logo

Bizim Çocuk Yemek Yemiyor

Bizim Çocuk Yemek Yemiyor

Bizim Çocuk Yemek Yemiyor

Bizim Çocuk Yemek Yemiyor

Çocuklarımızın beslenme alışkanlıklarından şikâyet eder dururuz. Kimimiz çocuklarımızın hiçbir şey yemediğinden şikâyet ederken, kimimiz ise şişmanlığından şikâyet ederiz. Bazılarımız bu durumu çocuğun cinsiyetine göre dayıya veya halaya bağlar, bazılarımız ise kendi anne ve babalarına bağlar. Bu şikâyetleri çokça dinleyip cevap veren birisi olarak, psikologların; ”çocukluğunuza dönelim” uyarısını ben de tam da bu durum için kullanmanın yararlı olacağı düşünüyorum.

Bunları söyledikten sonra hayatın içindeki gerçekleri görmenin de faydalı olacağını düşünüyorum. Özellikle çocuklarımız konusunda “suçu başkasına atma“ davranışından vazgeçelim diyerek birkaç örnek vermek istiyorum. Daha bebeklik döneminde başlayan beslenme alışkanlığı konusunda annelerin çocukları için her şeyi düşündüğünü söyleyebiliriz. Uzmanların; “çocukların sadece beslenmek için ağladıklarında, emzirin” uyarısına rağmen, biz çocuğun saat başı emzirilmesini ya da o bu kadar emzirmeye doymaz diyerek emzirmeyi teşvik ettiğimizin de bir gerçek olduğunu hatırlayalım. Bunları söylerken de çevremizde ki anne örneklerine bakarsak daha iyi gözlem yapmış olacağımızı düşünüyorum. Çocuğun doğduğu dakikadan itibaren dış ortamla temas edene kadar tüm öğrendiklerini yakın çevresinden ve ailesinden öğreneceğini de bir kenara yazalım.

Yine bebeklik evresinden devam edersek; çocuğun ilk ek gıdaya başladığında çeşit çeşit sebze çorbasını içirmeye çalıştığımız o güzel evreden, neden pilav-makarna-köfte üçlüsüne sert dönüş yaptığımızı da sorgulayalım. Bazılarınız ise patates kızartmasını unuttuğumu düşünebilir. Ama o biraz daha geç başlıyor bu üçlüye göre. Tabi çocuğumuzun bu üç hatta dört yemeği beğendiğini düşünerek çocuğumuzdaki beslenme alışkanlığını tek tip beslenmeye ittiğimizi de bir kenara yazalım. Çok şükür ki çeşit çeşit meyveyi Allah lütfetmişte çocuklarımızın boğazından bu gıdaların dışında başka şeylerde geçiyor. Birçok çocuk başka yemeklerin olduğunu ve tadına bakması gerektiğini okul yıllarında öğreniyor. Ve tabi okullara (özellikle anaokullarına) çocuklarını kaydetme telaşında olan annelerin en büyük kaygısı; “çocuğum okulda aç kalır mı?” oluyor. Oysaki bu kaygının, bu güne kadar sadece karnını doyurmak olarak düşündüğü çocuğunun, beslenme alışkanlığı kazanacağı gerçeği ile tanışmasının altındaki gerçek olduğunu idrak etmesi gerçeği, çocuğunun okulda pırasa yemesi ile ortaya çıkıveriyor.

Birçok aile çocuğunun pırasa, ıspanak, karnabahar, brokoli, semizotu, sebze çorbası, kabak, patlıcan yemeyeceğini düşünüyor. Oysa bu aileler pazara gittiklerinde, evlerine sebze almak isteseler bunlara birkaç sebze daha eklemenin ötesine geçemezler. Evde kendilerine de -çocukları yemediğinden- bu yemekleri ya yapmazlar, ya da çocuklarının tabaklarına koymazlar. Onların tabağına konulacak yemekler dört ana yemekle sınırlandırılmıştır. Bu yemeklerin ne olduğunu yazımın üst paragraflarında söylemiştim. Tekrar etmeyeceğim.

Beslenme konusunda diğer bir sorun ise çocuklarla beraber yemek yeme alışkanlığımızın kültürümüzün en önemli öğesi olan beraber yemek yeme alışkanlığının yok olması ile ortaya çıktığını söylesem abartmış olmam. Aile bağının en güçlü geliştiği zaman dilimi yemek zamanıdır. Maalesef çocuklarımızla beraber yemek yiyebileceğimiz iki zaman dilimi kaldı. Biri sabah kahvaltısı, diğeri de akşam yemeği. Maalesef birçok aile bu zaman dilimlerinde çocuklarına masada yer veremiyor. Sabah kahvaltılarını uykuya teslim etmiş çocuklar yetiştiren bizler, akşam yemeklerini de ayaküstü yemek yedirilen çocukların iki dudağının arasına bırakıyoruz. Sabah kahvaltılarımız yabancıların birekfıst (breakfast-sabah kahvaltısı), lanç (launch-öğle yemeği) karşımı branç (brunch)’ına mahkum olup gitti. Maalesef çocukların çok fazla uyuduğunda gelişeceğini düşündürecek ne yaptığımızı bilmeyerek söylüyorum; lütfen çocuklarınız erken yatırın erken kaldırın. Yoksa onlu yaşlarında sabah kalkmadığından şikâyet eden sizler olacaksınız. Bu cümleyi söylemesem kendimi rahatsız hissederdim. Tabi geç saatte kalkıp on bir de kahvaltı yapan çocuğa saat beş’te öğle yemeği yedirmek normal oluyor. Alın size büyük bir beslenme sorunu.

Bu konu hakkında yazacaklarımı bitirmedim. Bir sonraki yazımızda bu konuya devam edeceğiz.

Erdoğan Ergin

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
4556 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.