logo

Kanıyla İslamı Yeşerten Öncü; Şehid Mustafa Sevim

Kanıyla İslamı Yeşerten Öncü; Şehid Mustafa Sevim

Kanıyla İslamı Yeşerten Öncü; Şehid Mustafa Sevim

kagithane imam hatip lisesi

1943 yılında Erzincan’da doğan Mustafa Sevim, askerlikten sonra geldiği Sanayi Mahallesi’nde iş hayatına başladı. Sağ-sol olaylarının arttığı yıllarda Sanayi Mahallesi’nde bilinçli gençlerin yetişmesi için İmam Hatip yapılmasına büyük katkılar sağladı.

Sanayi mahallesinde bulunan bir araziye 5 katlı bir İmam Hatip yapmak için belediye başvuran Sevim, izin çıkmaması üzerine ‘ben yaparım burayı’ dedi. Belediyenin bütün engellemelerine rağmen dozeri alarak alana sürdü ve inşaatı başlattı.

İlk başta tek katlı yapılması planlanan okul şimdiki halinde tamamlandı. Birçok yerden öğrencinin geldiği okulda durumu iyi olamayan öğrencilere, esnaf arkadaşları ile birlikte yardım etti.

kagithane ihl

mustafa sevimMSP, Akıncılar ve İmam Hatip Okulu Derneği’nde çeşitli faaliyetler yürütüyordu. Arkadaşları ile Akıncılar Kulübü’nü kurarak burada gençlere spor yapma imkânı da sağladılar.

Genel olarak İmam Hatip öğrencileri ile ilgilenirdi. O zamanlar okulda olan 150 öğrencinin 100’e yakınının veliliğini yapıyordu.

Karakola ulaştığı söylenen bir liste isminin en başta duyulması üzerine ailesinin bütün ısrarlarına rağmen köyüne gitmeyi kabul etmedi. Ailesine “eğer benim vâdem yetmişse burada da olur, köyde de olur” dedi.

7 Ekim 1979 Pazar okul inşaatından çıktıktan sonra namazını kılıp eve geçecekken şehit edildi. Herkes Mustafa Sevim’e hocam diye seslenirdi ve kendisini şehit edenler arkasından yaklaşıp “Hocam” diyerek seslendiler ve dönünce vurdular.
Olay esnasında Sevim’in eşi camda iken bir silah sesi duyması üzerine “yine birisinin canını yaktılar” diyor fakat daha sonra acı haber ulaşıyor Mustafa hoca vuruldu. Mustafa Sevim şehit edildiğinde eşi altıncı çocuklarına hamileydi ve babasını hiç görmeyen oğlunun adını Mustafa koydular.

nurettin sekerli

Nurettin Şekerli

 ‘İdealist kadrolar oluşturmak ve hedefleri olan insanlar yetiştirmek amaç edinilmelidir’. İşte Mustafa Sevim ve arkadaşları bu sözlerle ifade ettikleri yolda hayatlarını sürdürdü. Bunun için yaşadı hayatı boyunca İslami müesseseler kurmak ve insanlarımızı eğitmek, geleceğe güzel nesiller bırakmaktı amacı. O amacına bir nebze ulaştı. O kazancını inandığı davası uğruna harcadı ve paylaşmasını bildi. Öncülük ettiği kurumları başarıyla organize etti. O günün şartlarına göre ayakta kalmasını sağladı. Nerede bir hayır müessesi yapılmaya niyetlenilse onun içinde bulunmaya çalışırdı. Mesela Sanayi Mahallesi Kültür Derneği, Akıncı Gençlik, İmam Hatip Okulu, Sanayi Merkez Camii, Sanayi Kuran Kursu gibi. Bayan kardeşlerimizin kuran eğitimi almasında da öncülük etti . Mücadelesini eşiyle birlikte yürüttü. İnandığı davasına ev halkı ile birlikte çalışırdı. Müslüman ve ahlaklı gençleri çok severdi. Onlara yardım yapar ve kollardı. Okuyan gençleri yedirir, içirir yanında tutardı. Gençlere sportif faaliyetler yaptırırdı. Onlarla birer birer ilgilenirdi. Saymakla bitiremeyeceğimiz iyilikleri olan Mustafa Sevim’di bu.

