logo

MEHMET HANIM, AYŞE BEYLER…

Yaşar YAVUZ

Yaşar YAVUZ
yasaryavuz00@hotmail.com
MEHMET HANIM, AYŞE BEYLER…

Sevgili Hasbahçe Gazetesi okurları. Yazımızın başlığına bakarak “Eyvah, ne vahim bir hata yapılmış” demeyiniz lütfen.

Yazımızın başlığı herhangi bir hatayı içermiyor. Masum bir başlık.

70’li yılların son çeyreğinde TRT 1’de izlemiş olduğumuz bir belgesel film, bizi hayretler içinde bırakmıştı.

Belgesel Antalya’nın bir köyünde çekilmişti. Hünsa’ları anlatıyordu.

Hünsa nedir?

Hayretler içinde kalmıştık. O köyde doğan çocukların yüzde sekseni hünsa olarak dünyaya geliyordu.

Hünsa, çift cinsiyetli insan demekti.
Evet evet… Çift cinsiyetli insan.
Yani erkek, ama aynı zamanda kadın.
Yahut kadın, ama aynı zamanda erkek.
Aman Allah’ım bu nasıl bir şeydi?
Bir erkek aynı zamanda bir kadın olabilir miydi?

O yıllarda konuyu ciddiyetle araştırmıştık. Hayret edici sonuçlara ulaşmıştık. Gerçekten bu çift cinsiyetli doğan insanlar gerçekti ve onlara İslam literatüründe “Hünsa” denilmekteydi.

Evet çocuk doğarken çift cinsiyet özelliği ile dünyaya geliyordu. Yani hem erkeklik organı, hem de yumurtalığı mevcuttu. Bu, kişinin elinde olan bir şey değildi.

Öyleyse bu doğal görülmeli ve normal karşılanmalıydı.

Uzmanlar bu durumu, iki açıdan ele alınması gereken Biyolojik ve Psikolojik anlamda iki rahatsızlık (hastalık) şeklinde değerlendirmekte idiler. Bu durumun tedavi edilmesi gerekiyordu.

Maalesef konu hakkında bilgi sahibi olmayan ana babalar eğer erkek çocuğuna hasretse evladını, “oğlum, yiğidim, delikanlım” diyerek, şayet kız çocuklarına karşı sempatisi varsa “meleğim, çiçeğim, kızım” diyerek sevmekte ve baş tacı etmekte idiler. Fakat çocuk ergenlik çağına gelip de vücudundaki hormonal yapı normal olarak kendini gösterdiğinde erkek olarak büyütülmüş ise, artık vücudunu elbiseler kapatamadığı için kadın elbiseleri giymek zorunda kalıyordu.

Ya da tam tersi, ailesi kız olarak büyütmüşse ergenlikle birlikte vücudun hormon yapısı normale döndüğünde erkek olduğu görülerek pijamaları giysileri değiştiriliyor, ona göre uyarlanıyordu.

İnsan nefsini ilahlaştıran batı dünyası, bu doğal hali bir silah gibi kullanacak, bu durumu sapkınlığın inşasında koz olarak kullanacaktı.

Her türlü sorunların çözümü için Allah’ın gönderdiği hak din İslam’ın bakış açısı ile olay incelendiğinde bu, insanlık tarihinde normal görülmesi gereken bir hadiseydi.

Bu konuyu anlatan fıkıh kitaplarında, “kişinin idrarı hangi uzvundan gelmekte ise ona göre hükmedilir” denilerek insanlığa bir çözüm sunulmaktaydı.

Ama ana babalar bunu bilmediklerinden, isteklerince onlara şekil vermiş, ciddi travmalara sebep olabilecek tecrübeler yaşamıştı.

Sevgili Hasbahçe gazetesi okurları…

Bu sorunun çözümü İslami çerçevede ele alındığında, kişi ameliyat müdahalesi ile ya fazla uzvundan kurtulacak, ya da pasif haldeki uzvunun bir dizi klinik operasyonla normal insan vücuduna benzetilmesi gerekecekti.

Sosyal medyada izlediğimiz bir videoda hünsa olan bir kişinin feryatları gerçekten yürekleri dağlar şekildeydi.

Şöyle diyordu hünsa olan o kişi:
“- Lütfen bizi ayıplamayın. Bizi küçümsemeyin. Bu bizim elimizde olan bir özellik değil ki. Allah bize böyle bir yaratılış takdir etmiş. Bunun mutlaka bir hikmeti vardır. Bize kötü gözle bakmayın…”

Evet bu feryatlar ne kadar da yürekleri dağlayıcı ifadelerdi!..

