logo

Şehir Hayatının Hayvan Algısı, Varoluşsal Bir Yanlışlık Taşıyor

Filiz BALCI

Filiz BALCI
filizmelek65@hotmail.com
Şehir Hayatının Hayvan Algısı, Varoluşsal Bir Yanlışlık Taşıyor

Hayvanlarla haşır neşir bir çocukluk yaşadım. Hayvan hakları diye ayrı bir kategorinin farkında değildim. Çünkü onlar da bizim gibi hukuk sahibiydi hayatımızda. İlk dersimi aldığımda beş yaşında falandım. Elimden düşen elmayı toprağa bulanmış halde kazana attım vee beni yere göğe koyamayan ananemin gök gürültüsü gibi sesiyle irkildim. “Ben onu yer miymişim o halde. Kendi yiyeceğim kadar temiz olmadan hayvanın kazanına atamazmışım. Onun hesabını sorarmış Rabbim. Hem hayvan da ne demek, onun bir adı var: Beyaz.”

Beyaz, evin ineği. Aşırı açık renginden dolayı koyulmuş ismi. Ananem lafın arasında “Beyaz, bugün keyifsiz” derdi ve kendi de pek iyi olmazdı o gün. Akşam olunca lambanın ışığında toplanan kadınların bir mevzusu da inekleriydi. Kurbana verilen ineklerine iç çeker, başka bir köye satıldığı için göremedikleri hayvanları ne durumda merak ederlerdi. Sık sık şu sözü işitirdim: ”Dilsiz hayvanlardan, çok sual olacağız ahirette. İnşallah haklarından çıkarız.”

Sevgi ve sorumluluk birbirinden ayrılamazdı. Hayvanlarına çok düşkün ve iyi bakan kadınlar daha bir itibar görürlerdi. Onlardan biri olan Esma hala ineğinin ağzına verdiği yemeği seyretmesi ile hicvedilirdi. Annemin de ninesi olan çok yaşlı Havva ana, annemin çocuklarına düşkünlüğüne ithafen bir gün “Ah ahh Fatma’nın uşağı (çocuğu) olsam, Esma’nın sığırı olsam” demişti de bu bir darbı mesel olmuş hep anılır olmuştu.

Yıllar sonra dostluk halkamıza dâhil olan bir çeçen kadının ailesiyle telefon görüşmesine şahit olmuştum. Gözyaşları içinde bir saate yakın konuşmuştu. Yazıık, ailesinden kim var memleketinde diye sormuştuk. “İneğini soruyor abisine“ demişti arkadaşı. Çocukluğumda büyüklerimden gördüğüm hayvan sevgisini Çeçen bir kadında aynı şekilde görmek hem şaşırtmış, hem hüzünlendirmişti beni.

Yıl 2021. Şehirdeki hayvan perspektifinde bir hata var. Belki yazdıkça daha netleşir zihnimde: Bir yanda hayvanlara sadistçe eziyet edenler, bir yanda alıp kendi hayatının içinde evlat muhabbetiyle bakanlar. O kadar elektrikli bir konu ki hangi denklemi kursam dışarda kalan iyi insanlar oluyor.

Ama burada bir çarpıklık var. Buna eminim! Şehir hayatının hayvan algısı, varoluşsal bir yanlışlık taşıyor.

Sanki göğsümüze sığmayan analık duygusunu bir hayvanla avutuyoruz. Sanki yaratılanların en şereflisi olma potansiyeli taşıyan nur topu bir evlattan ise bize trip atmayacak, zorluk çıkarmayacak, bir ev kölesi alıyoruz hayatımıza. Bunu yaparken yaptığımızın iyilik olduğundan da çok eminiz. Hayvana mutluluk bahşetmiş olmanın tanrısal kıvancını taşıyoruz. İyi insan oluyoruz. Kitabımızın kahvemizin yanında resimlere şenlik bir de kedimiz oluyor. Biraz da entelektüel hissediyoruz kendimizi.

Ninemin dediği gibi “dilsiz hayvanlar” anlatamıyor kendini bize. Hemcinsleriyle olamamaktan yaşadığı mutsuzluğu, sadece ödül mamasıyla renklenen hayatının ne kadar yaratılışına zıt olduğunu… Evde yaşamaktan dolayı maruz kaldığı hastalıklar, veteriner tedavileri, hatta seninle yaşamak için ödediği ağır bedeller; mesela kısırlaştırılmak. Ona sorulabilseydi; sokakta kavga dövüş, arkadaşlarıyla kısa bir hayat mı yoksa evde uzun ve güvenli motivasyonsuz bir hayat mı diye, ne derdi? Hiç bilmiyoruz!

Bütün gün dört duvar arasında bizi bekleyen hayvanın bir cama bir kapıya koşuşunu kamerayla tespit edip bir de sosyal medyaya koyuyoruz “ben yokken ne yaptığını hep merak etmiştim, bütün gün beni bekliyormuş meğer…mal!” diye egomuzu tatmin eden ifadeler kullanıyoruz, düştüğümüz durumu algılamadan.

