logo

KUŞLARI YEMLEYEN HUSUMET KONSORSİYUMU

KUŞLARI YEMLEYEN HUSUMET KONSORSİYUMU

KUŞLARI YEMLEYEN HUSUMET KONSORSİYUMU

Hayat, yanlış insanlarla harcanacak kadar ucuz değildir. Hayatı bir bütün olarak görenler bilir ki, hesap vermek de hesap sormak da bu dünya ile sınırlı değildir. O sebepten tam da Moliere’in dediği üzere; “Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz.”

İmtihan, bizim inancımızda her daim yüzleştiğimiz; lakin nasıl olacağına ilişkin kendi irademizle karar veremediğimiz bir hakikattir. Bazen kıtlıkla sınanır insan, bazen bollukla; bazen varlıkla,  bazen ise yoklukla. Bize düşen her hâlükârda -elbette- imtihanın yüklediği vazifeye uygun hareket etmektir. Sabır gerektiriyorsa sabrı kuşanmak, mücadele gerektiriyorsa mücadeleden kaçınmamaktır.

Hayat, her zaman siyah veya beyaz olarak karşımıza çıkmaz. Eğrinin doğru, doğrunun eğri sanıldığı vakitler vardır. Böyle zamanlar fitnenin kol gezdiği, akılların çelindiği, zihinlerin iğva edildiği zamanlardır. Her şeyin algıdan ibaret olduğu, hakikatin, gündüz vakti elde fenerle arandığı,  toplumun sosyal medya ile dizayn edilmek istendiği bu çağda, direnmek ve hakikatin izini gerçek insanlarla sürmek gerekir.

Dost ile düşman- evvelden- atılan taş ile tefrik edilirdi. O yüzden Hallaç misali, “Dostun attığı gül, düşmanın attığı taştan daha çok acıtır” derdik; beklemediğimiz kimselerden beklenmedik tepkiler alınca…  Şimdilerde ise birbirine muarız olanların yegâne silahı twitter oldu.

İmam-ı Şafi’ye sordular:

-Fitne zamanı hakkı tutanları nasıl anlarız?

Dedi ki:

-“Düşman okunu takip ediniz, o sizi hak ehline götürür.”

Son günlerde “meyvesi olan ağaç taşlanır” misali bir merkezden alınan talimat ile bir doğrunun ardından söylenen on yanlış ile itibarımız ve STK’larımız hedef alınmış durumda. Perde arkasından süfle veren, kimliğini aşikâr edemeyen haysiyet celladı kesimler ile vefa beklerken vefayı infaz eden, kişisel egolarını tatmin peşinde olanların husumet konsorsiyumu ile karşı karşıyayız.

Kendi aklı ile değil de -sahibi belli- malum odaklardan gelen telkinlerle hareket edenlere Doris Lessing şöyle öğüt veriyor: “İsterseniz yanlış düşünün ama her durumda kendi kafanızla düşünün.”

Elbette özeleştiri yapmak ve eleştiriye açık olmak gerekir. Lakin bu camia,  ne zamandan beri kurda kuşa yem edilecek kadar kıymetsiz oldu;  hele onu deyi verin. Kâğıt üzerinde mensubu olmaya devam edip, gelen siparişler üzerine salvolar atmak suretiyle isimsiz kahramanlık peşinde koşarak mı yanlışları düzelteceğiz.

Geçmişte FETÖ sendikasına online üyelik formu linki verenlerle, parayı verenin düdüğünü çalıp ahkam kesenlerle  -aynı perdenin arkasında- yekvücut olmak kime ne sağlayabilir?

Sui niyeti bariz bir kesime yapılan böylesi fedakârlık, o kesim nezdinde kişiyi muteber kılmaz. Olsa olsa, istismara vesile malzeme kılar. Feda ettiğimiz şeyler üzerinden elde ettiklerimizden vefa da dostluk da çıkmaz.

Bu tip kesimler tam da İsmet Özel’in dediği gibi; “Karlı gece vakti uyandırılabilecek dostlar” değildir.

İdris ŞEKERCİ
EBS İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı

Etiketler: » » » » » » » » » »
1260 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.