logo

Kastamonu

Kastamonu

KASTAMONU

Diyar Diyar Memleket Sayfamızda her sayı sizlere bir ilimizi tanıtmak istiyoruz. Bu sayı Kastamonu İlimiz…

Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Kastamonu, binlerce yılık tarihin en etkin şahidi, en yetkin söz sahibidir. Pir Şeyh Şaban-ı Hazretleri ve diğer velileriyle maneviyata ışık, Şerife Bacı’larıyla düşmana kafa tutmuştur bu toprağın insanı. Dürüstlüğün ve mertliğin kalesi, sevginin ölümsüz şelalesidir Kastamonu. Kastamonulu; dağları kadar başı dik, denizleri kadar engin, cebi delik olsa da yüreği zengindir. İlk olarak cömert Nasrullah Şadırvanı karşılar Kastamonu’ya gelen misafiri… Rivayet odur ki; Nasrullah’tan bir defasu içen tekrar gelir Kastamonu’ya. Ve rivayet değil, tüm çıplaklığıyla kendini gösteren bir gerçek vardır ki; her Kastamonulu fıtrattan misafirperver, cömerttir.

Tarihçe

Kastamonu’nun bilinen geçmişi, Hitit İmparatorluğu ile başlar. Hititlerden sonra Frigya ve Lidya Krallıklarının egemen olduğu bu topraklar M.O. 4.yy’ da Perslerin eline geçmiştir. M.O. 4.yy’ da Büyük İskender Anadolu ile birlikte Kastamonu topraklarını  da Makedonya’ya katmıştır. İskender’den sonra yöreyi ele geçiren Pontus Krallığı M.O. 1.yy’ da Romalılar tarafından ortadan kaldırılmıştır. Uzun yıllar Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalan Kastamonu M.S. 395 yılında İmparatorluğun bölünmesiyle bütün Anadolu gibi Bizans İmparatorluğuna katılmıştır. Bugün Kastamonu ve çevresindeki illeri de içine alan ve Romalılar devrinde adına Paflagonya (Pophlagonia) denilen bölgede yer almaktadır. Moğol istilasında Türkistan ve İran’dan kaçan Türklerin, ikinci büyük göç dalgasından da en fazla etkilenen şehirlerin başında Kastamonu gelmiş ve İc Anadolu’da Moğollara karşı tutunamayan birçok Türk boyu Ilgaz Dağlarının kuzeyine yani Kastamonu’ya sığınmıştır. 24 Oğuz boyunun neredeyse tamamı Kastamonu çevresinde yurt tuttuğu gibi, Alpı, Alpağut, Danişmendli, Kıpçak, Karluk, Çiğil, Yağma gibi Türk boyları da Kastamonu’ya yerleşmişlerdir. Kastamonu’da halen birçoğu yaşatılan Kayı, Bayat, Çavundur, Kınık, İğdir, Afşar, Kıyık, Büğdüz, Bayındır, Çepni, Karaevli gibi yer adları Oğuz iskanının mahiyetini çok iyi ifade etmektedir. 1260’lı yıllarda İbn Sa’d bu kente “Türkmenlerin Başkenti” adını vermiştir. Kastamonu’nun ilk defa Türklerin eline geçmesi 1105 yılında gerçekleşmiştir. 100 yıla yakın bir zaman Danişment idaresinde kalan şehir ve çevresi 15 yıl sure ile tekrar Bizanslılara geçmiş, 1213 yılında Selçuklu kumandanı Hüsamettin Çobanbey tarafından zaptedilmiştir.

1309 yılında Kastamonu yeniden zaptedilmiş, toprakları genişletilerek “Candaroğulları Beyliği kurulmuştur. Osmanlı devletinin kuruluş surecinde Bizans’a karşı düzenlenen seferlerde Kastamonu’da yerleşik Türkler, Osmanlı Beyliğine yoğun bir destek vermişlerdir.