Ev hayvanları dünyayı kasıp kavuran zulümlere duyarsızlığımıza bir emzik, varsa evde bir kedi-köpek, sen dünyaya borcunu ödemiş, yapacağın iyilik kotasını doldurmuş birisin. Müsterih uyuyabilirsin. Sana ne aç yatanlardan. Elleri ciğerleri patlayana kadar asitli ortamlarda çalışmak zorunda olan çocuklardan, kış günü ısınamayanlardan… Sen dünyanın en iyi kalpli insanısın!?

Koskoca dünyayla savaşacağımıza, sokakta hayvanlara neden yer yok şehir hayatında? İnsanoğlu neden bütün suları borularının tekeline alıyor? Yok mudur bunun başka bir yolu? gibi binlerce sorgulamayı, bu uzun ve meşakkatli yolu bırakıp evimizin cumhuriyetinde bir kediyi kendimize mahkum ederek, en güzel aldanışı yaşıyoruz.

Yani, yani… “Şehrin insanı şehrin… Zarif ihanetlerin”

Filiz BALCI

Etiketler: » » » » »
690 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Şehidin Makberi Göklerdir

    26 Mart 2024 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Kağıthane, Köşe Yazıları, Siyaset, Tüm Manşetler

    Tevrat Hz. Musa'ya, İncil ise Hz İsa’ya indirilmiş ilahi kitaplardır fakat yıllar içerisinde Musa'nın ve İsa'nın dinleri bozulmuş, kitapları deformasyona uğratılmıştır. Yani iki kitapta insan eliyle değiştirilmiştir. Şu an piyasada yüzlerce farklı çeşit İncil ve Tevrat var ve her birinin içeriği diğerinden farklıdır. Hiç bir ilahi kitapta, insanı da geçtim, hiç bir canlının, hele de bir masumun öldürülmesi emredilmez, tavsiye edilmez. Kur'anı Kerim bunun için var ve kıyamete kadar İslâm dini ve Kur'an-ı Kerim teminat altındadır ve nihai ...
  • Haksız Hukukun Kanlı Elleri

    13 Aralık 2023 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Tüm Manşetler

    Zulüm ile kendi "haksız hukukunu" sağlamaya çalışan İsrail, hem kendi halkına, hem Dünya'ya ne kadar rezil, ne kadar acımasız hatta nasıl gaddar ve kalleş olduğunu her fırsatta gösterdi utanmadan. Sanmasınlar ki zalimlik ile âbâd olurlar! Neyi kurtarmaya çalışıyorlarsa bilsinler ki ilk önce ondan olurlar. Ve elbet mazlumun sahibi Allahtır. Bir gün kimin kimde ne hakkı varsa Allah (c.c.) herkesin hakkını iade edecektir. Gerek bu dünyada gerek ahirette. Hainlik ve gaddarlık ile zafer kazanılmaz bunu er geç anlayacaklar ya ahirette y...
  • Bir Yerlerde Birilerine Hep Yazık Oluyor

    08 Ekim 2023 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İnsanın her şeyi, layıkıyla hak ettiğini yaşadığı bir hayat yok.Bir yerlerde birilerine hep yazık oluyor.Bir yerlerde hep birilerinin hakkı çiğneniyor.Bir yerlerde hep birileri istemediği şeylere mecburen katlanıyor.Yaşamak güzel ama birileri bunu hep zorlaştırıyor, kendilerine de bize de! Olan olur üzülürsünüz, içiniz burkulur ama anlamazlar hislerinizi, anlamazlar gerçekleri.Boşuna anlatmakla heba etmeyin kendinizi. Aynı yere aynı pencereden bakmak, aynı şekilde görmek demek değildir. Gözle görülen aynıdır da gönüllerin gördüğü bamba...
  • Kabahat altın taç olsa, kimse alıp takmaz başına

    10 Temmuz 2023 Din ve Yaşam, Eğitim, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Kültür Sanat, Sivil Toplum, Tüm Manşetler

    İçimde kocaman bir ağlamak var,Kimse gerçekleri görmüyor, duymuyor.Çok görüntü var!Dışı iyi gibi görünüyor ama içi öyle değil.Çok kelâm ediliyor, bakınca bir sürü laf sözAma kulak verince bakıyorsun ki,Ne sözü söz ne gözü göz. Çok suret var,Lakin her gördüğün yüzü insan mı sanıyorsun?Sureti öyledir ama sireti başkadır.Sen, o öyledir zannedersin,Bu böyledir, yerli yerincedir dersinAma bir bakarsın ne görünen göründüğü gibidir,Ne de beklediğin öyledir. Bilirsin;İyilikten iyisi, kötülükten kötüsü yokAma bakarsın;İnsan gibi insan olmaları iç...