logo

15 Temmuz ve FETÖ

15 Temmuz ve FETÖ

17- 25 Aralık sonrası bir öğretmen arkadaş “Bizi silahlı terör örgütü kapsamına alacaklar” demişti anlamlandıramamıştım o vakitler! Meğer öncesinden biliyormuş malum yapıya sahip arkadaşlar! Yoksa darbe girişimi olacağı günün mesai saatlerinde malum sendikadan istifa etmek isteyen öğretmenlerin okul müdürlerini tacizini başka nasıl izah edebiliriz! Kaldı ki yaklaşık 2 aydır bu arkadaşların sendikalarından sessiz sedasız istifa ettiklerini de hepimiz biliyoruz.

Geçenlerde bir paylaşıma rastladım; Irak’ın neden bu kadar hızlı bir şekilde ABD güçlerine teslim olduğunu. Meğer orada da Kesnizani Tarikatı üzerinden bir örgütlenme ile içten çökertilmiş Irak Ordusu. Komutanlarına ve Saddam Hüseyin’e bağlı olmak yerine efsunlanmış müritler talimatı doğrudan şeyhin oğlu Nehru’dan alıyormuş. Şeyh Muhammed Abdülkerim Kesnizani, Kur’an öğretimi yerine -adını koymadan- kabala öğretisi mistizmi anlatarak siyaset ve askeri bürokratları kendine bağlıyor. Oradan da MOSSAD ve CİA ile eşgüdüm içerisinde Irak’ı içeriden bir kurt gibi kemirerek çökertiyordu.

Öteden beri Gülen hareketinin öğrettiği din anlayışının sorumlu olduğuna inandığımı beni tanıyanlar yakinen bilir. Ancak fitne çıkmaması adına ne öğrencilerime ne de etrafıma bu düşüncelerimi açıktan söyleme cesaretine hiç sahip olamadığını itiraf etmeliyim. Belki de kişiler yerine düşünceler üzerinden konuşmanın daha doğru olduğuna inandığımız için genel ifadeler ile etrafımı ve öğrencilerini uyarmaya çalıştım hep!

Ne olduysa bugün aldatıldık diyen, kendisini “ahmak” olarak nitelendirebileceğimizi söyleyecek kadar aldatılmışlığını itiraf edenlerin, Türkçe Olimpiyatları’nda açıkça davette bulunanların tutum ve tavırlarıyla ile daha bir meşrulaşıverdi bu grup. Allah’tan gözünü hırs bürümüş bu güruh, sistemi erken devreye sokarak 17 -25 Aralık ile öncü deprem yaşanmasına neden olduğu için taşlar yerine oturmaya başladı ve bu camianın ne menem bir örgüt olduğu yakın zamanda anlaşılmaya başladı.

Bugün 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile bu eli kanlı, gözü dönmüş -çoğu üniformalı-teröristleri bünyesinde barındıran örgütün ne denli tehlikeli bir yapılanma içerisinde oldukları net olarak anlaşılmış oldu. Oysa biz, 28 Şubat sürecinde darbecilerle mücadele ederken emniyet birimlerine çöreklenmiş militanlarının bize ne söylediklerini iyi hatırlıyoruz. Daha o günlerde Fethullah Gülen ile irtibatları apaçık belliydi.

Elbette olanda hayır vardır. Bugün darbe teşebbüsüyle toplumun tüm kesimleri şunu anlamış oldu; bu örgüt, dini bir cemaat olmak yerine operasyonel bir örgüttür. Amerika’nın bir şehrinde istihbarat örgütlerinin himayesinde yaşayan liderlerinin kontrolünde, dünyanın birçok yerinde mantar gibi büyütülen bu örgütün, bu milletin başına büyük bir bela olduğunu ciddi bir bedel ödeyerek hep birlikte öğrenmiş olduk.

Şimdi ise, bu örgütle mücadeleyi, çöreklenmiş oldukları devletin kurumlarından sökülüp atılma sürecini OHAL çerçevesinde hep birlikte yaşıyoruz. Bu meyanda açığa alınan memurlar, kapatılan kurumlar merkezinde -tüm riskleri dikkate alarak- birkaç tehlikeyi paylaşmak istiyorum;

Birincisi asabiye duygusu ile hareket ederek, siyasetçi bürokrat devlet ve hükümet ricalinin yakınlarını koruma refleksi ile hareket etmeleri. İkincisi ”hazır fırsatını bulmuşken” idari tasarruf gereği çalışmak istenilmeyen kişileri bu torbaya sokarak kurtulmak istenmesi suretiyle ortaya çıkabilecek itibar suikastları! Üçüncüsü “ölüm vaktinde imanın geçersizliği” hakikati ortadayken; Bugün “ben pişman oldum!” diyenlerin sözlerine aldanma ihtimali! Dördüncüsü ise sadece malum sendika üyeliği -ki birinci dereceden suçlu sayılabilecek abiler çok önceden istifa etti sendikalarından- ve Bank Asya hesapları ile iktifa edilerek kimi masumların da arada harcanması ihtimali.

Zor bir süreçten geçtiğimizi biliyorum. Böyle zamanlarda konuşmanın size getireceği töhmet’in de farkındayım. Ancak yine de şu uyarı ile sözlerini bağlamak isterim:

Dün PKK ile mücadele ederken toptancı yaklaşarak, tüm Kürtleri düşman belleyerek askeri operasyonlar yapılması ve politika izlenmesinin sonuçlarını hep birlikte yaşadık ve ancak onarabilme fırsatını yakalayabildik. Eğer bugün de FETÖ ile mücadele ederken tümden bu harekete gönül vermiş olanlar için toptancı yaklaşılır, suçlu suçsuz ayırt edilmeksizin tamamına yönelik bir politika izlenmesi ile yepyeni bir düşman cephesi oluşturma ve yeni husumetler üretme ihtimali olduğunu görmemiz gerekiyor.

Rabbim firaset, basiret ve aklıselim ile dirayetli mücadele etmeyi, devlet kurumlarını ve sosyal hayatı istila eden bu habis urların, daha fazla metastas ederek topyekün bünyeyi mefluç etmeden arınmayı nasip etsin.

İdris Şekerci

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
4568 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.