1900 yılında Mimar Vedat Tek tarafından bir yıl gibi kısa bir sürede yapılan ve 112 yıllık Hükümet Konağı

1333’te Kastamonu’ya uğrayan ünlü gezgin İbn Batuta “Kastamonu (Anadolu’daki) şehirlerin en büyük ve en güzellerindendir. Hiçbir ülkede fiyatları bu şehirden daha ucuz bir yer görmedim.” şeklindeki açıklamalarıyla şehrin büyüklüğüne ve hayat şartlarının elverişliliğine ışık tutmuştur.

“İsfendiyarbey” den sonra “İsfendiyaroğulları” adını da alan Kastamonu beyliği 1460 yılında Osmanlı İdaresine girinceye kadar önemli bir ilim ve kültür merkezi olmuş, birçok ilim adamı yetiştirmiş, Osmanlılar zamanında da bu özelliğini devam ettirmiştir. Kastamonu, Fatih Sultan Mehmet’in 1460 yılında Sinop’la birlikte bu şehri alarak “Candaroğulları” beyliğini ortadan kaldırmasından sonra Osmanlı devletine katılmıştır. Osmanlı döneminde önemli bir eyalet merkezi olan Kastamonu, uzun süre Üsküdar’a kadar olan bölge ile Sinop, Çankırı, Zonguldak, Bolu, Çorum illerinin yönetim merkezi olmuştur.

İsminin Öyküsü

Kastamonu adının Gas ülkesi anlamına gelen Gas-Tumana’dan Kastamonu’ya dönüştüğü güçlü bir rivayettir. Bir diğer rivayet ise, Bizanslılar devrinde burada yapılan ommenler’in yaptığı kaleden dolayı Kastra-Kommen’den (Kommenlerin Kalesi) geldiği yolundadır.

Milli Mücadele’de Kastamonu’nun yeri ve önemi

Kastamonu Milli Mücadele sırasında lojistik destek açısından en güvenilir bölge olması nedeniyle büyük yarar sağlamıştır. Özellikle Ankara’ya İnebolu-Kastamonu yoluyla yiyecek, giyecek, para, cephane ve silah gönderimi yapılmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda cepheye en çok asker gönderen ildir. Şerife Bacılar, Halime Çavuşlar, Necibe Nineler ve 10 Aralık 1919 tarihinde Anadolu’nun ilk kadınlar mitingini yapan kadınlarına kadar anıtsallaşan isimlere ve efsaneleşen olaylara da imza atmıştır. Türk egemenliğine geçtikten sonra hiç düşman istilasına uğramamış olan Kastamonu, Çanakkale ve İstiklal savaşında en fazla şehit veren ildir. İl, Çanakkale Savaşında 2.527 şehit verdi. Meşhur “Çanakkale Türküsü” Kastamonulu aşık Yorgansız Hakkı’ya aittir.

İstiklal Madalyası

Türkiye’de bir ilk ve tek olarak T.B.M.M. tarafından 9 Nisan 1924 tarihinde İnebolu ilçesi Mavnacılar Loncası’na verilmiş olan Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası ve Vesikası da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kastamonu’ya vermiş olduğu yüksek onurlardan bir diğeridir.

Kastamonu Saat Kulesi

Kastamonu Hükümet Konağı’nın arkasındaki, şehrin doğusunda bulunan yamaç üzerindeki Saat Kulesi’ni Kastamonu Valilerinden Abdurrahman Nureddin Paşa 1884-1885 yıllarında yaptırmış ve saatini de Avrupa’dan getirtmiştir. Saat Kulesi kare bir kaide üzerinde 12 m. yüksekliğindedir. Açık sarı ve açık yeşil renkte kesme taştan yapılmıştır.

Yuvarlak kemerli bir kapı ile içerisine girilen kule, içten iki katlıdır. Dört yöne de yuvarlak ve geniş pencereler açılmıştır. Katlar arası dışarıya taşkın silmelerle belirlenmiştir. Kulenin ikinci katında bulunan saatin malzemeleri ve onun üzerinde de çanı bulunmaktadır. Kulenin üzeri piramidal bir külahla örtülmüştür.