Bu tür kardeşlerimizi ve bu yönüyle düzgün bir hayat yaşayan insanları, elbette Allah Cennetine layık kılacaktır.

Geçen haftaki okurlara cevaplar köşesine gelince:
şundan emin olunuz ki kadın-kadın, erkek-erkek diyaloglarında tabii ki herşey cinsellik değildir.
Ama kadın erkek başbaşa oluşta üçüncünün şeytan olduğu belirtilmiştir. Çünkü cinsel dürtüler günümüzde çok tetiklemiştir. Tiyatro veya güldürü programlarına bakarsanız genelde hep cinsellik içeren espriler vardır.

Kur’an’da bir ayette  “İnsan zayıf yaratıldı” der. Bu ayeti bilginler, erkeğin kadına karşı zayıf yaratıldığı şeklinde yorumlarlar.

Üniversiteyi kazanan bir kız öğrencimizin şu sözleri, zihnimizde oluşabilecek bazı fikirlere iyi bir gerekçe olsa gerektir.

“Hocam lisede iken erkek arkadaşlarla olan diyaloğumuz ve arkadaşlığımız saf ve tertemiz duygular eşliğinde yürümekt idi. Fakat üniversiteye geçtiğimizde; mesela ders çalışmak, mesela bir çay içmek, mesela bir sinemaya gitmek gündeme geldiğinde hep altından cinsellikler istekler ortaya çıkıyordu.

Günümüz dijital kaynakları insan nefsinin hoşlanacağı bütün çirkinlikleri oluk oluk zihnine akıtırken, bir kadın nasıl ağa düşürülebir, masum yemek teklifi sonrası kadın nasıl kandırılabilir vb. konulardaki bilgilendirme ile ahlak kavramını ayaklar altına alınabilmesi için en yıkıcı rolünü oynamaya devam ediyor.

İnsanlık tarihi boyunca görülen, Lut (as) dönemi kavminde yaygın hale dönüşen erkek erkeğe homoseksüellik, ya da kadın kadına lezbiyenlik adı verilen cinsel yaklaşımların Allah katında lanetli birer ahlaki sapkınlık olduğunu Kur’an bize haber vermekteydi. Biz de bu konuyu işledik.

Bazı insanlar konuyu; “bu cinsel tercih meselesi, kimse karışmamalı” diyerek değerlendirebiliyorlar… Ama konu öyle değil…  Lanetlenmiş bu sapkınlıktan tüm yeni nesillerimizi korumak, hepimizin üzerine ciddi bir vazifedir

Küresel insanlık düşmanı örgütler insan nüfusunu dünyaya fazla geldiğini dile getirerek bu nüfusun azaltılmasını isterler. Dünya bu nüfusu taşıyamıyor derler.

Bunu nasıl başaracaklar? Mesela küresel şeytanı güçler çocuklara vurulan aşılarda; kızlara erkek geni, erkeklere dişilik geni verilerek üreme özelliğini kaybetmiş nesiller oluşturmaya çalışıyorlar.

Eşcinselliğin de sonucunda oluşacak gerçek bu değil mi?
Evlilikler yeni nesillere, bireysel özgürlüğün önünde engelmiş gibi anons edilecek ve evliliklerin ciddiye alınmadığı toplumlarda insanlık yavaş yavaş yok olacaktır.

Şu cümleyi duymuş olmalısınız… İnsan vücudunda cep telefonu taşımaya en uygun olan uzuv topuklardır. Çünkü telefondan yayılan radyasyonlar sebebiyle bir erkeğin vücudunda 1 milimetreküp sıvıda 5 milyondan fazla sperm olması gerekirken, şu anda bu oranın bir milyonlar seviyesine düştüğü, zamanda bunun daha da azalacağı göz önüne alınırsa şeytani sistemler amaçlarına yavaş yavaş yaklaşıyorlar demektir.

Başta eleştirel anlamda bize mesaj atan hanımefendi kardeşlerimiz olmak üzere, tüm aklıselim insanların bu konulara kafa yorması ve çözüm üretmesi gerekmektedir.

Insanımızın bu olaylara kayıtsız kalmaması, kendilerine samimi bir teşekkür sebebidir.

