logo

İletişim–SİZ

İletişim–SİZ

İletişim–SİZ 

İletişim–SİZ

Yeryüzünde birbiriyle iletişimi olmayan hiçbir canlı yoktur. Her canlı birbiriyle sürekli temas halindedir. Rüzgârla bulut, toprakla su, hayvanla insan, insanla bitki, bitkiyle tüm canlılar kısacası aklınıza gelebilecek her canlı–cansız varlık arasında bir temas ve dolaylı dolaysız iletişim vardır.

Bu varlıklar arasında hiç şüphesiz, tek düze iletişimi aşmış bir varlık vardır ki onun adı insandır.

İnsan Allah’ın ona yüklemiş olduğu eşsiz değer karşısında farklı bir iletişim biçimine sahiptir.

Düşünme, akletme, fikir yürütme, irade beyan etme, güzel iletişim kurma, sözlü iletişim ve yazılı iletişim gibi değişik iletişim biçimlerine sahip olma özelliğiyle eşsiz bir varlıktır insan. Ancak insan bu üstün meziyetini acaba istediği gibi kullanabilme özelliğine sahip midir? Sözün en güzelini mi söyler?

Ona verilen sınırsız düşünme enginliği içerisinde gerçekten tefekkürün hakkını veren bir varlık mıdır insan? İşte bu sorununda maalesef cevabı pek kolay verilemeyecektir. Çünkü insan iki uç noktada izah edilen kutsal sözler içerisinde Eşref-i Mahlûkat özelliğini çoğu zaman kaybedip Esfele Safilin çizgisine çok daha yakın durmaktadır.

İnsan şeytanın kulağına üflediği fısıltılara itibar edip söz üretirken, kalbine sığdığını söyleyip onunla iletişim kurmaya çalışan eşsiz varlığa karşı nankörlüğü tercih etmektedir. Kuran’da: “Şüphesiz ki insan çok nankördür”, “Şüphesiz ki insan karaya çıktığı vakit denizdeki çırpınışını çarçabuk unutmuştur” buyrulur. Onu karanlıklardan aydınlığa çıkaran Rabbine karşı pek nankördür. İnsan kendine yabancıdır. Kendi içindeki zenginliğin ve eşsiz iletişim biçiminin neredeyse farkında değildir. Şeytan süslü vaatlerle insanı, yine insanda; kendisinden uzaklaştırmış -aranızda fitne tohumlarını ekerek- doğru iletişimi koparıp insanoğlunu birbirine düşman yapmıştır.

Allah’ın ona vermiş olduğu engin deruni birikim ve devinimleri pervasızca kullanıp, nefsinin esareti içerisinde var olan iletişim biçimini tercih etmektedir insanoğlu. Yaratıcısına karşı iletişimi eksik olduğu gibi, türdeşleri arasında dinleyen, anlamaya çalışan, sabreden, sözün en güzelini söyleyen olmaktan çok uzak, bitkiler ve diğer canlılar arasında da merhamet duygularını kaybetmiş bencil bir davranış biçimi içinde olan bir varlık olarak karşımıza çıkar insan çoğu zaman.

İnsanın en büyük sorunlarından bir tanesi de tanımlama ve tanıma sorunudur. İnsan birazcık karşısındakini hakkıyla tanımayı, anlamayı ve tanımlamayı düşünmüş olsa karşısındaki ne olursa olsun ister insan, ister hayvan isterse bitki, bir şekilde onun bu müşfik davranış biçiminin kendisine olumlu döneceğini görecektir.

Rabbine karşı kayıtsız duran bir varlığın güçlü bir bağ ile diğer varlıklara sağlıklı iletişim içinde olmasını beklemekte doğrusu yanıltıcı olur. Çünkü insan öncelikle yaratıcısıyla sağlıklı bir bağ içinde olmalıdır. Yaptığı her işte söylediği her sözde onu duyan, onu gören ve onu sürekli denetim altında tutan bir mekanizmanın varlığına hakkıyla iman etmiş olsa öncelikle kendisini doğru tanımlayacak ve karşısındakilere ilahi istikametten bakmasını öğrenecektir. Kuran’da: “O size şah damarınızdan daha yakındır”, “O sinelerin özünde olanı bilendir”, “O sizin söylediklerinizi de gizlediklerinizi de bilir” buyrulur.

Allah’ı sürekli hayatımızın öznesi kabul etmeliyiz. O bize okumayı öğretendir. O bize yazmayı öğretendir. O bize dosdoğru yola ermeyi her gün namazlarımızda defalarca söyletendir. İnsan ondan kopup kendi başına buyruk yaşadığı vakit sapmaya, azmaya, düşmanlarını çoğaltıp dostluklarını azaltmaya mahkûmdur.

Allah’ın sevdiği kulu insanlarda sever.

İnsan birazcık kendisini merkeze koyup anlamaya çalıştı mı anlam kazanan bir yola girmiş olacaktır. İnsan için en büyük keramet iletişimdir.

Vesselam…

Fatih Alim Daşpınar                      

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
1767 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.