logo

HİÇ

HİÇ

Sırtında odunlarla köyüne yürür kişi,
Bu fakirin yegâne odunculukmuş işi.

Dengesini sağlayıp adıma yapar ayar,
Fakat aksilik bu ya, birden ayağı kayar.

Düşüverir yol üstü bağlı odunlar ile,
Çabalayıp dursa da doğrulması nafile.

Atıyla yoldan geçen bir adam görür bunu,
Hemen attan inerek çözmek ister sorunu.

Eğilip oduncunun kulağına fısıldar,
“Seni kaldırır isem vereceğin neyin var”

Oduncu gayet sakin, “Hiç” diye cevap verir,
Adamsa kaldırmakla hünerini gösterir.

Ve derki oduncuya “sen şimdi hiçimi ver,
Şimdi yerde olurdun kaldırmasaydım eğer”

Oduncu şaşkın, bakar muhatabın yüzüne,
Nasıl cevap versin ki bu densizin sözüne.

“Ben sana hiç demiştim, nasıl verebilirim,
Şimdi bunun üstünden nasıl gelebilirim.”

Adam huysuzluk edip; “Kadıya gideceğim,
Hakkımı almak için şikâyet edeceğim.”

Nihayet bu muamma kadıya arz edilir,
Alacaklı gözüyle çözülmüş farz edilir.

Kadı çaresiz kalır, duruşma tehir olur,
Çözümü Hocamızın kıvrak aklında bulur.

Ertesi gün duruşma Hoca nezdinde başlar,
Hoca, dinler olayı, sonra çatılır kaşlar.

Davacıyı çağırır minderinin yanına,
Bir şey söylemek için yaklaşır kulağına.

“Alacak meseleni ileri sürüyorsun,
Şu minderin ucunu kaldır ne görüyorsun?”

“Hiç” diye cevap verir şaşırarak davacı,
Bizim Hocaya bakar, şaşkın ve acı acı.

Hoca der; “Ne bakarsın be şaşkın aval aval,
İstediğin HİÇ orda, dilediğin kadar al.”

Sezayi TUĞLA

Etiketler: » » » » » » » » » » » » »
1024 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.