Ziya Eryılmaz

ziya eryılmazİmam Hatip Sanayi Mahallesi’ne girerken hemen 20 metre içeride sol tarafta yeni yapılan bir binaydı ama henüz sıvaları bile yapılmamış tuğlaları öyle duruyordu. Büyük bir sevinçle sınıflar açıldı. O zaman İmam Hatip açmak zor ve sıkıntılıydı müsade etmiyorlardı. Bir taraftan halk istiyor ki çocuğumuz dini ile İmanı ile ahlakıyla yetişsin diye böyle bir sevinçle koşuyordu halk. Okula sıralar bile orada buradan toplama ve bir ilkokuldan alınmıştı. Nazımızın geçtiği tanıdıklardan yardım alıyorduk. Oradan başladık ama baktık yetmiyor gece kondu tarzı tek kat karşılıklı sınıflar vardı. Senelerce eğitim öyle yapıldı şimdiki binanın o zaman hafriyatı yapılıyordu. Mustafa Sevim kardeşimiz de Allah razı olsun, İmam Hatip’in yapılmasında ön ayak oluyordu. Herkesle ilişki kuruyordu müteahhitlerle, dozerciyle, nalburla, esnafla kim ne yardım edebilirse. Aslen Erzincanlıydı Mustafa Sevim, çok cevval biri abiyidi. Çok çaplı bir abiydi, bir taraftan İmam Hatip’i yaptırıyordu bir taraftan Akıncılar Derneği’nin başkanlığını yapıyor bir taraftan Kültür Derneği’nde çalışıyor bir taraftan Akıncıların Spor Kulübü’nde çalışıyordu. İsmailağa’ya gidiyor sabah namazlarında insanları da getiriyordu. Pazar günleri sohbette dinlesinler istifade etsinler diye. Böyle çalışkan daima planlı programlıydı aslında asker kökenliydi. Asker kökenliği de şöyleydi uzatmalı çavuşluk yapmış o dönemlerde olan bir şeydi. Bu uzatmalı çavuşluğundan disiplini, olayları programlamasını, hedef koymasını, yürütmesini, organize etmesini bilen bir abiydi. Biz de o zaman lise okuyorduk ben Şişli Motor Meslek Lise’sinde okuyordum. Mustafa Sevim’in evinde kalıyordum, o beni okutuyordu. Cami o zaman daha küçüktü, altında büfemiz vardı. Birde eski tek katlı olan İmam Hatip’in orada büfemiz vardı. O iki büfe aslında dernek gibi çalışıyordu. Bütün İmam Hatip’li öğrenciler bu iki büfeye gelirdi. Yeme, içmeleri, okul masrafları, kitapları, çantaları, elbiseleri hepsine Allah razı olsun Mustafa Sevim yardımcı olmaya çalışırdı. Bir taraftan da siyasetle uğraşıyordu Akıncılar Derneği’nde, gençlerle ilişkileri iyiydi. Çağlayan , Kuştepe, Gültepe, Çeliktepe ve Sanayi Mahallesi yani bu beşinin deresi Kağıthane tamamen yuvaydı. Komünist kesim o zamanlar kurtarılmış bölgeler diyordu hücreler kuruyorlardı mahkemeler yapıp insanları yargılıyorlardı çok insanı öldürdüler. Mustafa Sevim burada yaptığı çalışmalarla bunların hepsinin üstesinden gelmeye çalışıyordu.

sehid mustafa sevimMustafa Sevim 40 yaşlarında olmasına rağmen 18-20 yaşındaki gençlerle gece gelirdi nöbet tutardı İmam Hatip’i yakmasınlar, bomba atmasınlar diye. 3 defa bomba atıldı hiç biri patlamadı. Müdürün odasında nöbet tutuyorduk. Yaktılar bomba attılar fitil söndü. Darbe döneminde İstanbul tamamen anarşi içindeydi. Komünist kesim : “Diyarbakır tamamen kurtarıldı. Şimdi Ankara’yı kurtarmaya çalışıyoruz” diyordu. O dönemler zaten güneş battıktan sonra dışarı çıkmak diye bir şey yoktu. Ben o zaman yani 1979’da 22 yaşındaydım güneş battıktan sonra dışarı çıkınca silah taşırdım.