Kastamonu Konakları

Kastamonu’nun coğrafi yapısındaki değişik etmenlerden dolayı sivil mimarlık öğeleri de, içinde bulundukları yörenin beşeri coğrafyasına uygun olarak yapım tekniği ve tasarımlarında oldukça zengin bir çeşitlilik sunmaktadırlar. Bilhassa kent merkezinde yer alan konakların en önemli özellikleri, her bir yapının ön cephelerinde farklı mimari tasarım ve estetik anlayışın hayata geçirilmiş olmasıdır. Yani bu belirli bir “Kastamonu Konağı” denilebilecek bir olgunun ortaya çıkması değil, 400 farklı mimari tipolojinin varlığı anlamına gelmektedir. Kastamonu konaklarındaki bir diğer önemli farklılık ise üç katlı konakların birinci katı, diğer kentlerin aksine sağır değil, birebir hayata açılan ve günlük yaşamın başladığı, hayat bulduğu kat olmasıdır. İkinci katlar aile yaşamının ortak alanı iken, üçüncü katlar ise özel mekânlar olarak tasarlanmıştır.

Yemek Kültürü

Kastamonu mutfağı üzerine yapılan derleme ve tespit çalışmaları 1950’li yılların başına kadar gider. Bu tarihlerde Arkeolog Ahmet Gökoğlu’nun yaptığı çalışma sonucunda 812 çeşit yemek tespit edilmiş ancak tespit edilen bu türlerin tümünün yer aldığı bir yayın çıkarılamamıştır. Genel anlamda ekmekler, çorbalar, et yemekleri, hamurlu yemekler, sebze yemekleri, tatlılar ve içecekler olarak ana başlıklara ayrılan Kastamonu mutfak kültürü içinde, neredeyse her ilçe, sahip olduğu bir meyve ya da başka ürünle on plana çıkar. İlin geneline yayılmış Kastamonu Elması, Uryani Eriği, İnebolu Kestanesi, Taşköprü Sarımsağı, Tosya Pirinci, Araç Cevizi örnek gösterilebilir.

Türk Şekerciliğinin donum noktası olan ve halen bu sektörün en önemli markalarından biri olan Hacı Bekir ve kendine özgü Çekme Helva yapımcılığı ile pastırması, Kastamonu Mutfağının spesifik bir başka alanını oluşturur.

Buram buram Maneviyat

Külliyeler

Nasrullah Külliyesi

İsmailbey Külliyesi

Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi

Yakupağa Külliyesi

Yılanlı Külliyesi

Camiler

Atabey (Kırk Direkli Cami) Camii

İbn-i Neccar Camii

Musa Fakih Camii

Mahmut Bey Camii

Sinan Bey Camii

Topçuoğlu Camii

Nasrullah Camii

Yakup Ağa Camii

Şucaüddin (Şaban Veli) Camii

Kubbeli Mescit

Kırkçeşme Şeyh Mustafa Camii

Alaca Mescit

Ferhat Paşa Camii

Halil Bey Camii

Hazreti Pir Camii

Kuzeykent Merkez Camii

Anıtlar – Müzeler

Liva Paşa Konağı-Kastamonu Etnografya Müzesi: 1879-1881 yıllarında Mir Liva Sadık Paşa tarafından haremlik-selamlıklı olarak bodrum artı üç katlı olarak yaptırılmış, konak 1997 senesinde Etnografya müzesine dönüştürülmüştür. Müzede, Kastamonu’ya ait eski görüntülerin bulunduğu fotoğraflar, Kastamonu el zanaatlarını yansıtan ahşap el oymacılığı eserleri, dokumacılık, semer ve koşum takımcılığı, baskıcılık, kunduracılık, urgancılık ve bakırcılık seksiyonları sergilenmektedir.

Kent Tarihi Müzesi: 2002 yılında Türkiye’nin ilk kent tarihi müzesi olarak açılmıştır. Kentlileşme surecindeki gelişmeleri fotoğraf, grafik ve çeşitli objelerle ziyaretçilerine sunan müze içerisinde; 1904 yılına ait Anadolu’nun ilk el yapımı konsol piyanosu, Kastamonu Sanayi Nefise Mektebi’nde 1907 yılında yapılan 40m2’lik halı gibi nadir eserler de sergilenmektedir.

