logo

Ezberletilmiş Esaret

Ezberletilmiş Esaret

Ezberletilmiş Esaret

ezberletilmis esaret

Esaret, hürriyet birbirlerine zıt kavramlar. Nedir bunlar? Çok mu önemli, olmasa ne olur? Acaba hür müyüz yoksa kendimizi hür mü sanıyoruz. Kültürümüz tarihimiz ne diyor. Hapishanedeki mahkûm hür, dışarıdaki insan mahkûmda acaba farkında mı değil…

Evet zor mesele…

Kendine ait düşüncesini savunması diyenler var istediğin yapabilmek diyen var hürriyete. Hapisteki kişi düşüncesini savununca hür olmaz ki! Serbestçe dolaşmak mı sadece hürriyetten anladığımız. Evden işe işten eve kurulmuş bir saat gibi aynı şekilde tik tak, tik tak makine gibi bir hayat, hür bir hayat mıdır? Okuma yazması olmayan âlim olabilir denir. Nasıl? Edep sahibi, hakkıyla insan olan kemale ermeye çalışan insan âlimdir. Öyleyse kişi mahkûmda olsa hakkıyla Yaradan’ına kul olmaya çalışıyorsa hürdür denebilir. Evet bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Bizim değinmek istediğimiz ezberletilmiş esaret. Buda ne?

Üç böceği kavanoza koyup bir camla kapatmışlar, böcekler çıkmak için zıpladıkça kafaları kavanozu kapatan cama çarpıp düşmüşler defalarca ve vazgeçmişler zıplamaktan. Kapağı kaldırdıklarında kafalarını çarpan böcekler çıkmak için artık zıplamaz olmuş. Daha da ilginç olan ise kavanoza yeni atılan böcekler çıkmak için zıplamak isteyince yeni gelenlerin bacaklarından tutup zıplamalarına müsaade etmemişler kafanı çarpacaksın diyerek. İşte ezberletilmiş esaret.

İnsanlar görünmez bir sınırlar içerisinde öylesine kendini mahkûm etmiş ki akıllara zarar.

Erişebileceği birçok ulvi hedeflere, bu ezberletilmiş esaret sınırlarını hiç zorlamadığı için ulaşamıyor. İnsan olmanın hazzı bu ulvi hedeflerde farkında değil.

Bir garip varlık insanoğlu; putunu kendi yapar kendi tapar sözüne katılmamak mümkün değil.

Bir düşünsek kendimizi nelere mahkûm ettiğimizi. Kimimiz bir arabaya kimimiz bir binaya kimimiz bir koltuğa, rütbeye makama tapınmıyor muyuz? Tapınma saygıda ileri gitmek olduğuna göre…

Sevdiklerimizi bir yazalım, neler bizler için vazgeçilmez? İşte en üste yazdıklarımız neyse, tapınılan odur. Çağımızın Yunus’unun sözü enfes: Dünyalıklar sudur kalp gemi; gemi su almazsa ne güzel. İnfak etmek, yardım yapmak, sevdiğimiz şeylerden olmazsa bir hükmü olmazmış kültürümüzden öğrendiğimiz. Hangimiz kendimize aldığımız çok hoşumuza giden bir kıyafetten ihtiyaç sahibine aldık?

Dünyalıkları, sevdiklerimizin en üstünde gördükçe ne hür olabiliriz nede insan…

İnsan dünyaya sadece midesini doldurması için mi geldi. Komşumuz için akrabamız için ülkemiz için insanlık için ne kadar zaman ne kadar para ayırıyoruz. Haksızlıklar karşısında sızlamayan yürek yaşarmayan göz neye yarar. Her canlıda göz var kalp var. İnsanın ise bir görevi var. Kırıp esaret zincirlerini haydin insan olalım…

Etiketler: » » » » » » »
2176 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.