Bu kargaşanın içinde Mustafa Sevim’de o kadar imkanlar, organizasyon içinde kendi için en ufak bir korku, endişe, kendine bir hesap kesinlikle yoktu. O dönemlerde hangi kesim olursa olsun sağcı, ülkücü, solcu gençler gerçekten fedakardı. Üst tabakadaki yaşlı insanlar büyük siyasetçiler gençleri bazı menfaatleri için yönlendiriyorlardı.

Mustafa Sevim abimiz şehit edildiği zaman borcu vardı. Herkese yer dağıtıyordu. Mahalleye girdiği zaman bir tarafta diğer tarafa giderken herkese makbuz keserdi, İmam Hatip’in yapılması için ve herkeste saygı ile verirdi. Ama kendisinin en ufak bir şeyi yoktu borçlu olarak şehit oldu. O zamanın genel karakteri bu kendi adlarına hesap yapmazlardı. Komünistler de tabi ki böyle bir insanı yaşatmak istemiyorlar. Onların genel bir ahlaki yapısı vardır sinsice, kalleşçe gelir şehit ederler.

Sanayi Mahallesi’nde 7-8 tane kahvehane vardı komünistler buralarda camlara perde çekip af edersiniz pis işler yapıyorlardı. Mesela sokaktan geçen bir kişi Müslüman olduğu anlaşılıyor. Önünü kesip soyundurup oynatırdılar. Allah razı olsun Mustafa Sevim’in organizesi ile onlara karşıda koyduk. Onların hepsi ortadan kalktı ve Sanayi Mahallesi o dönem atılan temellerle İstanbul’un bir numaralı çiçeği oldu. Sanayi Mahallesi İstanbul’daki ilçelerin içinde hem ekonomik hem ahlaki olarak en gelişmiş semtlerden oldu.

Okul ve camiden sonra esas hedeflerimiz orada kültür merkezi, Akıncılar teşkilatı, hanımlar teşkilatı ve Sanayi Mahallesi’ nde herkesin eğitimi alacağı halk evleri tarzı faaliyetlerin yapılmasıydı. İmam Hatip bunlar için en baştaki çalışmaydı yapılası hep engellenmeye çalışıyordu.

Mustafa Karakuş

mustafakarakusİmam hatip lisesine başladığımda tanımıştım onu. Okulun eksik gedikleriyle ilgileniyordu. Geçici okuldan asıl binaya geçmek için adeta çalmadık kapı bırakmıyordu. Bunlardan birine bizzat şahit olmuştum. Çeliktepe Merkez Camisi Derneğini ziyarete gelmişlerdi, Okulun yeni katlarının atılması için yardım talebinde bulunmuşlardı, O sıralarda da dernek yönetimi camiye avize almak için o zamanlar azımsanmayacak kadar bir meblağa maliktiler. Mustafa Hoca (Herkes böyle hitap ederdi) Yalvardı yakardı, İmam Hatibin öneminden, bu okullar olmadan camilerin yetersiz olacağından, önemli olanın bu camileri dolduracak ilim irfan sahibi neslin olacağından bahsetti. Fakat Caminin aydınlanmasını ülkenin aydınlanmasından daha önemli gören dernek idaresini ikna edemedi. Oradan hüzünle ayrılmıştı. Ertesi gün cami derneğinin vermediği desteği Alevi bir esnafın verdiğini söylemişti. Niyet halis olunca aşılmayacak engelin olmayacağını ondan öğrendim. Bir ay belki daha fazla evinde misafir olduk. Bazı öğrenci arkadaşlar daha kalıyordu evinde. Odalarından birini bunun için tahsis etmişti, ayrı bir girişi vardı, duvarlardan biri kitaplıkla kaplıydı, ilk defa bir evde bu kadar kitap görmüştüm, yemek içmek gibi ihtiyaçlarımızı da bilabedel karşılıyordu.

şehid mustafa sevim şehid mustafa sevim kabri

Şehadet haberini öğrendiğimde sonradan o da şehid olan Gürsel Kabadayı’ya koşarak ilettiğimde önce beni sakinleştirdi, sonra sakin bir şekilde “İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN” Rabbim şehadetini kabul buyursun dedi ve gözyaşları altında Sanayi Mahallesine geçmiştik. Bugün böyle bir aktivistin varlığına daha çok ihtiyaç duymaktayız.

Hasbahçe Gazetesi olarak Şehid Mustafa Sevim Abimizi saygıyla ve Rahmetle anıyoruz.

Etiketler: » » » » » » » » » »
13856 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.