babalar görevlerinin bilincinde çocuklarla haftalar önceden paslaşmaya başlıyor. Anne zaten bir görev bir hak olduğu için(!) çaktırmadan siparişler veriyor. Alınan hediyeler kıyaslanıyor ve çocuğun değil babanın karnesine işleniyor. Zaten tam da burada çocuk yok aslında. Bütün filim babayla annenin arasında dönüyor. Çocuk hediyenin ne olduğunu bile bilmiyor. Reklam denen kapitalist leş çark, bir ay önce işlemeye başlıyor. Ekranlarda en pahalı hediyeyi alan annenin mutluluğu… Artık insafınıza kalmış; bir mutfak robotu mu, bir pırlanta yüzük mü? Bunlar benim gündemimde değil.

Hala annesine duyduğu sevgiyi, maddi bir şeyle kıyaslamaya zorlanan çocukların hissettikleri suçluluk duygusu, yapamamanın, alamamanın acizliğini yaşattırdığımız minik yürekler var elbette. Onlara dönük benim algım!

Dünyaları vermek istedikleri anneleri fısıldasa kulağına “Şşşşt sakin ol! Beni ne kadar sevdiğini biliyorum. Çünkü ben seni daha çok seviyorum. Sen bana verilmiş en güzel armağanısın Rabbimin. Böyle bir sevgi dünyanın çullarıyla ölçülemez“ dese mesela!

İnsanın evladına iyilik düşünmesinde niye bu kadar abartılı bir aferini hak ediyor bilmiyorum. O zaten senin kendinden biri. En bencil insanların bile evlatlarına tahammüllerine ya da anne baba olunca yaptıkları fedakârlıklara tanık olduk hepimiz.  Kaşı sana gözleri babasına benzeyen bir çocuğu sevmek, kendini, kendi çocukluğunu sevmek kadar kolay. Onun canını kendi canından aziz bilmen, yaratılışında var senin. Bu sana zor değil. Genişletebildiysen yüreğini, anneliğin ilk ateşlemesiyle çıkabildiysen yücelere, komşunun çocuğunu da sev ama öyle göstermelik değil, cidden sev.

Annelik babalık yücelere ulaşabilseydi kurtlar sofrası olur muydu Dünya? Halısını dışarıya silkeleyen kadın, evini bütün Dünya olarak görüyor mudur? Sadece evini temiz tutmakla çocuklarını kirden koruduğunu zannediyor olabilir mi?

Bir dost yıllar önce üniversite sınavına giren çocuğu kimliğini kaybedince kapı önündeki güvenlikle biraz heyecanlı konuşmalar yapmak zorunda kalmış, çocukları sınavda olan aileler dikkatleri dağılacak diye bu arkadaşı neredeyse dövmeye yürümüşler. O da dönüp velilere “evet sizin çocuğunuz okuyacak. Mühendis, doktor olacak. Benimki okuyamayacak tinerci olacak. İş çıkışı metroda sizin çocuğunuzu şişleyecek” demişti. Oradaki aileleri ne kadar etkiledi bu abartılı ifade bilmiyorum. Ama beni etkiledi.

Herkes kapısının önünü silerse bu iş olur diyenlere inat, “tek kendini düşünen, kendini bile kurtaramaz” demek istiyorum.

Senin sözün çocuğuna ulaşmadığında, başkası onun kalbinden tutabilir diyorum.

Aynı şekilde mum misali dibine ışık veremezken, bir başkasının kahramanı olabilirsiniz.

İşin sırrı burada bencillikten kurtulmuş annelik ve babalık dünyayı kurtarabilir.

Övgüye, her türlü takdire layık olan da bu olsa gerek.

Selam ve dua ile

Filiz BALCI

Etiketler: » » » » » » »
578 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Şehidin Makberi Göklerdir

    26 Mart 2024 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Kağıthane, Köşe Yazıları, Siyaset, Tüm Manşetler

    Tevrat Hz. Musa'ya, İncil ise Hz İsa’ya indirilmiş ilahi kitaplardır fakat yıllar içerisinde Musa'nın ve İsa'nın dinleri bozulmuş, kitapları deformasyona uğratılmıştır. Yani iki kitapta insan eliyle değiştirilmiştir. Şu an piyasada yüzlerce farklı çeşit İncil ve Tevrat var ve her birinin içeriği diğerinden farklıdır. Hiç bir ilahi kitapta, insanı da geçtim, hiç bir canlının, hele de bir masumun öldürülmesi emredilmez, tavsiye edilmez. Kur'anı Kerim bunun için var ve kıyamete kadar İslâm dini ve Kur'an-ı Kerim teminat altındadır ve nihai ...
  • Haksız Hukukun Kanlı Elleri

    13 Aralık 2023 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Zulüm ile kendi "haksız hukukunu" sağlamaya çalışan İsrail, hem kendi halkına, hem Dünya'ya ne kadar rezil, ne kadar acımasız hatta nasıl gaddar ve kalleş olduğunu her fırsatta gösterdi utanmadan. Sanmasınlar ki zalimlik ile âbâd olurlar! Neyi kurtarmaya çalışıyorlarsa bilsinler ki ilk önce ondan olurlar. Ve elbet mazlumun sahibi Allahtır. Bir gün kimin kimde ne hakkı varsa Allah (c.c.) herkesin hakkını iade edecektir. Gerek bu dünyada gerek ahirette. Hainlik ve gaddarlık ile zafer kazanılmaz bunu er geç anlayacaklar ya ahirette y...
  • Bir Yerlerde Birilerine Hep Yazık Oluyor

    08 Ekim 2023 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İnsanın her şeyi, layıkıyla hak ettiğini yaşadığı bir hayat yok.Bir yerlerde birilerine hep yazık oluyor.Bir yerlerde hep birilerinin hakkı çiğneniyor.Bir yerlerde hep birileri istemediği şeylere mecburen katlanıyor.Yaşamak güzel ama birileri bunu hep zorlaştırıyor, kendilerine de bize de! Olan olur üzülürsünüz, içiniz burkulur ama anlamazlar hislerinizi, anlamazlar gerçekleri.Boşuna anlatmakla heba etmeyin kendinizi. Aynı yere aynı pencereden bakmak, aynı şekilde görmek demek değildir. Gözle görülen aynıdır da gönüllerin gördüğü bamba...
  • Kabahat altın taç olsa, kimse alıp takmaz başına

    10 Temmuz 2023 Din ve Yaşam, Eğitim, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Sivil Toplum, Tüm Manşetler

    İçimde kocaman bir ağlamak var,Kimse gerçekleri görmüyor, duymuyor.Çok görüntü var!Dışı iyi gibi görünüyor ama içi öyle değil.Çok kelâm ediliyor, bakınca bir sürü laf sözAma kulak verince bakıyorsun ki,Ne sözü söz ne gözü göz. Çok suret var,Lakin her gördüğün yüzü insan mı sanıyorsun?Sureti öyledir ama sireti başkadır.Sen, o öyledir zannedersin,Bu böyledir, yerli yerincedir dersinAma bir bakarsın ne görünen göründüğü gibidir,Ne de beklediğin öyledir. Bilirsin;İyilikten iyisi, kötülükten kötüsü yokAma bakarsın;İnsan gibi insan olmaları iç...