Kastamonu Şehitler Anıtı: Anıtın kaidesindeki Milli Mücadeleyi simgeleyen seramik rölyefler 7 bölümden oluşturulmuştur.

Şerife Bacı Anıtı: Kastamonulu Kahraman Türk Kadını anısına yapımı Prof. Dr. Tankut Öktem tarafından 1985 yılında tamamlanarak açılışı gerçekleştirilmiştir.

Halime Çavuş Heykeli: Kastamonu için yine tarihsel öneme haiz bu kahraman kadın, olayları birebir yaşamış ve savaş sonrasında da Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara’da ağırlanıp, Gazi unvanı ve İstiklal Madalyası ile taltif edilmiş bir şahsiyettir.

Kışla Parkı Atatürk Anıtı: İki bölümden oluşan anıtın, heykel bolumu heykeltıraş Metin Haseki, yerleşim projesi ise Mete Ünal tarafından yapılmış, 1982 yılında açılmıştır.

Dört Mevsim Turizm

Kış turizmi: Kastamonu’nun 40 km güneyinde bulunan ve Orta Anadolu ile Kuzey Anadolu arasında yer alan Ilgaz Dağı antik dönemde Olgassys olarak adlandırılmakta ve o dönemlerden günümüze heybeti ile saygı uyandıran bir dağ konumundadır. Ilgaz Dağları önemli bir kış sporları Turizm merkezi olarak da kullanılmaktadır. Burada çeşitli resmi ve özel kuruluşlara ait tatil koyu ve konaklama tesislerinin yanında, alanda 800-1500m uzunluklarında 2 kayak pisti de yer almaktadır. Ayrıca alan üzerinde telesiyej ve teleksi tesisleri de bulunmaktadır. 1976 yılında Milli Park alanı ilan edilen Ilgaz Dağlarının en yüksek noktasını 2587 metre ile Büyük Hacet Tepesi oluşturur.

Deniz Turizmi: Kastamonu’nun Karadeniz’e 170 km’lik bir sahil şeridi bulunmaktadır. Bu sahil şeridi üzerinde Cide, Doğanyurt, İnebolu, Abana ve Çatalzeytin ilçeleri doğal plaj, liman ve dalış alanları bulunur. Bu ilçelerden Cide 8 km’lik kumsalı ile Türkiye’nin en önemli kumsal sahillerine sahip beldelerden biridir. Gideros ve Ginolu ise Kastamonu deniz turizminin önemli koylarıdır.

İnanç Turizmi: Kastamonu’nun sahip olduğu tarihsel yapıların birçoğu, ilin Türk-İslam kültürü içinde kalan ve dinsel alanda kullanılan yapılardır. Yaklaşık 800 yıllık olan bu yapılar hala birebir kullanılırken, Kastamonu halkının geçmişle olan bağlantısını daima canlı tutmaktadır. Kastamonu’da inanç turizminin odak noktaları arasında; kent merkezinde bulunan Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi, Kasaba Koyu Mahmutbey Camii, Yakupağa Külliyesi, Benli Sultan Türbesi gelmektedir.

Doğa Turizmi: Valla Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Ilıca Şelalesi, Horma Kanyonu

Kastamonu Kalesi

Kastamonu’nun en önemli tarihi miraslarından birisi olan Kale, Kommenler Hanedanı zamanında 12. yüzyılda Türklerin bölgeye yaptıkları akınlar neticesinde yapılmıştır. Kalenin alt yapısı Ortaçağ Son Donem Bizans mimari özelliğini taşır. 112 metre yükseklikteki tabii tepenin üzerinde yer alan kale, güneyden kuzeye 155 metre, doğudan batıya 30-50 metre genişliğindedir. Yapısı taş ve harçtır. Aralarda ahşap hatıllar da kullanılmış olup 15 büyük kule ve burç ile güvenlik sistemi desteklenmiştir. Kalenin orta kısmındaki dehliz şeklinde merdivenli yol, Kale Kapısı mevkiinden dış surlara ulaşmaktadır. Bu dehliz hem kale dışından erzak, malzeme alımını sağlayan, hem de bir kuşatma esnasında halkın barındığı bir mekan olarak kullanılmıştır.

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
14694 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.