Şeytani sistemler bu gizemli oyunlarına dört elle sarılırken bazı zavallı insanlarımız olayı hala daha özgürlük Hürriyet yalanlarıyla yanan ateşin üzerine benzinle gitmekteler.
Tabii günümüzde aile yerine bireysellik toplum yerine ferdiyetçilik o kadar pohpohlaniyor ki!..

“Ah Europa” diyerek batı dünyasının her türlü olumsuzluğunu bize medeniyet olarak yutturanlar, bunun hesabını çok ağır ödeyeceklerdir.

Insanlık düşmanı, aile düşmanı, İslam düşmanı şer odaklarının insanlık üzerinde oynamış olduğu kirli oyunların başarıya ulaşmaması temennisiyle sizleri Allah’a emanet ediyorum.

Hayırlı Cumalar.

Selam ve dua ile…

Yaşar YAVUZ

460 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Şehidin Makberi Göklerdir

    26 Mart 2024 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Kağıthane, Köşe Yazıları, Siyaset, Tüm Manşetler

    Tevrat Hz. Musa'ya, İncil ise Hz İsa’ya indirilmiş ilahi kitaplardır fakat yıllar içerisinde Musa'nın ve İsa'nın dinleri bozulmuş, kitapları deformasyona uğratılmıştır. Yani iki kitapta insan eliyle değiştirilmiştir. Şu an piyasada yüzlerce farklı çeşit İncil ve Tevrat var ve her birinin içeriği diğerinden farklıdır. Hiç bir ilahi kitapta, insanı da geçtim, hiç bir canlının, hele de bir masumun öldürülmesi emredilmez, tavsiye edilmez. Kur'anı Kerim bunun için var ve kıyamete kadar İslâm dini ve Kur'an-ı Kerim teminat altındadır ve nihai ...
  • Haksız Hukukun Kanlı Elleri

    13 Aralık 2023 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Zulüm ile kendi "haksız hukukunu" sağlamaya çalışan İsrail, hem kendi halkına, hem Dünya'ya ne kadar rezil, ne kadar acımasız hatta nasıl gaddar ve kalleş olduğunu her fırsatta gösterdi utanmadan. Sanmasınlar ki zalimlik ile âbâd olurlar! Neyi kurtarmaya çalışıyorlarsa bilsinler ki ilk önce ondan olurlar. Ve elbet mazlumun sahibi Allahtır. Bir gün kimin kimde ne hakkı varsa Allah (c.c.) herkesin hakkını iade edecektir. Gerek bu dünyada gerek ahirette. Hainlik ve gaddarlık ile zafer kazanılmaz bunu er geç anlayacaklar ya ahirette y...
  • Bir Yerlerde Birilerine Hep Yazık Oluyor

    08 Ekim 2023 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İnsanın her şeyi, layıkıyla hak ettiğini yaşadığı bir hayat yok.Bir yerlerde birilerine hep yazık oluyor.Bir yerlerde hep birilerinin hakkı çiğneniyor.Bir yerlerde hep birileri istemediği şeylere mecburen katlanıyor.Yaşamak güzel ama birileri bunu hep zorlaştırıyor, kendilerine de bize de! Olan olur üzülürsünüz, içiniz burkulur ama anlamazlar hislerinizi, anlamazlar gerçekleri.Boşuna anlatmakla heba etmeyin kendinizi. Aynı yere aynı pencereden bakmak, aynı şekilde görmek demek değildir. Gözle görülen aynıdır da gönüllerin gördüğü bamba...
  • Kabahat altın taç olsa, kimse alıp takmaz başına

    10 Temmuz 2023 Din ve Yaşam, Eğitim, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Sivil Toplum, Tüm Manşetler

    İçimde kocaman bir ağlamak var,Kimse gerçekleri görmüyor, duymuyor.Çok görüntü var!Dışı iyi gibi görünüyor ama içi öyle değil.Çok kelâm ediliyor, bakınca bir sürü laf sözAma kulak verince bakıyorsun ki,Ne sözü söz ne gözü göz. Çok suret var,Lakin her gördüğün yüzü insan mı sanıyorsun?Sureti öyledir ama sireti başkadır.Sen, o öyledir zannedersin,Bu böyledir, yerli yerincedir dersinAma bir bakarsın ne görünen göründüğü gibidir,Ne de beklediğin öyledir. Bilirsin;İyilikten iyisi, kötülükten kötüsü yokAma bakarsın;İnsan gibi insan olmaları iç...